11 Aralık 2009 Cuma

Özür içerikli bir post...

Bizim böcek geçen gün öğretmeninden bir ceza almış :)) Daha 3 yaşında ilk ceza cepte Allah sonumuzu hayreylesinn :)) İki gün önce kreşten çıkıp eve geldiği saatlerde aradım bıcırığı sesi çok mahçup ve pek konuşmak istemiyor gibiydi..Anladım var bu işte bir şey hadi bakalım dedim...
Eve gidince olay gün yüzüne çıktı.Önce ananesinden sonra babasından sonra da kendinden dinledim olayın detayını..
Bizim ki yemekhaneye inerken Ali Ozan adında bir arkadaşı tarafından itilmiş.Bizim ki kızmış ama bir tepki vermemiş o an yada verememiş..Ama hesabını sonra görmüş küçük afacanın :)) Oyun oynadıkları bir esnada kapmış kolunu biraz ısırmış..Kıyamam ben sana küçük Ali Ozan sende benim oğlum sayılırsın ama bizim ki haşin işte böyle napalım :)) Neyse öğretmeni cezasını vermiş tabii bizimkinin...Diyalog şöyle ;


Annecim neden böyle birşey yaptın ?
Ama oda beni itti meydivenlerden yaa düsseydim yolcaktı...
Naptın peki arkadaşına da ceza aldın ?
azcık kolunu ışıydımm..
Peki öğretmenin naptı sana ?
kızdı biyaz,sonra kapının köşesine oturttu cezalısın dedi(dikkat edin kapının köşesi,hangi köşesi ki :))) )
Peki sen ne yaptın ?
otuydum,sonra öcür diledim.Öyyetmen beni affetti..Gittim yesim yaptımmm :))

Akşam yemeğinden sonra arkadaşına özür amaçlı bir resime teşvik ettim onu..Çok sevindi aykadaşıma veyiyim odasının duvayına asar dedi...Yukarda resim yaparken oğluş görülmekte...Koca bir balon yapıp içini boyadı bir de özür notu yazıldı (anne tarafından)
Resim sonrası 2 dk odada yalnız kalan Efoş, koltuk üzerinde çizgi film izlerken böyle uyuya kaldı işte...
Pamuk oğlum,kabahatini bilir özrünü de diler teyzeleri :)))



Buarada size küçük de bir duyurum var ,belki de çoktan duydunuz gittiniz bilmiyorum :))
Ikea nın cumartesi ve pazar günleri saat 12:00-13:00 arasında çocuklar için ücretsiz tiyaroları oluyormuş..Biz yarına bir aksilik olmaz ise önce bir ıkea kahvaltısı yapıp, efoş'u götüreceğiz..O da bende çok sevindik..Herkesin bilgisine...
Güzel dostlar hepinize ve kendime iyi bir haftasonu diliyorum...
Sevgiler...

10 Aralık 2009 Perşembe

Havuçlu kek ve ıhlamurrr :))



Haftasonu Kadıköy de dolanırken aktarların birinden kök zencefil almıştım..Daha önce hep toz kullandığımdan çok ilginç gelmişti..Tabii daha sağlıklı olduğunu da düşünüyordum..Hemen denemek istedim.Pazar günü malum hastalar ,yatak döşek yatarken, dedim bir ıhlamur kaynatayım.Kök zencefillerden bir adet attım, yarım çay kaşığı kadar da taze tarçın..Ihlamurumun rengi yukarıdaki fotoğrafta sanırım yeterince belli :) Çocukken evimiz sobalıydı malum,annemin sobada kaynattığı ıhlamurda sanırım sürekli kaynamaktan :) böyle kıpkırmızı olurdu..Bu bir kaynamada bu rengi aldı..Tadı her zaman yaptıklarımdan daha lezzetliydi..Bundan sonra sadece kök zencefil kullanmaya karar verdim... Sonra dedim ki bu mis kokulu ıhlamurun yanında bir de havuçlu kek olsa hımmm offf ne müthişşş olur dimi..

Dururmuyum :) geçen hafta mikserim bozulmuştu.Önce acaba elle çırpsam olur mu diye düşündüm..Sonra niyetimi bozmuştum bir kere, çırptım eski dost çelik çırpıcıyla :)) Biraz kolum yoruldu ama oldu bitti...Eşim çok beğendi..Bende hastayken biri bana ıhlamur kek getirse beğenirim tabii...Niye ben hiç böyle hizmete maruz kalamıyorum ki...

