- Ben yağmurdan sonra ki toprak kokusunu
- oğluşumun değişmeyen mis kokusunu
- eşimin ilk tanıştığımızdaki kokusunu
- Sonra komik biliyorum CİF varya hani temizlik malzemesi,ha işte onun banyo için olanı varya mavi onun kokusunu :))))
- Bide evimin kokusunu çok seviyorummm...
28 Ekim 2009 Çarşamba
mim, 29 EKİMMMM hepsi bir arada...
27 Ekim 2009 Salı
İnternetten alışveriş...
26 Ekim 2009 Pazartesi
Hafta sonundan kalanlar...
23 Ekim 2009 Cuma
Ordan burdan...Azcık Efe 'den...
21 Ekim 2009 Çarşamba
21 Ekim :)
20 Ekim 2009 Salı
Öylesine bir gün...
Bugünde usulca kaydı ellerimizden..Zaman ne acımasız, çok mu hızlı akıyor artık nedir.Neyse,bugün çok hoş bir tarif gördüm sevgili Alev'in bloğunda nasıl hoşuma gitti bilemezsiniz..Yarına yapacağım kendime, ödül olarak...Ama bunun yanında geçen hafta oğluşun sınıf arkadaşlarına yaptığım süpriz kurabişlerimde hiç fena olmaz bence... Ayıcıklı kurabiyemin tarifini merak edenler işte yazıyorum ;
19 Ekim 2009 Pazartesi
Artık bir sütcümmmm var :))
Sevgiyle herkese iyi haftalar diliyorum..
17 Ekim 2009 Cumartesi
Kanka :)
16 Ekim 2009 Cuma
Hayat Dersi' imiş...
Dün 15 milyon öğrenci ders başı yaptı...
Bilecikli Ahmet ise, Mecidiyeköy’deki Profilo trafik ışıklarında elindeki kağıt mendilleri satmak için yeşil ışığın yanmasını bekleyen araçların camlarını tıklatıyordu.
“Sen okula gitmiyor musun” dedim,
gerisi geldi:- İki sene önce dördüncü sınıfı bitirdim ve bıraktım.
- Neden?- Babam hapse girdi...- Ne yaptı ki?- İnce iş... Şimdi anlatamam...-
Annen neden çalışmıyor peki?- O da çalışıyor, aha orda...
(Eliyle 10-15 metre uzakta kucağında bir bebekle dilenen kadını gösteriyor.)- Oooo, iyisiniz... Bu ışıklar sizin kontrolünüzde yani...- Kız kardeşim de cam siliyor...
- Vay, vay, vay... İyi para götürüyorsunuzdur...- Üçümüz günde 200-250 liradan aşağı toplamıyoruz... - Ayda 6 milyar eder...- Geçiyor... Ama pazar günleri çalışmıyoruz... Çünkü pazarları bu ışıklar tıkanmıyor. İş olmuyor. Ben de balık tutup satıyorum. Sana da getireyim mi?- Boş ver balığı, o kadar parayı ne yapıyorsunuz?
- Birazını babama gönderiyoruz, birazını yiyoruz, yarısını da biriktiriyoruz.
- Biriktirince ne yapacaksın, dükkân mı açacaksın kendine?
- Manyak mıyım be abi, ne dükkânı... Araba alacağız. Babam hapse girmeden önce korsan (kaçak taksicilik) yapıyordu, büyüyünce ben de aynı işi yapacağım.- Ev almayacak mısınız?- Evimiz var, belediye verdi. Kâğıthane’de...
Bu sırada ışık yeşile dönüyor ve arkamdaki araçların sürücüleri kornalarına abanmaya başlıyor... Ama muhabbet tatlı, Ahmet’le biraz daha konuşmak için arabayı iyice kenara çekiyorum.
- Okulu tamamen bıraktın yani...
- Okusam ne olacak ki? Benim öğretmen yirmi yıl okumuş, bin lira kazanıyor.
Yaşanır mı o parayla? Hem ben her gün internete giriyorum, o yeter.- Bilgisayarın da mı var?- Niye olmasın ki?
- Peki; arkadaşların okula giderken hiç mi üzülmüyorsun?- Önce üzülüyordum, ama artık sigara paralarını bile ben veriyorum. En zenginleri benim şimdi.Ahmet işin kolayını bulmuş, yolunu çizmiş; ne söylesem nafile... Vedalaşıp gitmek için hamle ediyorum, suratı asılıyor:- O kadar çene çaldık, bir beşlik bile atmayacak mısın?
