16 Ekim 2009 Cuma

Hayat Dersi' imiş...


Merhaba arkadaşlar,

Sabah bir mail gelmiş hatta,aynı maili iki farklı arkadaşım göndermiş,anladığım kadarıyla baya meşhur olmuş bu mail..Adı Hayat Dersi...Okuyunca çok etkilendim ve paylaşmak istedim..Çok da düşündürücü doğrusu sizde düşüncelerinizi söylerseniz sevinirimm.

................


Dün 15 milyon öğrenci ders başı yaptı...


Bilecikli Ahmet ise, Mecidiyeköy’deki Profilo trafik ışıklarında elindeki kağıt mendilleri satmak için yeşil ışığın yanmasını bekleyen araçların camlarını tıklatıyordu.


“Sen okula gitmiyor musun” dedim,


gerisi geldi:- İki sene önce dördüncü sınıfı bitirdim ve bıraktım.


- Neden?- Babam hapse girdi...- Ne yaptı ki?- İnce iş... Şimdi anlatamam...-


Annen neden çalışmıyor peki?- O da çalışıyor, aha orda...


(Eliyle 10-15 metre uzakta kucağında bir bebekle dilenen kadını gösteriyor.)- Oooo, iyisiniz... Bu ışıklar sizin kontrolünüzde yani...- Kız kardeşim de cam siliyor...


- Vay, vay, vay... İyi para götürüyorsunuzdur...- Üçümüz günde 200-250 liradan aşağı toplamıyoruz... - Ayda 6 milyar eder...- Geçiyor... Ama pazar günleri çalışmıyoruz... Çünkü pazarları bu ışıklar tıkanmıyor. İş olmuyor. Ben de balık tutup satıyorum. Sana da getireyim mi?- Boş ver balığı, o kadar parayı ne yapıyorsunuz?


- Birazını babama gönderiyoruz, birazını yiyoruz, yarısını da biriktiriyoruz.


- Biriktirince ne yapacaksın, dükkân mı açacaksın kendine?


- Manyak mıyım be abi, ne dükkânı... Araba alacağız. Babam hapse girmeden önce korsan (kaçak taksicilik) yapıyordu, büyüyünce ben de aynı işi yapacağım.- Ev almayacak mısınız?- Evimiz var, belediye verdi. Kâğıthane’de...

Bu sırada ışık yeşile dönüyor ve arkamdaki araçların sürücüleri kornalarına abanmaya başlıyor... Ama muhabbet tatlı, Ahmet’le biraz daha konuşmak için arabayı iyice kenara çekiyorum.
- Okulu tamamen bıraktın yani...
- Okusam ne olacak ki? Benim öğretmen yirmi yıl okumuş, bin lira kazanıyor.
Yaşanır mı o parayla? Hem ben her gün internete giriyorum, o yeter.- Bilgisayarın da mı var?- Niye olmasın ki?
- Peki; arkadaşların okula giderken hiç mi üzülmüyorsun?- Önce üzülüyordum, ama artık sigara paralarını bile ben veriyorum. En zenginleri benim şimdi.Ahmet işin kolayını bulmuş, yolunu çizmiş; ne söylesem nafile... Vedalaşıp gitmek için hamle ediyorum, suratı asılıyor:- O kadar çene çaldık, bir beşlik bile atmayacak mısın?
.....
Dün 15 milyon öğrenci dersbaşı yaptı...Şanslı olanlar üniversiteyi kazanıp, öğretmen, doktor, mühendis olacak ve Ahmet’in dediği gibi ayda bin liraya talim edecek. Çoğu da işsizler kervanına katılacak.Ahmet ise o zamana kadar çoktan altına arabasını çekip, korsana başlamış olacak.Belki de işleri iyice yoluna girecek ve “filo” kuracak...Çoğumuz sokakta gördüğümüz o çocuklara acıyoruz ya... Bence asıl kendi çocuklarımızın geleceği için kaygılanmalıyız!

Bu da nehirccenin yorumu ;
Biz boşamı okuduk şimdi,boşuna mı çalışıyoruz çocuklarımız için,memleketimiz için...
Ya düşünsenize tam 10 yıldır üniversite de dahil çalışıp emek vermişim,hala kirada oturuyorum değil kağıthane de ev sahibi olmak, kiracı olarak semt değiştirmeye korkuyorum..Hayallerimi süsleyen ev için daha çokkk çalışmam lazım çok,Sevgili Ahmet sana hayatta başarılar diliyorum..Kim bilir bir gün nerede hangi kimlikle çıkarsın karşımıza..Kolay kazanmak seni doyumsuzlaştırdıkca,kimbilir daha neler gelir senin başına bu milletin başına...Ama şu bir gerçek ki evladım için gerçekten kaygılanıyorum...

Pesss diyorum geçiyorum..

15 Ekim 2009 Perşembe

Bugüne de böyle başladık...

Merhaba,bugun çok yoğun birgün yurtdışından bir misafir var ve ben sürekli koşturmaca halindeyim..Bugüne birkaç birşey daha sıkıştırayım istedim..

Dün geceden kısaca bahsetmek istiyorum Efe Bey ilerde okursa ahhh ben neler yapmışım bizimkilere desin,desin de gülsün de istiyorum halimize açıkcası...

Akşam eve gittim küçük bey çizgifilm izlemekte,daha suratıma bakar bakmaz ben sana küstüm dedi ilk sözü :) Güler misin üzülür müsün niye oğlum işte küstüm küsemez miyim...Hııı peki sen bilirsin deyip çekildim mutfağa yemek telaşına düştüm..Elbet bu çizgi film biter, değil mi şayet öylede oldu 15 -20 dk sonra küçük bey kuyruğunu sıkıştırıp geldi yanıma ben hala küsüm ama su içmek istiyorum :) dedi.Peki su veriyorum ama özür dilemeden barışmıycam senle...Hıhh dedi gitti içeri böcek yaa, bugünlerde bana kızgın ama neden bilmiyorum sanırım eve geç gidiyor olmama bozuluyor.Aslında çok geç kalmıyorum ama hava kararmış oluyorya psikolojik olarak onun için geç kalmış oluyorum :) Ahhh bebeğim napalımm buna da alışacaksın maalesef...

Neyse sonra babasının deyimiyle soğudu ve geldi yanıma öcürr dilerim dedi sarıldı boynuma, niye küstük niye barıştık pek anlamadım ama barıştık şükür...