Keki bildiğiniz klasik kek tarifine göre yaptım..Hani 3 yumurta 1 su bardağı şeker 1 su bardağı yoğurt vs.... den oluşan :)) ilave olarak 1 su bardağı kadar havuç rendesi koymanız işi çözüyor :)) İsterseniz tarçın ve biraz toz zencefil de koyabilirsiniz...

Not: Yeni arkadaşlar katılmış aramıza,size ve tüm blog arkadaşlarıma beni okumaya değer bulduğunuz için bir kez daha teşekkür ederim...

Herkese kucak dolusu sevgiler...

9 Aralık 2009 Çarşamba

motif makinası ve babanne diyaloğu...


Bugünlerde yine hastalıklarla boğuşuyorum...Evimizde bir ay önceki sahnenin aynısı yaşanıyor :( eşim de oğlumda hasta ..şükür ben iyiyim iyi olmalıyım..Bir hemşire lazım eve değil mi..

Günlerdir bir sürü birşey oluyor; ama ben pek yazma keyfine geçemiyorum..Zihnim de 25 i devirdikten sonra unutur oldu herşeyii niye bilmem..Akşam ay şunu yarın yazayım diyorum sabah ne yazacağımı unutuyorum..Unutkanlık için tavsiyeler bekliyorum..Özellikle beslenmeyle ilgili olanlar sanırım benim için önemli..Çünkü not almak değil çözüm;ben not almayıda unutuyorum çoğu zaman :)))

*****
Bu haftasonu arkadaşımla Kadıköy de buluştum.Birer çay içip azcık sohbet ettik..Sonra bana şu meşhurrr motif makinasından almaya gittik.Hani derleya bi o eksik diye, haaa işte tam öyle bu telaşın koşturmanın,unutkanlığın için bi o aktivite eksikti :))) Ama iyi oldu yaaa, memnuniyetsiz ben önce pek beğenmedim ama şimdi elimden düşürmüyorum...Mor bir ip aldım her yanım mosmor motiflerle doldu...Dün eşim elimde görünce buda nerden çıktı şimdi ''bir motif makinamız eksikti'' dedi :))) eminim çoğunuz biliyorsunuzdur.Ben yeni öğrendim tabii, bu mekanizmayı :)) 2 dakikada elinizde bir çiçek bitiveriyor müthiş...Tavsiye ederim..Tüm yüncülerde fiyatı 3-5 tl civarı.. Elinizde ki motifleri yeteri sayıya getirdiğinizde isterseniz şal,çanta,atkı hatta yaka süsü vs.. yapabiliyorsunuz...

Neyse bu yeni faaliyetten bahsettikten sonra, dün gece oğluşla aramızda geçen ve beni duygulandıran bir diyaloğu anlatmak istiyorum...

Gece yattık koyun koyuna,hastaya pek bir nazlı...Sevgili Balcan hikayelerinden birini okudum.Kitabımızı bitirince dedim ki Efoş şimdi ben sana okuyorum ya,ama sen de ilerde okuma yazma öğrenince bana okursun olur mu ..Niye ki dedi :) hımmm, hani ben de Balcan ın babannesi gibi olucam yaşlanıcam ya işte o yüzden,sen okursun ben dinlerim dedimm..Durdu şöyle bir, sonra içini çeke çeke ağlamaya başladı... Öylece kaldım.Ne oldu annecimm dedim,cevap ;ama sen babanne olursan ben kime anne diyeceğim dedi ...ŞOK oldum..Zihninde oluşturduğu kurgu öyle şaşırtıcı geldi ki biran..Sonra sarıldık birbirimize ağlaştık biraz, niyeyse içerledik o an ikimizde, ona uzun uzun anlattım ben hep senin annen kalacağım diye...

Siz çocuklar hepiniz bir alemsiz,sandığımızdan bildiğimizden daha koca yüreklisiniz...

Biz anneleriniz sizi çok seviyoruz...

Oğluş sen benim herşeyimsin ...

4 Aralık 2009 Cuma

Nehircce kitap kulübü'ne hoşgeldiniz...


