26 Aralık 2008 Cuma

Çocuksu Cumalar...

Kaç yaşımızda olursak olalım zaman zaman dalarız çocukluğumuza değil mi? Kimimiz hoş hatıralar,kimimiz hüzünlü izler hatırlarız... Ama hafızalardaki çocuksu cumalar hep aynıdır. O sabah başka bir neşeyle açar gözlerini insan,hevesle hazırlanıp okula gider . Hele bir de son iki ders Beden Eğitimiyse yüreklerdeki sevinç daha da katlanırdı.

Son ders zili büyük bir çoşkuyla beklenir,içiniz kıpır kıpır oysa farklı bir şey yoktur eve gittinizde sizi bekleyen, olsun ogün çocuksu bir cuma günüdür. Cuma törenleri hep çoşkulu geçer herkezin yüzü güler.Marşımız biter bitmez ,kulakları dolduran çığlık büyür büyür okul duvarlarının dışına taşardı.Sonra herkes bir tarafa savurur kendini, kimi başka bir sınıf sırasındaki kardeşini, kimi arkadaşını arama telaşına düşerdi. Sırtlardaki çantalar çarpışır birbirine,ellerdeki resim dosyaları düşer yere; ama kimse kızmazdı birbirine; çünkü o gün cumaydı . En büyük keyifse eve dönüş yolunda arkadaşınla kolkola yürümek, sohbet etmek gülüşmekti.

Yürekler pırpır eve gelindiğinde çantalar önlükler bırakılır bir köşeye.. Sonra TRT açılırdı hemen ,Susam Sokağı hazırlanan ikindi kahvaltısıyla izlenirdi keyifle .Yine ne komikti Minik Kuş .Tahsin Amca ne de sevecendi...

Akşama ise tüm aileyi bir araya toplayan Süper Baba vardı. O gün hiç geçmesin istenirdi ; çünkü ogün cumaydı. Şimdi deliler gibi özlediğimiz çocuksu bir cuma günüydü...