Gece çok huzursuzdu defalarca uyandı,burnu tıkalıymış meğerse ne kendi uyudu ne bizi uyuttu,Sabah 7 de kalktım, kahvaltı için eşime ve kendime birşeyler hazırlıyordum.Geç kalmama telaşı her sabah olduğu gibi, panik halde ev topluyorum bir yandan giyiniyorum.Eşim uykusuz kaldığı için gözlerini açmamakta ve kalkmamakta direnç gösteriyor..Bu arada Efe bey uyuyamayınca bizim yatağa gelmişti.Babası onun odasında uyuyor o dakikalarda :) Zor zahmet kalkı eşim,üstünü giyiyor ama gözler kapalı :)) Neyse bir panik dolanıyoruz ikimizde..Evde çıkmamıza 10 dk kaldı..Efoşu kucaklayıp ananesine bırakacağız malum bir üst kattalar ya,acele etmiyoruz onun için..Bomba tam o dakikalarda Efe tarafınfan patlatıldı,önce gözler açıldı yatakta biraz gerilerek esnendi...Bizim yüzümüzde gülücükler ben hemen aman da oğlum uyanmış iyimisin minnoşum dedim demedim..Ağzıma lafı sokuverdi gerisin geri beyimiz...Anneeeee bak ben senin yatağına ne yaptımmmmmmm.....Gözlerim yuvasından çıktı çıkmak üzere amanınnn oğluş resmen işemiş ilkez oldu böyle birşey..Hem de öyle böyle değil.Bizim yatak resmen göl..10 dk içerisinde son hızla,hem onun üstü değişti babasının yardımıyla, hem yatak nevresimleri çıktı makinaya atıldı.Sonra yatak silindi.Ellerim çamaşır sulu,bindim arabaya hala kokuyorum desem inanır mısınız...

İşte böyle kısa keseyim siz sıkılmayın Efe de ilerde okursa fazla utanmasın :))

Olur böyle şeyler annecim,sakın üzülme buralara yazdım diye; hastaydın ya ondan oldu tüm bu olanlar :))

Herkesi öpüyorum ..

Umut olalım..


Merhaba dostlar,

Sabah bir mail aldım sevgili EVCİMEN den,duyarlı arkadaşım bir ricada bulunmuş benden,seve seve evcimencim..Eşininde görev yaptığı Gaziantep Görme Engelliler İlköğretim okulu için bir yardım duyurusu var, kesinlikle maddi değil.Tamamen el emeği örgü işlerinizi onlar için yapmanız ve hediye etmeniz isteniyor.Detaylı bilgiyi evcimeni ziyaret ederek alabilirsiniz..Umarım bir yerlerde küçük de olsa birer umut ışığı yakarız..

Sevgiler..

13 Ekim 2009 Salı

Öylesine..



Hadi artık çıkalım arkadaşlar,mesai saati çoktan doldu,hey size söylüyorum alt kattakiler...Bide duysalar ah bir de duysalar..Kimsede bir kıpırdanma yok..Birimizin işi olsa hepimiz bekliyoruz servis olayı yüzünden ,otobüse binmekte işime gelmedi bu akşam :( Keşke binseydim dimi...Bazıları çok anlayışsız ellerinde sigara keyif yapıyorlar.Ne bu yahuu nasıl bir bencillik...


Daha eve gidip pilav yapıcam bide salata, sonra sofra kur yemek ye mutfağı topla yarına yemek yapp offf saat yine en az 9 .. Ama eve gitmeyi çok istiyorumya şimdi, işleri gözümde büyütmemeye çabalıyorum..Hepsini yaparım benn,çünkü evimin en sevdiğim yeri mutfağım .. Az önce eşimi arayıp pirinci ıslamasını söyledim, ilk adımı o atmış olacak..


Birde Efenin yarın süpriz günüymüş kreşte, hergüne bir işlev veriyorlar dün kitap günüydü yarın süpriz...Ne yapsam ki arkadaşlarına süpriz olarak.. Hımmm şekilli kurabiye mesela,başka başka.... Yolda da düşünürüm birazcık..


Buarada hala bekliyorum :(
Bu çok önemli bir post olmadı biliyorum oyalanıyorum aklımca...
Herkese iyi akşamlar..

Sevgiler..
Not : Fotoğraf netten alıntıdır...

12 Ekim 2009 Pazartesi

İyi haftalar..


Sizle paylaşmak istediğim bir sürü fotoğraf var aslında :( böyle cart diye girdim konuya özür dilerim..Ama bilgisayarda bir sorun var aktarma sıkıntısı yaşıyorum.Evden de bir türlü fırsat bulup ekleyemiyorum..


Ben hem ev hanımlığını hem iş kadınlığını :) hem 3 yaşında bir afacanın annesi olmayı kaldıramıyorum bazen...Gücümün tükendiğini zorlayarak ite kaka birşeyler yaptığımı görüyorum.Hevessiz yapılan herşeyin sonucu kötü oluyor nihayetinde..Neyse geçer diye oyalıyorum kendimi klasik konulara girip sıkıntı vermek istemiyorum kimseciklere..Çok dayanılmaz olursa yazarım..


Bugünlerde bloglarda bir aktivitedir gidiyor,herkes birşeyler üretme peşinde.Kim nerden buluyorsa bu ilham kaynağını bana da fısıldasın neolur...

........

Pazartesi günlerinden nefret ettiğimi söylemiştim değil mi? Ben yine birkez daha üstünden geçeyim :)


Bu haftasonum aslında çok güzel başlamıştı.Efeciğimi ve babasını IKEA ya yemeğe götürdüm.Yemek bahane alışveriş şahane denn, yola çıkarak baya bir gezindik.Küçük küçük bütceyi rahatsız etmeyecek alışverişler yaptık. Ama öncesinde Efeyi çok istediği oyun salonuna bıraktık.Tam kasaya geldik ki bir anons Efe yi almamız isteniyor ..Ben koştur koştur gittim, bizim ki salonun köşesindeki, küçük sandalyelere oturtulmuş bekliyor sessizce :) Kıyamadım bir görseydiniz halini :) Koşa koşa geldi sarıldı; suçluymuş meğerse :) Toplarla dolu oyun alanındaki, kızçeleri :) biraz mıncıklamış, ama onlarda ona top atmışlar ee top salonunda başka ne yapabilirlerdi..Bizim ki kızmış,yardımcı ablalar özellikle kızlara bir kızgınlığı var dediler bana :)) Koruyun kızlarınızı oğlumdan...(Masumuz hakim bey uykumuz gelmişti ondannn) İlk kez böyle bir şikayet aldım kim bilir daha neler neler olacak ilerleyen yaşlarda :)


Cumartesi günü arkadaşımın ağbisinin düğününe katıldım çok güzeldi herşey..Pazar günü,gözlerimi açtığımda belimdeki ağrıyı hisseder hissetmez günün nasıl devam edeceği sinyallerini almış oldum .. Babam Yalova da düzenlenen bir fuara katılmıştı, annem ve kardeşime kahvaltıda eşlik etmek için onlara çıktık. Sonrasında ev temizliği, o ağrıyan belle baya bir zahmetli oldu..Birde başınız da titiz bir eş olunca böyle durumlarda çekilmez oluyor doğrusu... Neyse biraz kırdı beni ama sonra gelip özür diledi bende affettim :)


İşte böyle bir haftasonu geldi geçti yine...