Merhaba arkadaşlar,


Önceden kendi kendime yazardım,sesleniş kelimelerim olmazdı..Şimdi size seslenerek başlamak çok keyifli oluyor..Hepinize,sıcacık bir merhabaaaa ::)))

Uzun zamandır düşündüğüm daha önce size de bahsettiğim bir projem vardı :) proje kelimesi meslekten aşinalık,oysa bırakalı o projeleri nerdeyse bir yıl olmuş :(( Neyse bu konuyu çok kurcalamayalım...Asıl meselemiz şu ki;
Bir kitap kulübü kurmak yada temellerini atmak arzusundaydım..
Düşünüp düşünüp tam konsantre olamıyordum bu işe...Şimdi amacım okumaya gönül vermiş en az beş kişiyi bir araya getirmek.Sonra herkes son günlerde almak istediği kitabı belirleyecek..Örneğin, elimde beş tane kitap ismi olduğunda, kitap isimlerini bu beş kişi arasında farklı şekillerde dağılımını sağlayacağım...Herkes kurasında çıkan kitabı alarak başlayacak işe..Okuduktan sonra yine kura sonucu,okuduğu kitabı kurada çıkan kişiye gönderecek...Gönderi kargo ücreti alıcıya ait olacak..Böylece kitaplar aramızda dolaşacak..Tüm kitaplar bittiğinde yine herkes ilk aldığı kitabı kitaplığına kaldırmış olacak.Sadece Kargo ücretiyle 5 farklı kitabı okumuş olacağız. En büyük amacım, daha fazla okumak için kendimi ve sizi dürtmek :))
nehircce kitap kulübü Şartları;
  • Alınan tüm kitaplar orjinal olacak (Korsandan uzak duralım)
  • Alınan kitapların adaletli dağılımı için,her ne kadar aldığımız kitap en son bize dönecek olsa da,kitaplarımızın 20 ile 25 tl fiyat aralığında olmasına özen gösterelim...
  • Kitap sayfalarımızın en az 200-en fazla 400 syf.arasında olması adil olur sanırım..
  • Okuma süremiz 7-10 gün arasında olmalı..
  • Katılacak kitap dostlarım,bana yorumlarıyla haber versinler.
  • Kura sonuçlarını yeterli çoğunluk olunca bildireceğim ..
  • Kargo ücretleri alıcıya ait olacak.
  • Okumak istediğiniz kitap isminide yorumda belirtmeyi unutmayın...
  • Kitabımızı bitirir bitirmez bir sonraki okuyucuya mümkün olduğunca hızlı iletmeliyiz.Kimseyi bekletmemeliyiz...
  • Yeterli sayıya ulaşınca ikinci bir post yayınlayacağım ve orda adres bilgilerinizi isteyeceğim..Bu post için sadece katılım onayınızı ve okumak istediğiniz son kitabı bildirmenizi bekliyorum...

Eklemek önermek istediğiniz birşey olursa bana yazın ...

Hazır kitap mevzusu açılmışken kitap severlere,eski yeni farketmez aradığını bulamayanlara bir önerim var..Burda farklı türde onlarca kitap bulabilirsiniz.İnternet alışverişini tercih edenler,işte size bir öneri buyrun TIK TIK ...

Herkese mutlu bir hafta sonu diliyorum..Katılım için yorumlarınızı bekliyorum..Kişisel bilgilerin yazıldığı yorumlar merak etmeyin yayınlanmayacak...

Sevgilerrr...

2 Aralık 2009 Çarşamba

Gecikmiş mimimimmmmm :)))

Beni,sevgili Flame geçtiğimiz günlerde mimlemişti , işte cevaplarım..Burdan birkez daha ona çok teşekkür ediyorum..