.....
Dün 15 milyon öğrenci dersbaşı yaptı...Şanslı olanlar üniversiteyi kazanıp, öğretmen, doktor, mühendis olacak ve Ahmet’in dediği gibi ayda bin liraya talim edecek. Çoğu da işsizler kervanına katılacak.Ahmet ise o zamana kadar çoktan altına arabasını çekip, korsana başlamış olacak.Belki de işleri iyice yoluna girecek ve “filo” kuracak...Çoğumuz sokakta gördüğümüz o çocuklara acıyoruz ya... Bence asıl kendi çocuklarımızın geleceği için kaygılanmalıyız!
Bu da nehirccenin yorumu ;
Biz boşamı okuduk şimdi,boşuna mı çalışıyoruz çocuklarımız için,memleketimiz için...
Ya düşünsenize tam 10 yıldır üniversite de dahil çalışıp emek vermişim,hala kirada oturuyorum değil kağıthane de ev sahibi olmak, kiracı olarak semt değiştirmeye korkuyorum..Hayallerimi süsleyen ev için daha çokkk çalışmam lazım çok,Sevgili Ahmet sana hayatta başarılar diliyorum..Kim bilir bir gün nerede hangi kimlikle çıkarsın karşımıza..Kolay kazanmak seni doyumsuzlaştırdıkca,kimbilir daha neler gelir senin başına bu milletin başına...Ama şu bir gerçek ki evladım için gerçekten kaygılanıyorum...
Pesss diyorum geçiyorum..
15 Ekim 2009 Perşembe
Bugüne de böyle başladık...
Dün geceden kısaca bahsetmek istiyorum Efe Bey ilerde okursa ahhh ben neler yapmışım bizimkilere desin,desin de gülsün de istiyorum halimize açıkcası...
Akşam eve gittim küçük bey çizgifilm izlemekte,daha suratıma bakar bakmaz ben sana küstüm dedi ilk sözü :) Güler misin üzülür müsün niye oğlum işte küstüm küsemez miyim...Hııı peki sen bilirsin deyip çekildim mutfağa yemek telaşına düştüm..Elbet bu çizgi film biter, değil mi şayet öylede oldu 15 -20 dk sonra küçük bey kuyruğunu sıkıştırıp geldi yanıma ben hala küsüm ama su içmek istiyorum :) dedi.Peki su veriyorum ama özür dilemeden barışmıycam senle...Hıhh dedi gitti içeri böcek yaa, bugünlerde bana kızgın ama neden bilmiyorum sanırım eve geç gidiyor olmama bozuluyor.Aslında çok geç kalmıyorum ama hava kararmış oluyorya psikolojik olarak onun için geç kalmış oluyorum :) Ahhh bebeğim napalımm buna da alışacaksın maalesef...
Neyse sonra babasının deyimiyle soğudu ve geldi yanıma öcürr dilerim dedi sarıldı boynuma, niye küstük niye barıştık pek anlamadım ama barıştık şükür...
Gece çok huzursuzdu defalarca uyandı,burnu tıkalıymış meğerse ne kendi uyudu ne bizi uyuttu,Sabah 7 de kalktım, kahvaltı için eşime ve kendime birşeyler hazırlıyordum.Geç kalmama telaşı her sabah olduğu gibi, panik halde ev topluyorum bir yandan giyiniyorum.Eşim uykusuz kaldığı için gözlerini açmamakta ve kalkmamakta direnç gösteriyor..Bu arada Efe bey uyuyamayınca bizim yatağa gelmişti.Babası onun odasında uyuyor o dakikalarda :) Zor zahmet kalkı eşim,üstünü giyiyor ama gözler kapalı :)) Neyse bir panik dolanıyoruz ikimizde..Evde çıkmamıza 10 dk kaldı..Efoşu kucaklayıp ananesine bırakacağız malum bir üst kattalar ya,acele etmiyoruz onun için..Bomba tam o dakikalarda Efe tarafınfan patlatıldı,önce gözler açıldı yatakta biraz gerilerek esnendi...Bizim yüzümüzde gülücükler ben hemen aman da oğlum uyanmış iyimisin minnoşum dedim demedim..Ağzıma lafı sokuverdi gerisin geri beyimiz...Anneeeee bak ben senin yatağına ne yaptımmmmmmm.....Gözlerim yuvasından çıktı çıkmak üzere amanınnn oğluş resmen işemiş ilkez oldu böyle birşey..Hem de öyle böyle değil.Bizim yatak resmen göl..10 dk içerisinde son hızla,hem onun üstü değişti babasının yardımıyla, hem yatak nevresimleri çıktı makinaya atıldı.Sonra yatak silindi.Ellerim çamaşır sulu,bindim arabaya hala kokuyorum desem inanır mısınız...