Asıl sizlerle paylaşmak istediğim konu, kendinizi bir çok konuda yetersiz hissettiğiniz anlarda(evde,işte, arkadaş ortamında,kendinizle başbaşa kaldığınızda vs.....) bu durumdan nasıl kurtuluyorsunuz bunun üzerine bir anlatım paylaşsak herkes fikirlerini yazsa çok iyi olur hepimiz için...Özellikle buaralar benim için :))

Sevgiyle herkesi öpüyorum...

Not:Fotoğraf netten alıntıdır..

6 Ekim 2009 Salı

İmkansızın Şarkısı



Merhaba,

Bugün daha iyiyim,daha iyiyiz :))

Haftasonu kısada olsa bir dost buluşması yapmayı başardım..Bu buluşmanın hediyesi yukarıdaki yeni kitabım oldu :) Çok uzun zamandır başının etini yiyordum Swm'in oda soğolsun uzun takiplerden sonra,almayı başarmış bu kitabı ...Burdan da tekrar teşekkürler arkadaşıma..

Kitabı,sevgili ZERO 'nun bir tavsiyesi üzerine okumak istemiştim. Yazar,Haruki Murakami nin dili çok anlaşılır,yeni başladım ama sevdim..Çok ipucu vermiyorum uzun uzun hikayesi anlatılan kitapları alıp okuma merakı duymuyorum çünkü ben..Sizde merak edin ve okuyun derim..Uzak Doğulu bu yazarı...
Benim uzun zamandır düşündüğüm bir proje var aslında, bir grup oluştursak ve okunmuş,paylaşılabilecek kitaplarımızı paylaşsak birbirimizle :)) Kitaplar okunup okunup dönse aramızda nasıl olur acaba ??
Bu konuda biraz daha düşüneyim sizde fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim..
Şimdilik hoşcakalın...
Sevgiler,

5 Ekim 2009 Pazartesi

Canım sıkkın...




Ben bugun hiç iyi değilim..Şimdi alıp çantamı gidesim var ...

Aklım oğlumda yine gitmek istemedi,sabah kreşe..Nasıl aşıcaz biz bu sorunu..Kafamızda bir sürü fikir.Ama hepsi sonuçsuz.Benim de eşimin de psikolojisi bozuldu sanırım.Efe zaten iyice hırpalandı.Şu sıralarda okula gitmiş olmalılar.Ama kendime söz verdim aramıycam diye,sanki birşey değişti,şimdi de konsatre olup çalışamıyorum ki...İçim şişti ha ağladım ha ağlıycam.Ne zormuş.O yeni bir dünyaya ilk adımlarını atıyor ben meraktan çatlıyorum;ama mecburen bu çatının altında kalmalıyım..Dün eşime galiba hayat şimdi başladı dedim..Sanki daha önce hiç birşey için bu kadar zorlanmadık Efeyle ilgili..
(Ben bu post u yayınlayana kadar kendimi tutamayıp aradım :( kreşi, çok zor ayrılmış yine, ama şu sıralarda duruyormuş,bir ağlama sendromu da yaşadım tabii. Şimdi daha iyiyim..)

....


Haftasonumuzu onu mutlu ederek geçirmeye çalıştık.Cumartesi onunla Kadıköy e gittik.En sevdiği araçla otobüsle :) Trafik berbattı ama o çok mutluydu hiç susmadan sürekli gördüklerini sordu..Bazen bağırarak anneee o vinççç niye orda gibi :) oğlum sus çok ayıp bu bizim arabamız değil,otobüsteyiz...Evet anne bu bizim arabadan çok kocaman dimi, hem babamın arabasından daha da güzell :)) inanamadım, babası bunu hala duymadı,yoksa bindirmez daha arabaya onu :)

Sonra otobüsten tam inicez annee hani biz vapura da bincektik..Hayır oğlum binemeyiz o kadar vaktimiz yok ...Ama biz hani vapura binip babamdan kaçıcaktık :)) Hıhhhhhh aman Allahım önden iki tane kafa bize doğru döner, benim kafa yerde..Oğlum sen ne diyorsun... şaka şaka anne :) ohhh neyseki şaka..Hadi biz inelim artık otobüsten...


Sahile inince otobüs durağından toplayıp çantama doldurduğu taşları birbir attı denize...Birde elinde ki, yesin diye aldığım simidi :)) Balıklar yiyeceklermiş,deniz anaları yiyemezmiş onların ağızları yokmuş zaten...


Dolandık biraz, sonra babayla ve kuzenlerle buluşup,Bahariye de yürüdük..Kucağımda olduğu bir ara anne ben noelbaba bileti istiyorum dedi...Durduk bir Mili Piyango bileti aldık.. Sonra bir sinir krizi sonucu bilet ortadan ikiye yırtılıp yere atıldı..Buara bu sinirlenme ve sinir krizi nöbetleri çok oluyor..Şaşırıp kalıyoruz biz de sinirlerimizin iyice zayıfladığına karar verdik eşimle...Sanırım ailecek gideceğiz bir psikolağa..Yoksa sabrın s 'si kalmadı bizde..

.................
Yazmaya başlayalı saatler olmuş..Ama bi türlü bitememiş bu post.Burda keseyim yarın devam ederim..

Sevgiler...

2 Ekim 2009 Cuma

masa düzeni...