En son hangi ülke gündemiyle canını çok sıktın? Türkiye de gündem öyle çok değişiyor ve öyle dolu ki başka ülkelere ne hacettt ..(Malum grip,dağdan inen sözde kahramanlara !!)
En son hangi şarkıdan nefret ettin? İbrahim Tatlıses in Kız balkonda Armut dalda sallanır mıydı neydi en son değil, ben bu şarkıdan hep nefret ediyorum...
En son hangi fast food ürününden tiksindin? Mc Donalds la ilgili söylentiler hamburgerin nasıl yapıldığına dair yazılar beni tiksindirdi ne yalan söyleyeyim...
En son hangi sakatatı yedin? Hiç ağzıma sürmedim desem yeridir.
En son hangi yerli şarkıyı beğendin? Sezen Aksu Hoşgeldin...
En son hangi yabancı sözlü şarkıyı beğendin? Yasmin Levy - Me Voy
En son hangi yerli filmi beğendin? Güneşi gördüm.
En son hangi bilgisayar oyununu oynadın? Efeyle beraber, Kral oyundaki motor oyunları :))
En son neyden korktun? Efenin gecenin bir yarısı nefessiz kalıp morarması :((
En son kime veya neye küfrettin? Pek küfretmem ama, hımmm sanırım ev fiyatlarıyla ilgili bir emlakcıya yada mal sahibine olabilir :))) ama içimden tabii :))
En son neyden kaçtın (opsiyonel: koşarak ta olabilir) Yıllar önce Kadıköy deki molotof saldırısının tam ortasında kalmıştım, can havliyle kaçtığım tek ve belki ilk kaçışım...
En sevdiğin 5 film? Güle güle,Babam ve oğlum,Piyanist,Milyoner,Hokkabaz :)
En sevdiğin 5 şarkı? 90'larda ki bir çok parça olabilir.
En sevdiğin 5 yemek? Mercimek çorbası,kuru köfte,kırmızı biber salatası,barbunya,fırında tavuk..
En sevdiğin 5 isim? Efe :) ,Nehir,Ece,Elif ...
En sevdiğin 5 oyun? Okey,Kızmabirader,kız tavlası :)))
En büyük korkun nedir? Sevdiklerimi kaybetmek vs...
En nefret ettiğin 5 klişe nedir? Bizim zamanımızda diye başlayan cümleler...başka aklıma gelmiyor..

Bu mimi birçok arkadaşımın sayfasında gördüm bu nedenle isteyen herkese gönderiyorum...

Sevgiler..

1 Aralık 2009 Salı

Ordan burdan...Az bayramdan az benden...



Bir bayram daha geçti gitti...Seneye kim öle kim kala değil mi..

Benim bayramım ağzına kadar dopdolu geçti :) Eşimin annesinin bayramın ilk günü bizde oluşu tüm sülaleyi bize çekmeye yetti..Eeee demiştim ya zaten doluydu ev,dolduk taştık anlayacağınız..


Efenin odasında tek boş kalan yer onun yatağıydı..Son baktığımda kuzeniyle içini oyuncaklarla doldurmuş zıplıyorlardı..Yanında ki kanepe, zaten hak getire.. Sinirlenmeden kendimi sakin tutmayı öğrendim bu tıkabasa günlerde...Geçecekkk yarın herkes gidiyor vs... telkinlerinde bulundum sürekli :)

Evli olunca işin bir zor yanıda, hem eşinin hem de kendi tarafının arasında kalmak galiba.Ne ziyaret bitiyor ne de gelen giden :)) Ben de ikiye bölündüm tabii eşimin ailesinin işini bitirince :))) kendi aileme sıra geldi.Bayramın üçüncü günü tam kadro kahvaltıda bizdelerdi..Sabahın 8 inde biraz bitkin bir kalkışda olsa uyanabildim..Akşamdan belirlediğim menümü hazırladım.Kendi imkanlarımla salona iki masayı birleştirerek bir sofra hazırladım..Küçücük evimizde masa boyutumuzda malumm küçük tabii.Mecbur iki masa.Neyse hoş bir kahvaltı sonrası, içilen kahveler.Ağırlanan misafirlerin yüzleri güler bir vaziyette ayrıldılar evcağızımdan :))) Bende memnunum tabii bu durumdan...


Ertesi gün apartmandaki büyüklerimizi ziyaret ettik.Bu iş hep en sona kalıyor ama yetişiyor yinede.Sonrasında eşimin sözü üzerine sahibinden satılık, ev araştırması için düştük yollara...Bulduk birşeyler ama fiyatlar çok yüksek. Araştırma halindeyim.Dua edin de benimde bir evim olsun azcık daha büyüğünden :))) ama bir balkonu olsun önü açık bir daire,ferah ferah olsun :))

Not : Yukardaki ev nasıl ama,pardon şatooo demek istemiştim..Bizim evden sonra şato bile az bence :))) Fot.netten alıntıdır.Bu kadarında kesinlikle gözüm yoktur :) 3+1 bir daire olsa yeterde artar bile bize :)))

Benden bu kadar, hepinizi öpüyorum...

