16 Nisan 2013 Salı

Güzel bir hikaye ...

Ben bugün aşağıdaki yazıyı okuduğumda çok etkilendim.Belki sizinde güncel sitelerde dolaşırken, ilginizi çekmiş, okumuşsunuzdur..Makalenin sonuna geldiğimde benim gözlerim doldu ,kendimce bazı dersler de çıkardım,belki size de ışık olur...


ÜŞENMEDEN OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM ! 

BÜTÜN ANNE BABALARIN VE 
ÖĞRETMENLERİN OKUMASI GEREKEN BİR HİKAYE


Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:
- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?
- Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinize katıldım. Hayatım değişti.

O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim.
- Ne oldu, nasıl oldu?
- Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki, "Bir insanın ana vatanı çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına
olanaklar yaratmaktır."Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti:
- Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, "Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına
olanaklar yaratmaktır." Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye düşündüm.
Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı. Dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya çalışıyordu. Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor musunuz, Hocam?
- Hayır, neden?
- Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum. "Oğlum bugün ödevini yaptın mı?" Tuhaf tuhaf bakıyor, gözünü kaçırıyor, daha da
*sıkıştırınca, hayır anlamına gelen, "cık" sesini çıkarıyordu.* Kızıyordum, söyleniyordum, "Niye yapmıyorsun ödevini!" diyordum.
Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluşuyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu.
Burada biraz sustu, soluklandı. Sanki hatırlamak istemediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye çalışıyordu. Sonra konuşmaya devam etti:
- Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım. "Ben ne biçim babayım," diye kendime sordum. Seminer için geldiğim*
İstanbul'dan çalışma yerim olan Kayseri'ye gidinceye kadar düşündüm; otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi kendime dedim ki, eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar alalım. Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın.
- Radikal bir karar!*
- Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi, Hocam.
Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti. Ben eve gelince eşime dedim ki, hadi gel otur, konuşalım. Yemekten sonra oturduk konuştuk, çocuklar yattı biz konuşmaya devam ettik. Seminerde anlatılanları aktardım, böyle böyle böyle diye izah ettim ona ve en nihayet dedim ki, ya benim gönlümden ne geçiyor sana söyleyeyim. Bizim oğlumuz var ya bizim oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, oluruna bıraktık. Gel şimdi değiştirelim bunu.
- Eşiniz ne dedi?
- Hocam biliyor musun ne oldu?
- Ne oldu?*
- Karım hayretle bana baktı ve dedi ki, "Bu ne biçim seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok bizim ki çocukluğunu yaşayacakmış!
Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıflarını geçecek ilerleyecek! Öyle şey olmaz."

- Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalmasını istemiyor, kaygılanıyor!
- Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mücadeleye devam ettim.
Her gün, her akşam gece yarılarına kadar karımla konuştum. Üç gecenin sonunda bana, peki ne halin varsa gör, dedi.
- Pes etti, yani. Peki, sen ne yaptın?
- İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakkabımı şöyle kapının yanına bıraktım işe gittim; işten dönünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki, oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı ve "Hayır!" anlamına gelen "cıkk" dedi. O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız, dedim. Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla beraber sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık. Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber banyoya girdik, duş yaptık. Havluyla kuruladım, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her gün, her gün, her gün oynadım.


Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, baba ya, ben seni çok seviyorum. Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım. Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar sevdiğini hiç söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti.

"Ne büyük tehlike!" diye düşündüm. Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım.
- Demek farkına vardın, seni kutlarım. Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında olmadığı gizil, örtük ama önemli bir tehlike!
- İçimde bir şükür duygusu, havluyla çocuğumu kuruladım ve giydirdim ve artık her gün oyun oynamaya devam ettik. Zaman geçti, iki hafta sonra okul, öğretmen veli buluşması için okula davet etti. Daha önceki veli buluşmalarında öğretmen, "Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık burgacık yazıyor, dikkat etmiyor. Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun. Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst yapsın," demişti. O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu davet gelince ben eşime dedim ki, hadi okuldaki buluşmaya beraber gidelim!
Yok, dedi, sen tek başına gideceksin, ben gelmeyeceğim.
- Eşiniz gelmek istemedi!*
- Hayır istemedi. Ya beraber gidelim, diye ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi. Ben yalnız gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye.
Mahcup olacağımı düşünüyordum. Her şeyin daha kötüye gittiğini düşünüyordum. En nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler.
Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu çocuğa, dedi. Hiç cevap vermedim, önüme baktım. Lütfen söyleyin ne yaptınız bu çocuğa, dedi. "Çok mu kötü hocam?" diye sordum. Gülümsedi, hayır, kötü değil, dedi. "Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa siz?"

- Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz?
- Hocam biliyor musunuz öğretmenin karşısında ağlamaya başladım.
İnanamıyordum kulağıma, içimden, vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar, duygusu vardı. Eve geldim, karım yüzüme baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı. "O kadar mı kötü?" diye sordu. Ona da cevap veremedim Hocam, ona da cevap veremedim! Ağladım. Daha sonra anlattım.
Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür ediyorum.Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız. Ailemin mutluluğu kurtuldu. Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. Anavatanı mutlu olan bir çocuk çalışmasını, okulunu her şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş.
"Gel seni yeniden kucaklayayım!" dedim. Kucaklaştık.
"Çocuklar Gülsün diye!" yaşayalım. Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur.
Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler.
Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler.
Çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun!

Doğan CÜCELOĞLU

9 Nisan 2013 Salı

Güzel Cumartesi ...