Merhaba,
Haftanın son gününe, en çok uyan bu fotoğraf benim için...Tamam belki bu kadar dağınık değil masam ama vallahi az kaldı :)) Sağım solum kağıt,kalem evrak not kağıtları vs... Kafam daha da karışık masamdan, halletmeye çalışıyorum tabiii..Bu akşamın sonunda işlerimin hepsini bitirmek için kendime söz verdim... Birazdan sizede yardımcı olması açısından bazı notlar yazacağım...
Dün Efoş kreşte az ağladığı için :) artık buna seviniyoruz inanamıyorum..Ödüllendirildi ben ve babası tarafından..Yakınımızdaki bir alışveriş merkezine jetonlu arabalara bindirilmeye götürüldü...Sınırımız 3 arabaydı neyse Efoş ikna oldu, bizi kararlı görünce tabii,ama biz eşimle kendimizi tutamadık,biz de kendimize ödül verdik :)) bir, iki yaşımıza uygun faaliyet bulduk kendimize :)) Ben yarış arabası kullandım, caaanım arabayı sağa sola vurmaktan perişan ettim..Eşim bir kez daha bana araba vermemeye karar verdi :)) Kendi de şu jeton atılıp oyuncak yakalanan kutunun yanından ayrılamadı..Ama hiç birşey de kazanamadı..Ayıcıkları öyle bir sıkıştırmışlar ki üçkağıtcı işletme, moralimiz bozuk ayrıldık ordan :) attığımız jetonlarda cabası tabii..
Eve dönerken,marketten heray aldığım evim dergisini aldım..Eve gelir gelmez yine mutfak işleri vs... Akşamın bir saati salona geçip dergiyi karıştırınca, işte tam da bana uygun bir yazıyla karşılaştım. 8 adımda masa düzeni hııhhhh dedim tam benlik :)
Şimdi sizle paylaşayım bu bildiğimiz ama uygulama konusunda ihmalkar davrandığımız maddeleri...
  • Masanızın üstünü tamamen boşaltın..İlk olarak telefonunuzun yerini belirleyin..
  • Not defteri edinin..Sürekli masanızın üzerinde tutun..Notlarınızı güncelleyin.
  • Planlayın,yani ajanda ve takviminizi gözünüzün önünden ayırmayın..Eskiye dönüş yapmanız da kolay olacak,takvimde işaretlerle çalışın..
  • Ofis malzemelerinizi çekmecelerde muhafaz edin..Masanın üzerinde ki gereksiz kalabalığı önlemiş oluyorsunuz ( Benim ilk işim bu olacak bugün )
  • Dosyalarınızı sıralayın.(Tarih yada önem sırasına göre)
  • Bilgisayarınızın yerini belirleyin.Masanıza 90 derece açıyla yerleştirin..Bilgisayarın etrafına koyduğunuz gereksiz şeylerden kurtulun.. Gözünüzü boş yere yormayın :)
  • Belgeleri düzenleyin..(Okunmuşlar,değerlendirilecekler veya yanıt bekleyenler gibi )
  • 10 dakikanızı ayırın; her günün sonunda 10 dk.ayırın ertesi gün gerekli olacak eşyaları masanızın merkezine koyun.Ertesi gün,işinize daha konsatre olarak başlayacaksınız....

Nasıl beğendiniz mi ? Bence fena değil, bunları aslında belirli zamanlarda yapıyoruz..Düzensiz bir ortamda çalışmak hem çok sıkıcı oluyor hemde ilgiyi çabuk dağıtıyor bence..Son maddedeki 10 dk. olayı benim aklıma çok yattı..

.........


Bu haftasonu kendimce planlar yapıyorum..İnşallah uygulayabilirim..Önceliğimiz Marmara Üniv.Diş Hekimliğini kazanan yeğenimize cici bir hediye almak,sonra bir imge ziyareti belki bir dost buluşması.Efeye muhakkak parmak boyası alınacak.Boya yapılacak birlite..(Laf aramızda ben ondan daha çok keyif alıyorum nerdeyse :) )Pazar akşamına kesinlikle bir kek yapılacak kokutulacak mutfakta misler gibi :)) Mutlu olunulacak yüzler gülecekkk... Ben böyle küçük şeylerle mutlu olan biriyim işte :)) kocam çok şanslı dimi,ahhh bide o bilse :)))

Sevgilerrrr iyi haftasonları :))

29 Eylül 2009 Salı

maydonoz'a teşekkür...



Merhaba dostlar...


Bugün yine sıradan bir gün klasik patron stresi,işten dertli arkadaşlar vs...Yoğun bir iş temposu sürekli ben burda napıyorum serzenişleri...Geldi geçti koca birgün daha böylece...


Öğlen bloğumda yüzümü güldüren bir gelişme yaşadım çok da mutlu oldum,sevgili maydonoz beni okunası bloglar listesine almış reklamımı yapmış :)) ki ben ne zamandır bu anı bekliyordum.Onur duydum birkez de kendi bloğumdan sevgiler, teşekkürler maydonoz :))
Sayfanda yeni yeni blog tanıtımlarını gördüğümde acaba beni nezaman farkeder ki diyordum ne mutlu bana...
......

Bugünlerde keyifsizim biraz hastalık halleri var üzerimde, faranjit galiba boğazım acıyor,sürekli bir kaşıntı hali boğazımda,kuruluk vs.. Efoşdan geçti sanırım minnoşum da hasta ya 3-4 gündür..İyileştirme çalışmalarım devam ediyor şükür daha iyi...

Kreşe tam gün vererek sanırım hata ettik..Sabah 09:00 öğlen 16:00 ama ağır geliyor galiba, bu akşam eşimle birkez daha konuşup bir karar vermeliyiz iki terazi nasıl başaracağız bakalım :))
Birde öğretmeninin fikrini almak lazım tabii..Neyse sağlık olsun dilerim onun ve bizim için en hayırlı olanı olur :))
........
Dün çok stresli bir gün geçirdim,bütün patronlara veryansın halindeydim..Aranızda patron olan varsa alınmasın; ama yahuuu hepsi niye birbirine benziyor bunların :) Aynı tornadan çıkmış gibi..

Bu konuda özel bir yazı yazmak istiyorum.Zamanı gelince tabii.Canımı sıkan konularda fikrinizi almak isterim...
Herkese kucak dolusu sevgiler...


27 Eylül 2009 Pazar

Tatilden...



İşte bayram tatilimizi geçirdiğimiz şehirden iki fotoğraf :)
Küçük şirin şehir Eskişehir...
Çok keyifli bir bayram geçirdik sayende teşekkür ederiz sana :)
Tek sıkıntımız senden döndükten sonra oğluşun hastalanması ve okula gidememesi..Dilerim yarına kadar iyileşir..
Geçen hafta çok yoğun geçti çokda stresli, sabır sabır diye söylenip duruyorum yarına Allah büyük..
Şezlongları görünce içiniz gitti değil mi :) orası suni bir gölet aslında yani denizcik, Eskişehir halkını seritletmek amaç ama,görsellik süper...
Buarada sizden ricam, yemek yeme konusunda sıkıntılarım olan oğlum için endişeleniyorum hastalıkta etkiledi; ama biz ısrarcı olmazsak hiç yemek istemiyor ne yapmalıyım ???
Sevgiler iyi pazarlar...