Sevgiler...

26 Kasım 2009 Perşembe

Mutlu Bayramlar...



Bu fotoyu nette bulunca, ayyy olsada elimde evirip çevirsem oynasam dedim...Yemek geçmedi valla aklımda çok güzeller değil mi :))

Yine bir bayram daha geldi çattı..Dün misafirlerimin hepsi geldiler :)) Ankara dan Samsun dan kadro tamam anlayacağınız...55 m2 lik evimin her m2 si dolu desem :)) Valizler yataklar yastıklar..Şimdi işteyim eve gidince bakalım beni nasıl bir manzara bekliyor..Biz yıllardır böyle kalabalık geçiririz bayramlarımızı...Bence olması gerektiği gibi..Mutluyum aslında da ,ama çok yoruluyorum yahuu..Bu da tadı tuzu sanırım...

Her bayram geldiğinde aklıma gelen şey, biz küçükken babamın yaptığı bayram alışverişleri oluyor..Kese kağıtlarında özenle alınmış lokumlar,çikolatalar kapıya şeker toplamaya gelen küçük afacanlar için şekerler vs... Ayy bide arifeden bizim için aldığı bayramlıklar..Garip dimi aslında üç kız kardeşiz üçümüzün de bayramlıklarını babam biz görmeden alır getirirdi.Tam da üstümüze uydururdu..Çok şık şeyler olurdu hepsi...Beğenmemek ne kelime zevkle giyerdik...

Ortanca kardeşim çok cadıydı babamın bana aldığı elbiseyi ya da eteği vs... beğenirse illa kendiside aynısından isterdi... Ayy evet aynısı olcak illaaaa... Kendisi benden 3 yaş küçüktür.Bana ne alınırsa bir küçüğü de ona alınır öyle bayramlarda bir örnek gezerdik...Elimizde de özel alınmış ama yine aynı :)) çantalarımızla birlikte..İçlerini şekerle dolduruncaya kadar dolanırdık :))Ara ara eve gelir şekerliği doldururduk :)) ay çok eğlenceliydi...

O zamanlar kimse kimsenin çoluğuna çocuğuna göz dikmezdi.Biz de bütün mahalleyi gezerdik..Bazı evlerde ki çikolataları beğenirsek başka bir şeker toplayan grubla tekrar çalardık kapılarını :))))))) Şeker toplarken kimse kaçırılmazdı...Herşey masumdu o zamanlar...

Çok mu geçti aradan diye düşünürken en az 17-18 sene olmuş ee az da değilmiş..Şehrin bu hale gelmesi için, yeterde artar bile bu zaman...

Bu bayram,kazasız,belasız,çocukların özgürce dolaşabildikleri bir bayram olsun...

Hepimize mutlu bayramlarrrr :))

Sevgiler...

25 Kasım 2009 Çarşamba

Mahallenin Kokoş ablası :))

Bir kaç gündür yazıcam yazıcam bir türlü mahallemizin kokoş ablasından bahsedemedim :))
Ne alaka diyorsunuz sanırım şimdi,ama aylardır her sabah servis beklerken kendisiyle karşılaşıyorum.Hep bir sonraki gün için, içimden ayy ne olur yarın daha iyi giyinsin diye dua ediyorum :))

Sanmayın dış görünüşe göre insanları sınıflandırıyorum.Hayır öyle değil;ama eehhh be ablacım insan evden çıkmadan bir bakmaz mı aynaya... Bu abla, yada yaşıtımdır kim bilir ,ama kesinlikle giyimi yüzünden bir on yaş fark var aramızda ..Her sabah durağa ya benden az önce gelmiş otobüsünü bekliyor oluyor ,ya da benden 5 dk sonra geliyor bir telaş durağa.. Bir insan baştan aşağı farklı renklerde bir kombine yapar mı kendine.Şapkasından, çorabına kadar gökkuşağının tüm renkleri var yeminle üstünde...

Mesela, dün siyah çizme,kahverengi çorap,binbir renk kareli bir etek,rengini kestiremediğim bir ceket ve elinde yeşil bir çantayla tas tamam olmuştu..Haa bir de başında kasket şapka, renk sanırım turuncuydu... Zaman zamanda boynunda ucu bucağı olmayan bir atkı oluyor...