Ne güzeldin sen Cumartesi,ne iyi ettin sıcacık güneşle bütünleştin, kuş sesleriyle içimize neşe ve keyif verdin…

Biz oğlumla zamanın kollarından seni çekip aldık.Doya doya bir gün geçirdik. Kadıköy de önce sanat deyip bir tiyatro izledik .(Karagöz Tatlıcı)güldük, eğlendik, alkışladık şarkılar söyledik …Ağzımız kulaklarımızda tiyatrodan çıktık…Oyun  mu çok  komikti yoksa benim bücür mü  keyifliydi, ben ondan mı mutluydum bilmiyorum…
Tiyatro çıkışı ne yapmak istersin, diye sorduğumda denizi ve vapurları izlemek isterim dedi .Deniz kenarındaki o koca dürbünlerden birine yaklaştı anne bana 1 lira lütfen, yakından görmek istiyorum vapurları dedi. Bir müddet izledi sıkılmadan, süre dolunca ee hadi biraz daha gezelim dedi…

Önce Bahariye de yürümeye karar vermiştik.Ona  sade,bana çekirdekli simit alacaktık.Yolun karşısına geçmek için ışıkları beklerken arkadan Moda Tramvayının  geldiğini gördük.Şöyle bir göz göze gelip liseli aşıklar gibi,binelim mi ne dersin dedim,önce biraz tereddüt etti ama tamam cevabı da hemen peşine geldi…  Durağa kadar koştuk . İstanbul da doğmuş büyümüş iki insan;  ama henüz binmemişiz Moda tramvayına hadi onun yaşı küçükte benim de hiç fırsatım olmamış demek ki…Yıllar geçmiş ben bu günü beklemişim oğlumla olması gerekiyormuş meğer ….İçeri girdiğimizde o nostaljik görüntü çok hoşumuza gitti.Duraklara yaklaşırken yada karşımıza bir yaya çıktığında çalan uyarı zil sesi, içindeyken daha bir güzel geldi. Sevimli genç bir arkadaş bize yer verdi ,hala yanınızdaki çocuk yüzünden yer alabiliyor olmak fena bir duygu değilmiş…

Tramvaydan inme vakti geldiğinde oğlum halinden memnun, sanki yol daha uzun olsaydı, ifadesiyle iniverdi, biraz buruk.

Çay bahçelerine doğru yollandık.  Moda Çocuk Bahçesinin önünden geçerken oğlumun o parktaki küçüklük hallerini hayal ettim. Keyifle eşimle onun oyundan usanmasını beklediğimiz Pazarları düşünmek, sonra toz toprak içinde yanımıza gelip hadiii gidebiliyyiz dediği anları hatırlamak iyi geldi …

Hemen çay bahçesinin yanındaki simitçiden taze sade simit alıp,(çekirdekli olanlardan satmıyordu )tam da istediğimiz gibi denize  yakın, masalardan birinde yer bulup oturduğumuzda, bizimki memnun ,mutlu  gülümsedi bana…

Ben çay ,o su istedi. Aldığımız simit mis gibi kokuyordu.Paylaşalım mı dedim, hemen böldü uzattı . Biraz sonra  çayım da gelmişti.Ben bir yandan çayımı içip bir yandan simit yerken, anneee ben kalan çayını içebilir miyim dedi :) şekersiz çayıma kırmızı beyaz çay tabağında bekleyen, şekerleri atıp tatlı hale getirdi.İştahla içti,sonra pis pis sırıttı suratıma ‘’ee sen benim simidimden isterken iyiydi ‘’der gibi…

Bense, çayı da simidi de paylaşacak kadar büyümüş bir oğlum olduğu için, sırıttım o güzel gözlerin,içine içine…

Çay keyfi bitince hadi sahil boyu yürüyelim dedi bizim ki, koca adam gibi, ee hadi dedim biraz uzun sürecekti oysa… O kayalıklardan yürümek istedi, ben çimlere basmak…Biraz ondan biraz benden yine paylaştık uzun Moda sahilini, yolculuk bitip metroya binme vakti geldiğinde ikimizde çok mutluyduk…

Ne iyi ettin sen bize, güzel Cumartesi…

06.04.2013

Sevgiler
nehircce

23 Mart 2013 Cumartesi

Bizim evde yine ekmek kokuyor :)

Günaydın yine mis gibi ekmek kokan bir sabahtan :)
Radyo programcısı gibi hissettim kendimi birden :)))

Bizimkiler hala uyuyorlar birazdan onları güzel bir süpriz bekliyor.
Oğlumun terayağlı pıtılı hazır çok seviyor bu ekmekleri..Bize de eskiden babaannem yapardı nur içinde uyusun ...Evimiz mis gibi kokardı her yaptığımda çocukluğuma gidiyorum...

İyi ki bizim bücürde çok seviyor... 


Kahvaltıdan sonra tiyatro programımız var anne oğul bir çocuk oyununa gideceğiz ...

Bu Şehir Tiyatroları iyi ki var ...

Güzel geçsin hafta sonunuz ..

sevgiler
nehircce

19 Mart 2013 Salı

Atatürk sevgisi /Zübeyde Teyze :)


Bizim bücür okulda arkadaşlarıyla sohbet ediyor ;

Daha yeni Atatürk 'ün hayatını öğrendikleri bir dersin,tenefüs arası...

Bir arkadaşı  diyor ki daha çocuk aklıyla, eminim çocuk saflığı ile öylesine söyleyiveriyor birden ;

aaa Atatürk'ün annesi ne kadar çirkin dimi arkadaşlarrr...

Bizim ki hemen diyor ki;  Atatürk 'ün annesinin çirkin olup olmaması önemli değil ki , ayrıca hiç çirkin değil Zübeyde Teyze :) ,  o  olmasaydı Atatürk nasıl olacaktı ! ozaman bizi kim kurtaracaktı düşmanlardan söyle bakalım !

***

Canım oğlum geçen gece pek bir grurla anlattı bana arkadaşıyla aralarında geçen konuşmayı...

Anne sence de böyle değil mi dediğinde, gözlerim doldu alnından öptüm onu...

Seviyorum seni çocukkk...



Oğlum için  geçen zamana küçük bir not olsun bu yazı... Bu hatıranı unutma istedim güzel oğlum...

11 Mart 2013 Pazartesi

Merhaba...


Zaman ne kadar hızlı akmış,nehircce yeni işyerine taşınmış, o süreçte geçen stresli günlerini atlatmış,şimdi  hatırlamak bile istemiyor .Yeni ofisini sevmiş :) daha merkezi daha kurumsal bir havası varmış, akşam işten çıkınca her yer ışıl ışıl nehircce mutlu...Hani bunda havaların ısınmasının ve günlerin uzamasının da etkisi yok değil.

Bizim hem gönlümüze hem evimize bahar geldi :)
Eşim teras düzenlemesine ufak ufak başladı ben de etrafımız yeşillenince kuracağım kahvaltı sofralarının hayalini kuruyorum.