18 Eylül 2009 Cuma

Şimdiden iyi bayramlar :))


Bu hafta ne zaman yazmaya karar versem blogda sorun oldu.Takip ettiğim kadarıyla da herkes aynı sıkıntıyı yaşamış ve yaşıyor.İnşallah biran önce bu problem çözülür..

Bu hafta oldukça yoğun geçti benim için.Hem işyerinde hem evde sürekli bir telaş,yetiştirilmesi gereken işler,gidilmesi gereken iftar yemekleri vs...
Neyse ki haftanın son gününe kazasız belasız geldik sayılır.Çok detay var ama uzun uzun yazıp sıkmak istemiyorum kimseyi yüzeysel olarak iyiyiz, şükür halimize ..
......
Bu gece sabaha karşı bir aksilik olmaz ise Eskişehir'e Amcamlara gitmek üzere yola çıkacağız.Bayram tatili münasebetiyle :)) Birde babam malum, bir rahatsızlık geçirdi.Hala izleri devam ediyor olsada, şuan iyi ona ve anneme de bir değişiklik olması acısından gitmeye karar verdik.Eşim şöför koltuğunda yanında babam,arkada Efoş ben annem ve Zeyno biraz sıkışacağız ama keyifli olur dilerim :))

Ben valiz hazırlamaya bayılan biri olarak akşamı heyecanla bekliyorum.Ama sıra,tatil sonrası valizleri boşaltmaya gelince inanılmaz sinir oluyorum..Eeee gülü seven dikenine katlanıyor maalesef :))
Yukarıdaki fotoğraf Eskişehir'in meşhur Porsuk çayı, yıllar önce gittiğimizde öyle bakımsız öyle kirliydi ki hiç gezilecek gibi değildi.Şimdiler de oldukca temiz,çevre düzenlemeleri yapılmış; hoş, gezilesi görülesi bir yer haline getirilmiş.Birde yapay deniz projesi var Eskişehir Belediyesinin ki, onu da görmeyi çok istiyorum.Umarım hava iyi olurda oraya da gidebilirim..Size de fotoğraflar getiririm :)) paylaşırım..
Neyse uzatmadan :) Herkese hayırlı bayramlar dilerim şimdiden..
Sevdiklerimizle bol gülücüklü,şen kahkahalı bir bayram olsun...
Sevgiler...

14 Eylül 2009 Pazartesi

Bugünden küçük bir kesit...



Merhaba,

Bugün epeyce bir yoğun geçti ve geçmekte günüm.Ama yinede sizinle bu ilk heyecanımı paylaşmak istedim.Sabahtan beri fırsat yaratmaya çalışıyordum nihayettt :)

Bu sabah güne erkenden başlayıp önce Çocuk doktorumuza gittik,genel kontrollerini oldu oğluş,çok şükür herşey yolunda..Grip aşısınıda oldu her ihtimale karşı.Aşı konusunda önceleri çok kararsızdık,ama bu sene kreşe gidecek olması bizi tedirgin ediyordu.Malum okullarda en sağlam çocuk bile bir şekilde salgın hastalıklardan dolayı mikrop kapıp hastalanabiliyor.Biz de eşimle önlem olması açısından grip aşısını yaptırmaya karar verdik.Araştırdığıma göre en iyi ay Eylül ayı tamda okula başlamadan programımıza aldık.Bu bir haftalık alıştırma sürecinde bağışıklık sistemini güçlendirecek inşallah..Artık hastalanırsada ki kaçınılmaz, yapacak birşey yok her çocuk okul döneminde yaşıyor bunu bizde alışacağız kimbilir yeni yeni nelere...

Gelelim kreş mevzusuna :) Okula bir merak,bir hevesle girdik,sınıfımıza çıktık..İlk tepkisini çok merak ediyordum..Biraz utangaçtır Efe önce eli ağzında biraz dolandı sınıfta :) Öğretmeni gayet güler yüzlü karşıladı onu..Efe ozaman biraz rahatlayıp hemen gitti masaya, çekti bir sandalye oturdu :) Neyse ohhh dedik eşimle :))

İlk soru ses baya bir yüksek burda polis arabası yok mu ???? herkesde bir gülümseme :))) Öğretmeni şimdilik yok ama yarın paketler açılacak ozaman olacak ...Hımmm ozaman toprak kamyonu var mı ?? :)))

Yukarıdaki fotoğrafta hemen oğluşun yanında bir cimcime var.Adı Aleyna, o çok ağladı üzdü bizi, annesiyle epey bir uğraştık, neyse ki sakinleşti.Ama ne saçı kaldı iltifat etmediğim,ne de ayakkabıları :)) Annesinden ilk ayrılışıymış annede çeşmeleri açınca olay baya derinleşti :)) ama sonra düzeldi her ikiside..Sonra düşündüm de Efe benden ayrı ne kadar direnç sahibi olmuş bu konuda ayrılıklara alışmış kendince, çabuk adapte oldu bu sayede..Herşeyde bir hayır vardır diye, boşa dememişler ..

Neyse dostlar bugünlük,uzatmayayım işler de çok birikmiş,işime döneyim ..

Beni izleyen yeni dostlara da sevgiler teşekkür ederim hepinize :))

İyi ki varsınız..

12 Eylül 2009 Cumartesi

Kuru Kayısılı+Tarçınlı+Fındıklı Kek :))



Bize kek yaptım :)))


Offf kaç gündür canım çekiyodu dayanamadım dün gece kek yaptım oğluşla ...

Ohhh yedim ya rahatladım..Birşey aklıma takılınca er yada geç onu yapmam lazım :)

Bu biraz uydurmasyon birşey oldu ama inanın çok da lezizdi..