İşte böyle kısa keseyim siz sıkılmayın Efe de ilerde okursa fazla utanmasın :))
Olur böyle şeyler annecim,sakın üzülme buralara yazdım diye; hastaydın ya ondan oldu tüm bu olanlar :))
Herkesi öpüyorum ..
Umut olalım..
13 Ekim 2009 Salı
Öylesine..
12 Ekim 2009 Pazartesi
İyi haftalar..
Not:Fotoğraf netten alıntıdır..
6 Ekim 2009 Salı
İmkansızın Şarkısı
5 Ekim 2009 Pazartesi
Canım sıkkın...
....
Haftasonumuzu onu mutlu ederek geçirmeye çalıştık.Cumartesi onunla Kadıköy e gittik.En sevdiği araçla otobüsle :) Trafik berbattı ama o çok mutluydu hiç susmadan sürekli gördüklerini sordu..Bazen bağırarak anneee o vinççç niye orda gibi :) oğlum sus çok ayıp bu bizim arabamız değil,otobüsteyiz...Evet anne bu bizim arabadan çok kocaman dimi, hem babamın arabasından daha da güzell :)) inanamadım, babası bunu hala duymadı,yoksa bindirmez daha arabaya onu :)
2 Ekim 2009 Cuma
masa düzeni...
- Masanızın üstünü tamamen boşaltın..İlk olarak telefonunuzun yerini belirleyin..
- Not defteri edinin..Sürekli masanızın üzerinde tutun..Notlarınızı güncelleyin.
- Planlayın,yani ajanda ve takviminizi gözünüzün önünden ayırmayın..Eskiye dönüş yapmanız da kolay olacak,takvimde işaretlerle çalışın..
- Ofis malzemelerinizi çekmecelerde muhafaz edin..Masanın üzerinde ki gereksiz kalabalığı önlemiş oluyorsunuz ( Benim ilk işim bu olacak bugün )
- Dosyalarınızı sıralayın.(Tarih yada önem sırasına göre)
- Bilgisayarınızın yerini belirleyin.Masanıza 90 derece açıyla yerleştirin..Bilgisayarın etrafına koyduğunuz gereksiz şeylerden kurtulun.. Gözünüzü boş yere yormayın :)
- Belgeleri düzenleyin..(Okunmuşlar,değerlendirilecekler veya yanıt bekleyenler gibi )
- 10 dakikanızı ayırın; her günün sonunda 10 dk.ayırın ertesi gün gerekli olacak eşyaları masanızın merkezine koyun.Ertesi gün,işinize daha konsatre olarak başlayacaksınız....
Nasıl beğendiniz mi ? Bence fena değil, bunları aslında belirli zamanlarda yapıyoruz..Düzensiz bir ortamda çalışmak hem çok sıkıcı oluyor hemde ilgiyi çabuk dağıtıyor bence..Son maddedeki 10 dk. olayı benim aklıma çok yattı..
.........
Bu haftasonu kendimce planlar yapıyorum..İnşallah uygulayabilirim..Önceliğimiz Marmara Üniv.Diş Hekimliğini kazanan yeğenimize cici bir hediye almak,sonra bir imge ziyareti belki bir dost buluşması.Efeye muhakkak parmak boyası alınacak.Boya yapılacak birlite..(Laf aramızda ben ondan daha çok keyif alıyorum nerdeyse :) )Pazar akşamına kesinlikle bir kek yapılacak kokutulacak mutfakta misler gibi :)) Mutlu olunulacak yüzler gülecekkk... Ben böyle küçük şeylerle mutlu olan biriyim işte :)) kocam çok şanslı dimi,ahhh bide o bilse :)))
Sevgilerrrr iyi haftasonları :))