Dün güneşe dayanıklı çiçekleri araştırdık tekrar,geçen sene ilk acemiliğimizdi yeni evimizde, artık profesyonel adımlar atıyoruz, googledan  ve evimize yakın bir fidanlıktan yardım alıyoruz :)

Geçen onca yorgun, stresli günden sonra tekrar merhaba demek istedim bugün, size ve kendime ...

İyi haftalar dilerim.
sevgiler
nehircce

17 Şubat 2013 Pazar

Sadece bir ekmek kokusu ,insanı mutlu etmeye yetebilir mi ?

Bizim evin pazar klasiğidir efendim, gördüğünüz bu kepekli ekmek...

Cumartesi gecesi yatmadan önce programlar evin annesi, sabah cümbür cemaat (abartıyorum tabii,hepi topu üç kişiyiz ) uyanırız bu mis kokuyla... 

Koku derinden derinden işler kanımıza, hadiii bugün pazar saat 9 oldu ne uykusu, uyanında tadın beni der gibi ekmeğimiz seslenir :)

Yazlık dönüşü,Karedenizin güzel köylerinin birinden aldığımız terayağı ile ekmeğimiz bütünleşir.Tadına tat eklenir ...




Biz bugünü evde geçirenlerdeniz ,öyle kendi halimizde takılıyoruz herkes odasına çekildi ben size yazmayı,oğlum derslerini, eşimde Tv de belgesel izlemeyi tercih etti... Uzun süredir telaş içinde ,sürekli  koşturan bir aile olarak fazla sakin bir gün :) Özlemişiz...

İyi pazarlar  :)

Sevgiler
nehircce 


14 Şubat 2013 Perşembe

An Be an Biz :)


Bizim böcek ödev yapıyor bir yandan yazıyor bir yandan okuyor dudakları uzata uzata :))

Anne eve iş getirmiş araştırıyor ,bilgisayar kurcalıyor.Bir yandan da bu bücüre laf yetiştiriyor ödevine yardımcı oluyor.Uyku saati yaklaşan afacan biraz  huysuz ama cadı annesiyle baş edemediği için sessiz sessiz ödevine yoğunlaşmış...

Anne sıkılınca bloğa yazmaya karar vermiş, oğlu gizli gizli arkasından okumaya çalışıyor yazdıklarını :)) artık kaçış yok bu çocuk öğrendi okumayı :))) şimdi nehircceyi sökmeye çalışıyor arkamdan fısır fısırrr :)) şişttt ödevinin başına dön diyorummm kaçıyor gülerek :) Seviyorum ben bu çocuğu ...

Onun için biriktirdiklerimi gün gelecek buradan okuyacak,hayalim gerçekleşecek  ne iyi etmişim yazmakla ...

Sevgiler
nehircce ile oğlu :)



8 Şubat 2013 Cuma

Başlık bulamadım.


Merhaba a dostlar,

Yazamadım günlerdir bu yarı yıl tatili oldukça yoğun geçti.Uzaklardan misafirlerim vardı.Epey bir kalabalıktık.Bugün uğurlayacağım kendilerini... Biraz evimi toparlayıp kendime gelebilirsem eskisi gibi (tamam çok sık yazamıyorum  :) ama ) yazmaya devam edeceğim.

Bizim bücürün karnesi maşallah,gayet iyi artık okuyabiliyor ,yazabiliyor.Zaman zaman yolda yürürken,arabayla giderken neresi olduğu  önemli değil,bir reklam panosu bir yazı görsün durunnn ben bunu okuyacağım diyor duruyoruz  :))) çok hoşumuza gidiyor bizimde, anne baba olarak. Ne keyifliymiş bu durum, ilk kez yürüdüğü anı hatırlayınca aynı sevinci yaşıyorum grur duyuyorum her anne gibi ben de oğlumla...



Şuan  Nermin Yıldırım ın blog arkadaşlarımdan aldığım tavsiye üzerine :) Unutma Beni Apartmanı nı okuyorum.

Henüz o can alıcı kısma ulaşamadım ama sabırla bekliyorum ..Ağır ağır ilerliyorum..Malum evin telaşı işin yoğunluğu derken ... 

Bir de ofisimiz taşınıyor 10 güne kadar, tüm telaşlar üst üste ama yeni yerin enerjisinin bana iyi geleceğini düşünüyorum. Dilerim her şey daha güzel olur.



İyi geçsin hafta sonunuz :)) 
sevgiler 
nehircce

25 Ocak 2013 Cuma

Çocuk Kalbi & Anne Kalbi


Kendime Lısa Scottoline nın Anne Kalbini alırken,yıllar önce okuduğum Çocuk Kalbini de oğlum için sipariş verdim(İş Bankası yayınını özellikle tercih ettim)...Her ikimizde sabırsızlıkla  bekledik kitaplarımızı..Önce onunki okunmaya başlandı, yatmadan önce 3-5 sayfa, malum henüz tam onun yaşı değil aslında ,9 yaştan sonrası için daha anlaşılır görünüyor kitap, ben de sıkılmasın istiyorum.
Ama o merakla daha çok okumamı istiyor. 
Hoşuma gidiyor kitap sevgisi...Kahramanımızın okul maceraları ve sınıf arkadaşlarıyla olan ilişkisi sardı bizimkini... Henüz çok ilerlemiş olmasakta hayatında bir şeylerin değiştiğini görmek öyle güzel ki... Artık iki, çok yakın arkadaşı var bizim bücürün...Dün bana Biz çok iyi, en iyi arkadaş olduk anne dedi :)))  Enrico' nun arkadaşları gibi :))  Betül,Anıl ve bizim küçük bey...

Çok mutlu oldum ...

***

Anne Kalbine  gelince, bir solukta bitirdiğim elimden hiç bırakmadığım bir kitap oldu... 

Kitabı tek cümleyle anlatmak gerekirse ;

Bazı çocuklar annelerinin karnında büyür, bazıları yüreğinde...

Bu bütün kitabı özetliyor bence ... Evlatlık alınan bir çocuk ve onun gerçekleri, biraz macera,biraz aşk, biraz hüzün,biraz tebessüm hepsi bir arada diyebilirim.

Kısacası seve seve tavsiye ediyorum.


İyi hafta sonları  :)))

Sevgiler
nehircce








16 Ocak 2013 Çarşamba

Ekmek kokusu...