Tarif vermiyorum çünkü sıradan bir kek yapılışına sadece küçük küçük doğrayıp unla karıştırdığım kuru kayısıları ekledim birde fındık içi ile tarçın.. Aaaa bide yeni kek kalıbımın da marifetini inkar edemem tabiii.. :))
.........
Pazartesi Efe kreşe başlıyor..Bugün saçları kesildi,yeni ayakkabılar alındı :) sanki ilkokula başlayacak biz çok heyecanlıyız, o arkadaşlarının merakında.Dilerim herşey iyi gider.Oğlum mutlu olur ..
Pazartesi öğlene kadar izinliyim Efenin ilk gününde yanında olmam için patronum izin verdi sağolsun..Gözlerindeki heyecanı göreceğim için çok mutluyum..Ben oğlumun çok ilkini kaçırdım.Bu sefer biraz şanslıyım galiba..
Şimdilik hoşcakalın,
Sevgiler :))







11 Eylül 2009 Cuma

Çekiliş yapıldı :))

Merhaba arkadaşlar,


Söz verdiğim üzere,saat 12:00 ı gösterirken küçük çekilişimi yaptım :) Kazanan arkadaşımız sezgi oldu..Tesadüfen beni yeni izleyen bir arkadaşa denk gelmeside ayrıca hoş oldu..

Sezgicim,şimdiden iyi günlerde kullanman dileğiyle..Adresini nehirce2008@mynet.com adresine gönderirsen en kısa zamanda hediyeni ulaştırırım..

Aşk olmazsa olmaz mıdır a gelince,hepiniz çok hoş şeyler yazmışsınız.Herkes yaşadığı dilde anlatmış.Ayrı ayrı teşekkür ederim yorumlarınıza birkez daha..

Bence aşk olmalı olmasına da yanında birde kullanma klavuzu olsa hiç fena olmaz..
Nerde nasıl korunur,ne yaparsak bozulur,son kullanma tarihi nedir bilmeli insan :)) Ona göre çabuk tüketmemeli..

Zamanla birşey bırakmıyor malum,ama sevgi,saygı muhakkak olmalı...

Bu arada bu soruyu sormama sebep olan, canım arkadaşım,sevim hoş bir yolda, bir birlikteliğin ilk adımlarını atmakta o mantıklı kararlarla aşkın önüne geçmeye, yada aşkı sonradan bulmaya çabalıyor..Ben biliyorum ki o mutlu olacak bu yolda...Gönlünce olsun herşey sevoş...

Herkese iyi haftasonları ... (Dilerim bir sel kabusu daha yaşamayız)
Sevgiler...

10 Eylül 2009 Perşembe

Başlıksız olsun...

Tuğçecim iyiyim canım,merak etme çok teşekkür ederim ..
............

Yazmak istemiyorum kaç gündür içim sıkkın..Birde şehrin diğer yanı telef halde, insanlar perişan bir sürü ölü...İçimden hiç birşey yapmak gelmiyor. Ülkeme kızgınım, taşıdığım canın bu kadar ucuz olmasına içerlemiş durumdayım..Bu halimizden çıkar sağlamaya çalışan insanlara çok kinliyim...Elden birşey gelmez öyle düşüncedeyim...

............

Hazır yazmışken yarın bitecek; ama pek ilgi görmeyen çekiliş hediyem içinde,yalnış anlaşıldıysam özür dilerim.Sanırım tişört için yazmak istemeyen bir sürü okuyan oldu. Yani çekindi herkes ,amacım sadece biraz neşe katmaktı sayfama,birde konu hakkındaki düşünceleriniz mühimdi benim için..neyse bu sefer beceremedim galiba..

Yarın küçücük bir çekilişle işlem tamamlanacak.Ve ben bir daha böyle bir faaliyete girmeyeceğim..


Öpüyorum herkesi,

Canım arkadaşım iyi ki varsın... Bebişine çok iyi bakk 18 Eylül'ü heyecanla bekliyorum.İnşallah küçük bir prensestir içindeki :)))

sevgiler,,

4 Eylül 2009 Cuma

Çekiliş varrr dostlar :)))

Merhaba,
Bugün cumaa ya ben çok mutluyum :) İçim kıpır kıpır akşama apartman bahçemizde büyük bir yemek organizasyonu var :)) semaverde de çay keyfimiz olacak sonrasında..
Birde eşimin üniversiteden arkadaşı süpriz bir ziyaretle bize gelecekmiş bu akşam..Komiktir kendisi,gülmeye ve sohbete ihtiyacım çok buaralar bakalım, dilerim iyi bir gece geçiririz..
Haaa unutmadan bir de yarın Kapalıçarşı,Sultanahmet programımız var eşim,zeyno,sevim ben ve efoş :)))

Neyse siz şimdi eeeee sadetee gel sadetee diyorsunuz. Bu tişört gene nerden çıktı :))) Daha öncede bir tişörtümü hediye etmiştim.11 .yorum sahibine, bu sefer bir değişiklik yapmak ve çekilişle hediye etmek istiyorum.Biraz heyecan gelsin bloğuma dimi canımmm :))

Şimdi ilk kuralım, beni izleme listesine eklemiş olmanız..
Sonrada belirlediğim bir konuyla ilgili yorum yazmanız ..
Hepsi buuuu :))

Süremiz tam bir hafta, haftaya cuma çekilişi yapıcam 11 Eylül günü öğlen saat 12:00 a kadar yorumlarınızı bekliyorum..İsimlerinizi yazıp bir fanusta çekilişi gerçekleştireceğim...
Heehee çok heyecanlandım...Sanki sayısal çekicem :)) Neyse arkadaşlar işte yorum konum,


Bir birliktelikte AŞK olmazsa olmaz mıdır... Ne dersiniz...

Merakla yorumlarınızı bekliyorum..

Sevgiler

2 Eylül 2009 Çarşamba

ee ben pide yaparsam ancak böyle olur :)))

Merhaba,

Malum Ramazan,dün öğle saatlerinde ofisteki arkadaşlar oruç tutmayanlar yani,kendilerine pide söylediler.Ofis dublex ben üst kattayım ama odama bir koku sindi anlatamam..Nasıl güzel nasıll :) Normal de bir düşkünlüğüm yoktur pideye, ama gel gör ki çekti canım naparsın.. Klimayı kapadım camımı açtım,aldım elime bir dergi okuyorum sözde, kafamı dağıtmak amaç :)) Neyse kriz çabuk bitti bitmesine de, aklımda kaldı bir kere..Akşamı zor ettim :)) İftardan sonra hemen buzluktaki mayayı çıkardım.O çözülürken bari ben biraz kestireyim dedim.Eşimde Efeyi uyutmak için uğraşıyordu .. Hıhh yatar mısın tabii kalkamazsın saat gecenin 1 'i gözlerim fal taşı gibi açıldı hemen..Giriştim hemencik işe,hamuru mayala malzemeleri hazırla,yap,pişir derkenn,sahura hazırdı benim pideler..Ee böyle eli,senede bir pide hamuruna değen biri içinde ancak bu kadar yapabildim.Olsun tadı güzeldi,yedim rahatladım ohhh :))

Tek temennim şu ara ofistekiler yapımı kolay şeyler yesinler :) her kokanı yaparsam ooo işim zor benim :)

Bu pidenin tarifini merak ettiniz mi bilmiyorum :) hani olurya beğenen olursa ..

