20 Nisan 2016 Çarşamba

Bazı günleri unutmak mümkün değil...



Bir sabah uyanıyorsunuz, belki bir on dakika geçiyor geçmiyor, bütün hayatınız alt üst oluveriyor.
Öyle bir gün  ki acısını silmek,unutmak ne mümkün. Öyle yandı ki için bütün söndürme yöntemleri yetersiz... Öyle çaresiz yalnız kaldın ki, küçük bir çocuğun bilmediği bir yerde annesini kaybetmesi gibi... Dondun,ayaklarını ellerini hissedemediğin süresini  hatırlayamadığın bir zaman dilimi... Kocaman bir çaresizlik, içinde açılan kocaman bir delik... Ayaklarının altında oluşan dipsiz bir kuyu, kendini salıp yok olmak istedin. 

Sevginin,emeklerin hiç olduğu öyle bir anki unutmak ne mümkün ...

Zamana düşülen kısa bir not...
15 Nisan 2016 

7 Nisan 2016 Perşembe

Çocukken...



Kalabalık sofralarda yerdik yemeğimizi,
çoğu yer sofrasında... Ayakları pek sağlam olmayan ,eski,tahta bir yemek masamız vardı oysa.

Ama biz yerde ,sofra bezini bağdaş kurduğumuz ayaklarımızın üzerine çekerdik. Önümüze ne konursa geri çeviremezdik. Un çorbası yapardı annem sık sık , bir de yumurtalı ıspanak, olmazsa olmazımız salçalı makarnaydı. Kurban bayramlarında etle şenlenirdi soframız.Annem, misafirimiz gelecekse  yayla çorbası ,bol etli kuru fasulye,yanına da tavuklu pilav yapardı .Salata evdeki malzemelerden oldukça bol yapılırdı, haa birde çelik tencerede mayalanmış yoğurt sofraya muhakkak konurdu...

Misafirimiz akşam çayına kaldıysa, ya da apartmandan bir  komşumuz geldiyse, çayın yanına illa mısır patlatılırdı.. Hatta babam yıllar sonra elektrikli mısır patlatma makinesi aldığında yine apartmandan komşularımızın makineyi merak edip geldiklerini, o akşam sırf patlayan mısırları izlemek hoşumuza gittiği için 1kg mısır patlattığımızı hatırlıyorum. Tuzsuz yağsız, tabaklara sığdıramadığımız mısırlar...

''Herkes çocukluğundan hatırladığı kadar,çocuk kalmıştır'' bence ...Bugün benim hatırladıklarım...


Güzel geçsin günümüz,
Sevgiler
nehircce

4 Nisan 2016 Pazartesi

Yarın daha güzel olur mu ki...



Her sabah bir umutla uyanıyorum. 
Bugün daha güzel olacak, ben bugün 'nehircce' ye yazacağım diyorum.
Ofise geliyorum rutin işlerin peşine haydi iki satır yaz da rahatla derken, bitmek bilmeyen her güne bir yenisi eklenen birbirinden kötü, üzücü haberler aklıma geliyor vazgeçiyorum.

Ülkemizin yaşadığı bu sancılı süreç, şehit haberleri,siyasi çıkmazlar, kadın cinayetleri,çocuk kaçırmaları,tecavüzler derken içim şişiyor, umudum tükeniyor vazgeçiyorum yazmaktan...

Kimse senin ne okuduğunu, ne yazdığını merak etmiyor diyorum haklı olarak ...
Blog da neymiş insanlar gazete okumuyor, haberleri izlemiyor,iyice duyarsızlaşıyor...Kaldı ki iki satır yazmak iyice anlamını yitiriyor o zaman.

Artık şehitler isimleriyle değil, sayılarıyla anılıyor, öldürülen kadınlar,tecavüz edilen çocuklar sadece derin birer yara olarak kalıyor ... Bir gün biter mi , bu acılar diner mi ??

Ben yarın yine,yeni umutlarla uyanmak istiyorum.

sevgiler
nehircce

Görsel : Pinterest / Kindred Spirits