Son bir yıldır en büyük hobim ekmek yapmak :)
Bulduğum her fırsatta, ekmek yapma yöntemleri hakkında videolar izliyorum.Bloglarda geziniyorum.
Sonra da içim ekmek yapma aşkıyla dolup taşıyor.Pazartesi akşamı olduğu gibi, eve kendimi zor atıyorum.
Aslında anneler gününde eşimin aldığı ekmek yapma makinem sağolsun çok yardımcı oluyor bana, yalnız ben klasik metodla daha mutlu oluyorum sanki...Evdeki Arçelik duymasın beni :)) aman küserde kabartmaz sonra ekmeklerimi...

Ben aslında aldığım 3 kiloyu vermek için diyet yapmaya karar vermiştim Pazartesi sabahı :))  Yalnız bu ekmek gecenin bir saati fırından çıkınca beni o mis kokusuyla kandırmayı başardı bizim diyet Salıyı bile bulmadan bitti anlayacağız...

Bu da eşimle kendime hazırladığım küçük atıştırmalık sofram :))) Gecenin sonunda ekmeğin yarısı midemizdeydi ''offf biz bunu nasıl yaptık'' demedik valla :)))

Ağzımızın tadı hiç  bozulmasın, evlerimizde hep sıcak ekmek kokusu ve huzur olsun ...

Sevgiler
nehircce

11 Ocak 2013 Cuma

Biri bana yardım etsin :)

Yeni bir blog izlemek istediğimde, 300 kişi izliyorsun zaten diyor bu blog bana,
ona neyse kaç kişi istersem, o kadar kişi izlerim değil mi :))

Neyse bazı acemiliklerim var burada 4 yılı bitirmiş olsamda :)
daha fazla kişi izlemek için ne yapmam gerekiyor.
Bilenler anlatabilir mi ? açıklayıcı olursa sevinirim.


Güzel geçsin hafta sonunuz sevgiler
nehircce

26 Aralık 2012 Çarşamba

Hayal meyal...

Hep küçük hayaller kurdum ben,
Dünyam küçük ya, hayallerimde ondan küçük, dedim yıllarca.
Sıkılmadım pek ben olmaktan, istisnalar dışında...

Dedem ''kızım sen helalinden iste o bir gün sana gelir'' derdi.
''Sen azı iste, çoğu Allah verecektir''.
Haaa bir de ''azla yetinmeyenin çoğu hiç olmaz'' derdi.

Ondan mı bilmiyorum bu düşünce yapısıyla büyüdüm,hiç fazlasını istemedim...
Küçücük bir evim olsun ama benim olsun bizim olsun dedim.
1,5 yıl önce hayalini kurduğum küçücük evin, olabileceği en güzel hali benim ,bizim oldu.ŞÜKÜR ettim.

Şimdi kücücük bir cafe istiyorum :)) Sonra dedemi hatırlıyorum, rahmetle anıyorum onu... Olmaz mı ki diyorum, eee neden olmasın sen iste yeter diyor bana, taaa uzaklardan bir yerden...

Cafenin detaylarını oluşturuyorum kafamda; dolabını,çekmecesini,masasını masa örtüsünü :) planını çiziyorum meslekten kalan tecrübeyle, ben isteyeyim de belki olur diyorum, şimdi olduğu gibi yine gülümsüyorum... 

Olmayan sermayeyle gerçekleşmesi zor görünsede, ben şuan açtım Cafeyi içinde bile oturuyorum :)))  Buyrun gelin birer çay, yanında da taze tarçınlı kek ikram edeyim size ...

Hayal kurmak yasak değil, ayıp hiç değil öyle değil mi ??   :))

Güzel hayalleriniz olsun...
sevgiler
nehircce






24 Aralık 2012 Pazartesi

Acemi terzicikkk nehircce...

Minik dikiş makinemle zaman zaman bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
Akşam oğlumu yatırınca, eşim belgesel ya da futbol içerikli bir şey izliyorsa ben kaçıyorum küçük odama, mak.yanına. Yastık denemelerim fena olmayınca bir cesaretle oğluma eşofman altı dikmeye karar verdim.Ama ne cesaret, acemi cesareti diyelim :)) 

Hatta bu ikinci denemem, ilki de idare eder derecedeydi.Bu elimdeki kumaşı da yine oğlum için değerlendirmek istedim :))


Önce malzemelerimi hazırladım.Makasım, mezuram ve beyaz sabun parçam :) Elimde 2 yönlü bir kumaş vardı. Bir tarafı siyah beyaz çizgili,diğer tarafı sadece siyah.Oğlum koyu Beşiktaşlı olunca kumaşın Siyah tarafını kullanmaya ve üzerine eski bir şapkasından çıkardığım, Beşiktaş armasını dikmeye karar verdim.

Siyah yüzeyde sabunla daha rahat çizeceğim için, kalıbı  bu tarafa çıkarmak istedim. Eski bir eşofmanını kalıp olarak kullandım.
Yalnız itiraf ediyorum :)İlk denemem de  önce eşofmanı böyle katlayacağımı akıl edemedim, bacakları açık bir şekilde yere yatırdım :) sonra aaa bu dikince de böyle kalıp gibi durur çocuk bunun içine nasıl girsin ki deyip, ikiye katlamış ve sonuca ulaşmıştım . Bunda daha tecrübeliydim anlayacağınız.



Neyse kalıbı çıkarıp kumaş makasımla izleri takip edip,güzelce kestim. 
Sonrasında aynı işlemi ikinci bacak içinde yapınca , aşağı yukarı ortaya çıkacak şeyi görmeye başladım  hoşuma gitti  :))) 

Sonrasında minik mak. başına geçtim.Bu kız çok akıllı, kullanımı da çok rahat ve basit, düşünün benim gibi biri bile, böyle mak. başına geçip bir şeyler yapıyorsa biraz hamarat biri neler yapar kim bilir...

Mak. 8 farklı dikiş örneği var. Ben genelde 7 num dikişi kullanıyorum.Tansiyon denen ayarı ise 3,5 da tutuyorum..Tansiyon ne demeyin :) benim  tansiyon denince aklıma sadece annem gelirdi :)) şimdi, dikişte de ipin sıkılık ayarı olduğunu öğrenmiş oldum :)) süper ...


Kumaşın çizgili bölümü içeri geldi, temiz dikişler siyah bölümde kaldı ..En son paçaları dikip beline de annemin tabiriyle don lastiğini :)  takınca sıra armaya geldi.Onunda ölçülerini alıp yerini belirledim, içten siyah iplikle el dikişiyle diktim.