Normal bir şekilde hamuru mayalıyorsunuz.Küçük küçük parçalara bölüp dinlendiriryorsunuz.Sonra uzunlamasına açıp içine biraz tereyağ sürüp malzeleri koyuyorsunuz..Doğru fırınaaa...Üzeri kapalı olanları meşhur Bafra pidesine benzetmek istedim kendimce :)

Neysee yapılacak çok iş var yine, bu kadar ara yeter :)

Sevgiler,

1 Eylül 2009 Salı

Vesikalık :))

Merhaba,

Herkesi okuyorum günlerdir de,bir ben yazamadım nedense :))
Bu ara Efoş un kreş hazırlıklarıyla ilgileniyoruz eşimle.Bu da yarın ki kayıt için çekilmiş ilk vesikalık fotomuz :) Size komik gelmesin ama,ben ilk vesikalığı olduğu için tıpkı tüm ilklerinde olduğu gibi,heyecanlandım gene..İnşallah bir gün üniversite kaydı içinde telaşlanırız..

Bugün gözlerimi tüm İstanbullular gibi gri bulutlara açtım..Ama hiç üzülmedim aksine sevindim.Daha öncede demiştim ya ben severim sonbaharı.Mevsim,ilk gününü yağmurla şenlendirdi.Günlerdir ısınan toprak suyunu içti doydu,şimdi uslu uslu dinleniyor sanki..

Dünden ise, azıcık bahsetmek istiyorum,malum migren krizi tuttu yine,halsiz dermansız bıraktı beni, değil yemek yemek yere düşen tokamı bile kaldırmaya mecalim yoktu.Ne beter bişey bu ağrı.Neyseki iyiyim şimdi.Geçenlerde birinden duydum ama kimdi unuttum :) migreni tetikleyen en önemli sebep susuzlukmuş.Ben de kendimde test ettim onayladım, bana uyuyor bu teori.Birde stres tabii.Dün pazartesiydi işler birikmişti,hesap kitapla uğraşınca üstüne birde tabii ağrır baş,ağrımaz mı ..
....
Bu aralar hediye kitabımı severek okuyorum Alevcim sağolsun.Kitabımın ismi Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm İnci Aral'ın itiraf edeyim daha önce İnci Aral okumamıştım.Gölgede Kırk Derece'yi duymuştum en çok aklımda kalan o yani, ama demek ki elim varmamış almaya okumaya.Şimdi bu kitabım bitince ona bir sıçrama yapmam lazım.Daha önce okuyanlar varsa bende ipuçları bekliyorum sizdenn...

Bu kitapta ise,çok ilginç bir evlilik ve anne kız ilişkisi işleniyor.Bu kadar ipucu yeter size :)) Merak eden arkadaşlarım olmuştu onlar için bu detay :)

Daha sık ve dolu şeyler yazmak ümidiyle.
Sevgiyle kalın...

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Mutluyum...Sebebi var..

Merhaba :)
Bugün hava biraz serin sanki İstanbul da, ben Ağustostan Eylül'e geçişi çok severim.Heyecanlıyım doğrusu Sonbaharı sabırsızlıkla bekliyorum.Ekim çocuğuyum ondan sanırım bu mevsime olan bağım...

Neyse asıl konumuza gelelimmmmm, ben bugün ayrıca çokkk mutluyum sevgili Flame nin düzenlediği 15.yorum yarışmasının :) kazanan talihlisi ben olmuşum..İnanılmaz sevindim hayatımda ilk kez ,bana böyle bir mutluluk yaşattığı için ona ayrıca çokk teşekkür ederim.Alev benim için ilk blog dostlarım arasında olmasıyla da özeldir.İyi ki var ..
Canım sağolsun dün hediyemi göndermiş hemencik; ama ben hemen yazamadım şimdi hoş paketiyle birlikte sizlere sunuyorum..Yanında birde memleketini tanıtan bir kartpostal var..Zevkle okumaya başlayacağım kitabını elimdeki kitabım biter bitmez ve hep sevgiyle saklayacağım....

Ayrıca yine Flame beni birde mimlemiş, onu da hemen cevaplıyorum...

En sevdiğim blogger, İnanın hepinizi çok seviyorum..Elbette bu yola başlarken :) yani emekleme sürecinde yanımda olan Flame,Fikir İşçisi,Simgetuğçe sonra Lacheen,moondesign,zuzuların annenesi,mavianne
ayrılar gönlümde..
Beni okuyan merak eden,yorumlarını eksik etmeyen sonradan kazandığım dostlar sizide sevgiyle öpüyorummm...

Devam edersemm,
En sevdiğim aksesuar, küpeler ve çantalar
En sevdiğim hayvan, Atlar ve köpekler
En sevdiğim çiçek, Papatya ve mimoza
En sevdiğim içecek, Ayran
En sevdiğim tatlı, Şekerpare
En sevdiğim yemek, köfte ve mercimek çorbası :)
En sevdiğim film, Piyanist,Babam ve oğlum,güle güle
En secdiğim pc programı, Autocad :)
En sevdiğim renk,mavi ve beyaz
En sevdiğim çizgi film kahramanı, Tweety,Uçak Jumbo
En sevdiğim yazar, Susanno Tamaro,Kenize Murad,Khaled Hosseini,Elif Şafak ,Ayşe Kulin...

İşte böyleee şimdi bende Simgetuğçeyi,moondesign 'i mimliyorumm..Hadi size kolay gelsin...


Sevgiler,,

24 Ağustos 2009 Pazartesi

İyi ki doğdun küçük adamım...

Canımm meleğim,biriciğim,küçük sevgilim,annesinin canııııı,aşkımmmmmmmmmmmmmm :))

İyi ki doğdun canım yavrum...

Sen dünyama gireli ne çok şey değişti hayatımda, ne çok doldurdun yüreğimi,evimi..

Sen benim herşeyimsin canımdan cansın, küçük adamım iyi ki varsın..