İşte sonuççç oğlum çok sevindi,ben de kendimi çok iyi hissettim.

Bu benim için, bir terapi yöntemi olabilir mi  acaba ?

Sevgiler
nehircce

19 Aralık 2012 Çarşamba

İç ses ...Yorgunluk.

Zaman akıp gidiyor...

Oğlum büyüyor, yavaş yavaş okumaya başladı artık .Biraz daha sabırlı olmayı öğrenmeye çalışıyoruz birlikte... Anne olarak daha dayanıklı ve  anlayışlı olmalıyım bunu biliyorum.Gayret etsemde daha çok zamana ihtiyacım var.

Bu İstanbul şartlarında hem çalışıp, hem anne olup hem de iyi bir eş olmak için epey bir emek vermek gerekiyor..Zaman zaman pilimin bittiğini hissediyorum.

Kocaman bir molaya ihtiyaç duyuyorum aslında ..Biraz dinlenebilsem. Bir ara verebilsem ... Şarj olup yeniden başlasam hayata kaldığım yerden, ne iyi olurdu..

İç ses sürekli yargılıyor beni, çok acımasız...

***
Vakit bulunca okuyorum daha çok okumayı istesemde 5-10 sayfa günü kurtarıyor. Şimdilerde çok sevgili,çok değerli bir ablamın yıllardır beklediğim kitabını okuyorum.

Daha geniş bir zamanda ondan da bahsedeceğim.

Sevgiler.
Nehircce


7 Aralık 2012 Cuma

Bir gelin bir damat...

Yoğun bir dönemi geride bıraktım.
Önce teyze oldum sonra 2.kez baldız :) Küçüğümüz de evlendi, yuvadan uçtu,okyanus aştı taaa Amerikaya gitti...Hüzünlü ,mutlu güzel bir düğün atlattık. O şimdi çok uzaklarda ama elimizden geldiğince kopmamaya gayret edip,bağlarımızı sıkı tutmaya çalışıyoruz..

Bu fotoğraflarda benim ilk ciddi gelin çekimimden :) Uzun süren fotoğrafçılık kursundan sonra çok açılamadım dışarılara, ailemin içinde güzel anları yakalayıp onların beğenisine sunuyorum. Nerde bir düğün ,kına var annemde dahil fot.makineni alda öyle gel diyorlar artık :))

Elimden gelen budur deyip çıkıyorum işin içinden :)) Umarım sizde beğenirsiniz güzel gelinimizin detay fot.larını.


Gerçek ismimle yayınladığım ilk fotolar bu arada :))

Sevgiler...










18 Kasım 2012 Pazar

Sağır olunca...

Geçen akşam TV karşısındayız ailecek.
Bizim ufaklık sevgi kelebeği gibi bir bana bir babasına öpücük konduruyor.

Kulağımdan öpmese ne iyi olacaktı oysa...
Birden coookkkk sesi, kulağımda çınnnçınn...
Biraz kulağımı ovuşturdum, neyse daha iyiyim TV ye kaldığım yerden devam ediyorum.Ama kötü bir şey olduğunu da söyledim bizim bücüre bu arada tabii,bir daha yapmaması için...

Aradan geçen 10 dk. var yok , bir cokkkkk sesi daha bu sefer kulağım çınlamadı,beynim uyuştu...

Neyse küçük bir şakayı haketmişti. Sanırım bir 15-20 dk kadar sağır anne numarası yaptım. Ne sorduysa efendimmmm duymadım sol kulağım hiç duymuyor, bu tarafa geç sağ kulağıma söyle halindeyim...Bizimki durumu baya ciddiye aldı babasına baba annem sağır oldu gerçekten ne yapmak lazım :))

Aman Allah ım ben yaşlanırsam hiç çekilmeyeceğim kanısına varıp..Oğluşunda gözlerindeki endişeyi görünce o bitmeyen gülme krizlerine yenisini ekleyerek son verdim şakama...

Hala  anne sen gerçekten sağır olmadın dimi, ama bu akşam bir daha şakacıktan sağır olsana çok komiktin diyor...Eşşek sıpası...

Sevgiler
nehircce

16 Kasım 2012 Cuma

Hoşgeldin Tuna ...

16.11.2012
Ben bugün ilk kez teyze oldum... Canımdan bir parça gibi,boşa dememişler teyze demek anne yarısı demek diye...

Tunacım hoşgeldin hayatımıza :)

Teyzen :)))

15 Kasım 2012 Perşembe

Limon Ağacı...

Yeni kitabım, Limon Ağacı ...
Güzel bir yaz akşamında eşimin müdürü ve eşini ağırlamıştık.
Saatlerce süren hoş sohbetimiz okuduğumuz kitaplara gelince, sohbet bence daha da keyifli olmuştu...
O tatlı bayan sayesinde bu kitabın ismini de listeme almıştım.Muhakkak okumalısın demişti.
 
Taa o zamandır aklımdaydı.Okuma sırası bu kitaba gelince, kargonun gelmesini keyifle bekledim. İyi ki tavsiyesini dinlemişim diyorum, henüz ortalarındayım kitabın, ancak hikayenin akışı ve gerçekliği beni çok etkiledi.
 
Sandy Tolan ın, İsrail- Filistin çatışmasının öyküsünü çok güzel anlattığını düşünüyorum.
O toprakları merak eden biri olarak keyifle ilerliyorum.
 
Siz şimdilerde ne okuyorsunuz ??
 
Sevgiler
nehircce
 

14 Kasım 2012 Çarşamba

Başkanlık Seçimleri...

Akşam iş dönüşü evde beni bekleyen oğlum, beni sabırsızlıkla odasına sürükler,kapıyı da arkamızdan kapatır ...

Anne sana bir şey söyleyeceğim ama sakın babama söyleme bak bu sır tamam mı ?
Tamam oğlum söyle bakalım... (Yalancı anne bak şimdi cümle aleme söylüyorum :) )

Şimdi babam beni okuldan aldı ,biz arabada biraz kınuştuk,
eeee
Sonra ben ona yarın sınıf başkanı seçilecek baba dedim.
evettt
O da bana ee sen de adaylığını koyacak mısın diye sordu ;ama ben hayır ben utanırım dedim...

Babam biraz kızdı oğlum bunda çekinecek bir şey yok sınıf başkanı olabilirsin bu kötü bir şey değil ki dedi...

eee bence de olabilirsin.Mesela ben ilkokul-ortaokul hep sınıf başkanıydım biraz yorulabilirsin ama neden olmasın dedim.

Hııııı ama benim arkadaşlarıma gösterecek bir marifetim yok ki ,ne şarkı söyleyebiliyorum ne de dans edebiliyorum, beni neden seçsinler demesin mi :))

Marifett !!!

Ah bee kuzum o seçimler  öyle olmuyor ..
Kısaca seçimi anlattım, sadece çoğunluk kimi istiyorsa onu seçiyor öğretmeniniz dedim...

Cevap şak diye geldi : Hıııı yani Tayyip Erdoğan la Obama nın seçildiği gibi mi ??
Ne denir, aynen öyle kuzucuğum...Aynen öyle (ahhh o seçimler !! )


Hııı o zaman heyecanlanacak bir şey yokmuş bunda canımmm dedi...
Gülüştük...

***

Bakalım bizimkinin başkanlık seçimleri nasıl sonuçlanacak...

sevgiler
nehircce





12 Kasım 2012 Pazartesi

Közde Kahve ...

 
Fotoğraflara bakıp bu kız haftasonu keyif yapmış diye düşünmeyin yanılırsınız :)Aksine çok yorucuydu ama geldi geçti işte... Bu fot. geçtiğimiz haftaiçi eşimle terasta yaptığımız mangal sonrası, kahve keyfinden... İlk kez denedim, tadını bilenler bilir muhakkak, biz de tattık ve çok beğendik.Ateşimizin koru az olunca üfle üfle epey zorlandık :)  Biraz uzun sürdü sabırla bekledik; ama sonuç köpük köpük 2 fincan kahve...


Kestaneler eşimin fikriydi, ateş sadece 3 tane pişirebilmemize izin verdi :)

Bana ona ve oğluşa :)

iyi haftalar dilerim..

Sevgiler
nehircce

9 Kasım 2012 Cuma

Belki de belki...

Yaz yaz sil, yaz yaz sil....

Yüklemsiz cümleler... Özneler hep karışık offf...
Yazmalısın ama neyi ?? yeni başladığın kitabından bahsedebilirsin belki, bizimkinin okul maceralarını ,ödev stresimizi  Belki de belki....

İşi yoğun,evi yoğun bir anneyim ben son zamanlarda.
Kafam hep dolu, dün bir tencere bulgur pilavını yaktım mesela.

Her gün farklı beslenme çantası hazırlıyorum bizim bücüre. Bugünün listesinde bulgur pilavı vardı !!
Bu çocuk öğlenci , çalışan anneler bir akşam önceden yapıyorlardır mecbur benim gibi..Kim bilir bizim ki o soğuk bulguru yedikten sonra ne hala geldi :) Gazman kuzu :))

Ödev sorunumuz hala devam ediyor ,sayfalar biraz daha azaldı, annenin sabrı son demlerinde ama hala yıkılmadı ayakta...
Artık harflere geçildi el yazısıyla, anne yıllar önce güzel yazı derslerinde gördüğü harfleri oğluna öğretmeye çalışıyor guya, çaktırmıyor sözde, bilmediğini ya da unuttuğunu...

Ödevleri yaparken sıksık mola veriyoruz, zaman kavramını da öğreniyor bizimki bu süreçte.. En iyi metod bu şimdilik, bir de ödüller işe yarıyor bizimkinde...Tavsiyeleriniz için tekrar teşekkürler...

Yalnız sordum soruşturdum,herkes benle benzer durumda :) Bizimkiler okuma yazmayı tamamen öğrenince de havuz problemleriyle kafamızı şişireceğiz belli ki...O ödevini bitirince ben kuş gibi hafifliyorum daha önümüzde yıllar var yıllar...Annelik zordu ya hani,artık daha zor ...

Ben 2.üniversiteyi de (yani inşallah o günleri göreyim yeterki )onunla bitireceğim belli oldu .Uzun yıllar sürecek eğitim hayatıma, yeniden merhaba...

Yazı da nereden nereye geldi...

Seviyorum sizi ,iyi haftasonları hepimize...

Sevgiler
nehircce







2 Kasım 2012 Cuma

Küçük bir şey ...


Küçük bir şey, büyük bir mutluluk oluşturabiliyor bazen benim yüreğimde...
Bu hafta sadece bu minik defter için kaç kere gülümsedim bilmiyorum...

Diğerleri gibi dolduğunda kitaplıktaki alt göze girecek.Güzel şeyler yazmak,güzel notlar almak istiyorum...

Ben yazmayı da okumak kadar çok seviyorum...

Güzel bir haftasonu dilerim hepimize,

Sevgiler,
nehircce

22 Ekim 2012 Pazartesi

Yeni bir yaş ...

Dün buruk bir doğum günü geçirdim,
Hayatımda hiç bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum.
Niyeyse sanki...

Şimdi çok pişmanım, şiş gözlerle bilgisayara bakmaya çalışırken aptalsın sen aptalsın diyorum kendime...

Hayat artık herkes için çok farklı akıyor.En kıymetlilerin için bile...
Sen onlar için sıradan olmuşsun, aklını başına alsan iyi edersin...


Dünü unutmak istiyorum ama yine de yazdım...

31 de güzel olur mu ki 21 gibi :)

Sevgiler.
nehircce

16 Ekim 2012 Salı

Ödev ve yeni sistem sorunu !! Yardım edin :)

Ödev problemi ,

 

Bizim böcek okula başladı başlamasına ama son 2 haftadır verilen ödevlerden pek bir dertli (yiz) ...

Eve ödev stresiyle gelmesi beni çok üzüyor.Aslında ilk başlarda hiç böyle değildi...

Sanırım 3 yıldır kreşe gidiyor olması, yeni eğitim sisteminde bir türlü yazıya geçilememesi midir bilmiyorum ,sürekli kesik çizgileri tamamla, devasa büyüklükteki meyveleri ,nesneleri boya sıkıyor bizimkini... Normal mi bilemiyorum.

 

Sınıfın geneline baktığımızda eh fena değil aslında, yalnız daha önce kreşe gitmiş bir çocuk olarak çizgileri daha iyi olmalı diyor öğretmenimiz...Bilemedik ki... Hayal dünyası zengin resim yapmayı çok seven bu çocuk çizgilere sonrasında da boyamalara gelince öfff pöfff şeklinde.Anne de bu durumdan dertli,içim şişiyor ödev yaptırırken...