Pamuğum, 24.08.2006 da sıcak bir yaz günü açtı gözlerini dünyamıza.Aslında hiç doğmak istemedi nedense :)) Ben normal doğum olsun diye direttikce o ısrarla sezeryanla doğmak istedi resmen :) Doğuma 2 gün kala doktorumuz artık doğması lazım eğer normal şartlarda sancınız gelmezse 24 ü sabahı suni sancı veririz demişti.O iki gün güle oynaya geçti ne sancı ne de birşeyy..Yok beklenen yolcudan ne bir ses, ne bir iz :))


24 ü sabahı Perşembe günü,düştük hastane yollarına konvoyda iki araba babam peşimizde :) Gayet sakin girdik hastaneye.Doktorumun muayenesinden sonra bekleme bölümüne yatırıldım.Herkes sancıdan kıvranırken ben etrafı izlemekle meşguldum.10 dk da bir içeri giren eşim ve kız kardaşim Zeyno beni öyle görünce sürekli gülerek dışarı çıkıyorlardı..Ne gelmez adammış bu yahuu diye :)))


Bir müddet sonra servisteki odama çıkarıldım işte beklenen an gelmişti suni sancı için serum verilecekti.Herkesin gözleri kocaman ''sakın korkma kızım ve utanma bağırmak istersen bağır '' hıııhhh nasıl yaniii :)) tamam siz üzülmeyin ben ağrı gelirse bağırırım tabii... Onlarda haklılar,doğum servisi yıkılıyor çünkü, sancısı gelen kadınların sesinden :)) eee bizimkilerde tedbir alıyorlar baştan akıllarınca :)) Neyse serum takılırken annem odadan herkesi çıkardı ''şimdi ilk damla düşsün çocuğun canı çok yanacak rahat bırakalım'' Babam ve eşim tv izliyorlardı onların çıkışı biraz yavaş oldu :) Ekranda basketbol milli maçı :)) eee ne yaparsınız erkekler :))


Neyse serumun ilk damlası kana karıştı, benden çıt yok kapıdan kafalarını uzatıp uzatıp geri çekiliyor bizimkiler, sonunda serum yarılandı benden yine ses yok :) Artık dayanamayıp girdiler içeri ay bu nasıll birşey,sana kesin yanlış serum taktılar laf kalabalığının içinde bir baktım heyecandan ne yapacağını bilemeyen eşim ve babam yine ekranın başındalar :)) Kadınlar malum velvelecii ortalık pazar yeri gibi ben çaresiz sessiz bekleyiş içinde...


Ebe hemşirelerin muayenesi(bu kısmı en vahim kısmıydı) de sonuçsuz kalınca eee milli maç bitip babam ve eşim de sabırsızlanmaya başlayınca bekleyiş iyice zorlaştı..Doktorum akşam üzeri alıcam ameliyata, ama herşey normal giderken sezeryan yapmak istemiyorum hastam da istemiyor biraz daha bekleyelim dedi ..ve gitti..Yine belirsiz bir bekleyiş..Kapıda sevenler telefonda canlı yayın durumu takip edenler...Bende kocaman bir karın üzerimde çiçekli doğum geceliğim...


İçerde sürekli çalışır vaziyette ki NST cihazı,bebişimin kalbi bir hızlanıyor, bir yavaşlıyor..Heyecanımız son süratt artıyor..Hemşiremiz bir ara kalp atışları yavaşlıyor sanki, diyince eşim yerinden fırlayıp doğru doktorun odasına koşmuş..Ameliyata alın biran önce eşimi lütfen demiş..Neyseki saat akşam 6 civarı ameliyat hazırlıkları yapılmaya başlandı..O zaman korkmaya başladığımı hatırlıyorum...
Yüreğimde bir sürü martı aynı anda havalandı sanki...

Sedyeye yatırıldım, herkesin eli elimde,gözler nemli uğurlandım ameliyathaneye..Başımda iki hemşire, asansör kapısı yavaşca kapanırken son kez gözgöze geliyorum eşimle,elimi kaldırıp gülümsüyorum..Kapı kapanıyor aklımda o ve gözü yaşlı ailem...


Soğuk,kocaman bir alan sonra başka bir alana geçiş yine soğuk...Ne tuhaf, ölümle doğum, kafam karışık ne hissettiğimi ne düşündüğümü hatırlayamıyorum..Aklımda yer eden tek şey soğuk...Birde uyanamama korkusu...

Ameliyathaneler soğuk olurmuş meğer :)) Benim ilk ameliyatım, bademcikten kaçmıştım çünkü :))) Burda konuyu biraz dağıtayım istedim sizin gözler yaşlanmıştır şimdi :)) Bende ne zaman bir doğum hikayesi okusam sulanır gözlerim.Hele hamileyken nede zordu, daha ilk iki satırda düşerdi yaşlar :)


Neyse hemen gözlerim doktorumu aradı,uzaktan elini kaldırdığını gülümsediğini gördüm.Rahatladım.Sanki beni kandırırlar başkası girer ameliyatıma diye bir korku vardı içimde.Aylarca onun kontrolündeydim aramızda tarifi farklı birşey gelişmişti.Galiba güvendi o adı olmayan duygunun...

Masaya yatırıldım üzerimdeki örtü açıldı.Büyük bir pamuklu bez yardımıyla karın bölgem tamamen ilaca bulandı renk turuncu .. Doktorum belirdi,sonra anestezi uzmanı, bebeğimin göbek adını sordular.Babamın ismini söyledim,göbek bağını keserken ismini söyleyeceğiniz dedi doktorum..Sonra birkaç memleket sorusu gerisini hatırlamıyorum...Saat 18:53 bebişim doğmuş...


Yukarda kopan fırtına,oğlumun yukarı çıkarılmasıyla coşkuya dönüşmüş..Tontini doğan efecik, herkesin sevgilisi olmuş hemşire ablasının üstüne birde işeyi vermiş...Yüzler gülmüş..Akıllar da annede kalmış...15-20 dk.sonra ben getirildim odama, kolidorda tüm gözler bende, benim aklımda tek bir şey iyi mi,güzel mi ...

Kulağımda eşimin sesi iyi,iyi çok iyiii aynı sen...

Benim gözler dolu dolu, şimdiki gibi, odamda bir sürü sevdiğim insan,arkadaşlarım, ama etraf tam net değil buğulu...Renkler oğlumun odaya girişiyle sanki tamamen netleşiyor...O açlıktan ağlıyor ben sevinçten...Kucağımda nefesimde her yerimde o andan itibaren...

Canımsın iyi ki benimsin...