 

Ne yapmak gerek ???

 

Ayrıca haftasonları 7-8 sayfa ödev normal mi ??? 2 güne yayılan ödev sayfaları bizimkinde stres yaratıyor sık sık ödevi bırakmak başka şeylerle ilgilenmek istiyor :(

 

Daha 1.sınıfta olan bir çocuk için  ödev yaptırmanın yollarını benimle paylaşır mısınız.

Yoksa ben kendimi de sorgulamaya başlayıp mutsuz oluyorum.Ben mi beceriksizim bir yol bulamıyorum diyorum...

Biliyorum eğitimci bir çok blogger dostum var lütfen bana yazın :) ayrıca tecrübe sahibi annelerde :)

Yardım Lütfen...

Sevgiler

Nehircce


12 Ekim 2012 Cuma

Mini dikiş makinem Artes 505.

 
Ha aldım ha alıcam derken nihayet mini dikiş makineme kavuştum.

Uzun süre araştırdım, evimde çok fazla yer olmadığı için küçük bir şey almalıydım.Sonra benim gibi dikişin D sini bilmeyen biri için kolay ve kullanışlı olmalıydı. Derken Artes FHSM 505 almaya karar verdim. Elime ulaşalı tam bir hafta oldu o günden beri ne bulduysam diktim diyebilirim :) En kolay yastık kılıfı yapmak. Dikiş bilenler yeni öğrendikleri ilk günlerini akıllarına getirip ne kadar hevesli ve komik bir durumda olduğumu hayal edebilirler. Bu küçük ve marifetli makinede 8 farklı dikiş özelliği bulunuyor.Çok kalın olmadıkça her türlü kumaşı dikebilirsiniz.Ben dün iki tane kot pantolonumun paçasını bile diktim öyle söyleyeyim :)

Boyutunu görebilmeniz için de evdeki küçük vazomla fotoğrafını çekmek istedim...
 
Bunlarda ilk göz ağrılarım :) Oğluş çizgi film izlerken yere yatıp yuvarlanmayı çok seviyordu.Ben sürekli peşinde kanepeye çıkması için uyarıyordum, artık dert etmiyorum bu yeni yer minderlerini  alıyor geniş geniş üstlerinde debeleniyor :)
 
 
 
Kısacası bu mak. çok kullanışlı ve dikişi kolaylaştırıyor.
Benim gibi yeni başlayanlara tavsiye edebilirim.

İyi haftasonları
Sevgiler
nehircce

4 Ekim 2012 Perşembe

Anne bak ne yaptım ...

 
Her akşam iş dönüşü,yemek faslına geçmeden oğluşun,okul çantasını kontrol ediyorum.Bir merakla  yaptıklarına bakıyorum.Kitaplarını, defterini elden geçiriyorum :) Dün de bu güzel resimle karşılaştım ve çok beğendim, benim için dünyanın en ünlü ressamının yaptığı resimden daha kıymetli daha güzel ,öyle söyleyeyim :)
 
Annelik işte...
 
Sevgiler
nehircce
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

25 Eylül 2012 Salı

Anne oğul aynı çalışma masasını kullanırsa :))

 
Geçtiğimiz hafta okul hazırlıklarından bahsederken, oğluş için çalışma alanı oluşturmaya çabaladığımı anlatmıştım.Neyseki bitti, son hali budur ...
 
Odasındaki masa küçük olduğu için,ayrıca daha hevesle çalışması için kendi mekanımı :) onunla paylaşmaya karar verdim.Bu masa istenirse büyüye de biliyor neyse ki ...
 
Kendisi bu durumdan çok memnun,şimdilik bir heves küçük küçük çalışmaya başladı bakalım  :) Dilerim,tüm öğrencilik hayatı güzel geçsin. Tabii tüm kuzucukların .
 
**Sayma boncuklarına dikkat :) dokunmayalı yıllarrrr olmuştu, ee haliyle ondan çok ben ilgileniyorum bir heves say say dur :)))
 
 
Annenin kalemlerine oğluşun kalemleri eklenince :)

Victor Hugo bardağımın yanına da yakında ya ben 10 ,ya da sunger bop eşlik edebilir :)) 

Sevgiler,
Nehircce


21 Eylül 2012 Cuma

eee yeniyor işte...


Turşu murşu derken reçel yaptığımı söylemedim tabii ,geçen sene çileği denemiştim bu sene de şeftaliyi  :)) Yaş 30 civarı olunca böyle meraklar oluyormuş meğer :))) 2 hafta önce de 30 kg domates soyup ,doğradığımı söylemişmiydim :)) Yanlış anlaşılmasın bunun sadece 10 kg kendimiz içindi, kalanı ablamıza hazırlandı. Uzun bir süre domates görmek istemiyorum dedim ,hala oğluma bir menemen yapmadım bu sebeple  :))

Reçeli eşime tattırdım, nasıl olmuş dedim, eee yeniyor işte dedi :)) Güzel olan her şeye böyle diyor ya beni deli ediyor,ben kızınca o çok eğleniyormuş...

Erkekler niye böyleler anlamıyorum.Akıllarınca şımarmasınlar aman hep denesinler güzel şeyler yapmaya uğraşsınlar mantığındalar sanırım..

Aman reçelden nereye geldik :))


Güzel geçsin Cumartesi Pazarımız :)
Sevgiler

nehircce

20 Eylül 2012 Perşembe

Bağ bahçe tavsiye kitap...

Terasımızın son incileri,artık mevsim dönerken bizim domatesler,maydonozlar biberler son şovlarını yapıyorlar bize :)))
Hepsi peş peşe çiçek açtılar bizi öyle sevindirdiler ki.. Biberlerimden azıcık da olsa turşu,domateslerimden lezzetli salatalar yapma imkanı buldum bu yaz :))

Ne kadar güzelmiş büyük saksılarda da olsa, kendi sebzeni yetiştirebilmek.Şükrediyorum bu yeni evimizde böyle bir imkanımız olduğu için...Belki gün gelir büyük bahçeli bir evimiz olur :) kim bilir ,bu sebzeciliği daha büyük boyutlara getiririz konu komşuyla paylaşırız...Kaldı ki bu halde bile evimize gelenlere ,gelemeyenlere küçük ikramlarımız olmuştur yani :)))


 

Dün oğluşla her akşam 2-3 sayfa okuduğumuz Bir Hayalperestin Öyküsü , Yunus balığı Daniel i okuyup bitirdik ..Yani ben okudum o ilgiyle dinledi. Kitap bitince anne bana bir yunus balığı alalım mı dedi :) Gerçek olamaz biliyorum ;ama bari yumuşak oyuncağını alsak olmaz mı ? Olur tabii neden olmasın...



Biz çok keyif aldık bu kitaptan, ısrarla tavsiye ediyorum.Büyük küçük her evin kütüphanesinde olmalı diyorum hatta ... Hayal kurmak ve hayalinizin gerçekleştiğini görmek,  bundan duyduğunuz hazzın anlatıldığı son derece akıcı ve sade bir kitap...

Ve herkes hayal kurmalı...

eee,
Bizden bu kadar ,siz nasılsınız ??

Güzel bir gün olması dileğiyle,
Hoş kalın :))

Sevgiler
nehircce

14 Eylül 2012 Cuma

Bardak mardak,az biraz ruh hali...


 
 
 
Kahve yanına minik su bardakları çok orjinal geldiler bana...
Maalesef yurtdışından alınmışlar :( Bir takım evime almak isterdim oysa.
 
Siz de beğendiniz mi ?

Akşama bir kına gecesinde görevli fotoğrafçı olarak çalışacağım :) Kendi kendime görev edindim o da ayrı :))) Fotoğrafla ilgileniyorsanız bir de profesyonel bir mak.varsa ister istemez ailenizin arkadaşlarınızın fotoğrafçısı oluyorsunuz.Ama ben bu hobimi seviyorum keyifle de çekim yapıyorum.

Bugün yoğun bir Cuma günü geçirdim.
Bu saatlerde artık zihnimde bedenimde iyice yoruldu.

İyi ki burası var yazıyorum,rahatlıyorum...

Biraz buruk benim içim şu son günlerde ; ama yine de güzel bir haftasonu geçirmeyi çok istiyorum...Sizin içinde öyle olsun umuyorum...


sevgiler
nehircce



13 Eylül 2012 Perşembe

Yeni kitaplar...



 
 
 
İskender Pala nın kitaplarını çok seviyorum,bunu da keyifle okudum.Yunus Emre yi ve sevdasını sevdim sevdalandım :) Tavsiye ederim...
 
 
Küçük Düşler Büyük Umutları dün gece bitirdim.Keyifli bir tatil kitabı denebilir,bana çok bir şey kattığını söyleyemem; ama pembe dizi izler gibi okunabilir akıcı günlük bir kitap...Sanki Umutsuz Ev Kadınları formunda ...
 
 
Kürk Mantolu Madonna ile ise bu sabah tanıştım el sıkıştım :) Daha dolu ve güzel bir anlatımı olduğuna inanıyorum.Bakalım ne kadar seveceğim...
 
Bu üç kitapla ilgili yorumlarınızı bekleyerek,
 
sevgilerimi sunuyorum sizlere :))) Radyo kapanışı gibi oldu  :))
 
nehircce
 


12 Eylül 2012 Çarşamba

Mor civciv :(



Bu fotoğrafı, yazlıkta oğluşla, bahçede oynarken çekmiştim...
Aldanmayın  öyle masum masum baktığına ne yaramaz bir civcivdi bir bilseniz.

Babannesi sağolsun bizsiz geçen dönemde mutlu olsun diye bu boyalı civcivlerden almış bizimkine... Önce çok sevimli buldum bu hallerini yalan değil ;ama sonra çok üzüldüm.Malum doğalarına aykırı bir durum daha yumurtadayken boyanıyorlarmış şırıngalarla sadece sevimli görünüp, çok satılsınlar diye..Eeee başarılı da oluyorlar malum bir örnek te bizimkinin elinde işte..

Keşke boyanmasalar değil mi !!

Uzun süre birlikte olunca ayrılıkları biraz hüzünlü oldu.Apartmanda ona bakacak alanımız olmadığı için Ankara daki kuzenine vermek zorunda kaldı. Babasından seneye bir ördek alınması konusunda söz aldıktan sonra tabii..

Bizimkinin hayvan sevgisi genetik, börtü böcek topluyorlardı korkmadan kuzeniyle bir dönem, kavanozlarda bir sürü ilginç böcekler,hatta derelerden toplanan küçük balıklar :)) Ölmeden özgürlüklerine bırakılıyorlardı Allahtan :)) Merakları geçene kadar...

Sizinkilerin sevgileri ne sınırda :))

Nehircce


10 Eylül 2012 Pazartesi

Oğluş da ilkokula başladı :) Bensiz de olsa :(

Yoğun ve karışık bir gün herkes çocuğu okula başlıyor diye izin aldı ben alamadım.Öyle çok iş var ki neresinden tutacağım bilmiyorum...Bir soluk alayım diye buraya yazmak istedim.

Oğlum bugün ilkokula başladı, yanında tüm tayfa ama ben yokum...
Neyseki arayıp sordum .Kardeşim abla zaten her şey öyle karışık ki, iyiki gelmemişsin daha ne sınıfı belli ne öğretmeni dedi ...Üzüldüm ama şaşırmadım :( Bu sistemde daha kimbilir neler belirsiz !!

Haftaya Pazartesi formalarıyla gidecek bizim bücürük,şimdi alıştırma dönemi,işte o zaman ne yapıp edip izin alacağım..Haftasonu hem çanta ,kırtasiye vs.. ihtiyacını hem de giysi problemini hallettik.Buradan ortanca Teyzemize ve karnındaki henüz ismini belirleyemediğimiz küçük kuzenimize teşekkür ederiz destekleri için :))) Dün gece uzun süre oğluşa yeni bir çalışma alanı oluşturmak için uğraştım elimizdeki imkanlarla, kendi kitaplığımı ve çalışma alanımı tamamen ona özel bir mekan haline getirmeye çalıştım.Daha bitmedi :((


Bu da benim ofis masam...Ne kadar düzenli ve toplu değil mi !

Bizim ofis hep yoğun, hep karışık; ama benim işlerim sanki hepsinden daha karışık...

İyi haftalar
sevgiler
nehircce