Geçen sabah uzaktan fark ettim kendisini,yanında bir adam biraz daha yaklaşınca eşi olduğunu anladım, geç bile kalmıştım anlamak için.Çünkü al birini vur ötekine tam tencere kapak misaliydiler.Adamın giyimiyle kadının giyimi arasında çok az fark vardı :))Renk seçimleri birbirine öyle yakındı ki :)) Pess dedim..Gülmemek için kendimi zor tuttum.Onlar hallerinden çok mutlulardı;sonra dedim kızım sananeee her sabah bak, gülümse..Renk katıyor otobüs durağımıza,böyle farklılıklarda olmalı hayatta :)

*****

Kişisel görüşüm kadın olsun ya da erkek ,üzerinde 3 farklı renkten sonrası gözü yoruyor.Birbirine yakın 3 farklı renk makul bence, fazlası tarz ya da tarzanlık oluyor :)))

Öpüyorum herkesiii sevgiler :)

Not:Fotoğraf netten alıntıdır..

24 Kasım 2009 Salı

İyi ki varlar...

Merhaba arkadaşlar :)



Yazamadım birkaç gündür..Yazmak ne heyecan verici oysa, keşke fırsat bulup hergün eklesem buraya bir post ..Sonra yorumlarınızı beklesem heyecanla :)

nehircce yi yeni takip etmeye başlayan, yeni dostlarım olmuş herkesss hoşgelmiş :)) teşekkür ederim...

Bugün malum öğretmenler günü,başta bana emeği geçen tüm öğretmenlerimin,ailemdeki öğretmenlerin ve tüm öğretmen blog arkadaşlarımın öğretmenler gününü kutluyorum...Bu çiçekler size... Çocukluğumun mesleğini yapıyorsunuz :) çok istedim ama; kısmet olmadı hala içimde bir yaradır...



Ortaokul 3.sınıftayken okulumuzda öğretmen eksiliği vardı..O zamanlar hala var mı bilmiyorum..Okulda her katta nöbetci öğrenciler olurdu..Her nöbet sıramda ilkokul 1.sınıflardan bir sınıfa ablalık yapardım..Bol şarkılı,resimli dersler geçirirdik :)) Çok severlerdi beni ,bir dönem okul müdürüyle konuşup benim her boşlukta gelmem için ısrarcı olmuşlardı :))) Canıma minnetti tabii,gerçekten onlarla olmak çok keyifliydi. Ayrıca susup dinledikleri tek kişi bendim :) Çok sevmiştik birbirimizi... Ben hala aynı okulun bulunduğu site de oturuyorum.Zaman zaman o sınıftan bir kaç kişiyle karşılaşıyorum..Öyle uzunca bakıyorlar suratıma hatırlıyorlar da çıkaramıyorlar :)))

Bu kısacık deneyimimde öyle sevdim ki bu mesleği hep hayalini kurdum..Biri sorsa da ilerde ne olacağımı söylesem diye beklerdim :))) Olmadı tabii, hep ucundan kıyısından bir şekilde döndüm..Kısmet...



Neyse fazla söze gerek yok..

Herkese kucak dolusu sevgiler...

19 Kasım 2009 Perşembe

Çaresiz bir kadın...


Bildiklerimizi unutturuyor bazen yaşadıklarımız.
Çaresiz kalıyoruz.
Etrafıma bakıyorum da ne kadar çok mutsuz insan var.Bazen işe, bazen patrona, bazen eşe, bazen arkadaşa kırılıyor kalpler..Zaman zaman çok farklı oluyor yaşadıklarımız.Kimi zaman ülke meselelerine,kimi zaman geçim derdine dalıyor çıkamıyoruz.
Değer mi...
Hayatı sebeplere sıkıştırıp,dermansız kılmaya ...
Değmez değil mi ??
*********
Son günlerde kafamı karıştıran bir şey var...Ofisimizin temizlik,düzen vs.. işlerini yapan bir hanım var çok iyi çok merhametli birisi...18 yıllık evli..Eşiyle mutsuz.Bizim ofisimize her sabah geliyor 2 saat toparlayıp gidiyor.Bunun dışında evinde kendi işleriyle ve okuyan iki kızıyla meşgul... Eşi mi eşi de çalışıyor..Ama sorumsuz kendi halinde beceriksiz bir adam...Şuan 1 yıl önce kefil olduğu birinin borcunu ödemek için ailesinin rıskından yiyen birisi...Daha ne diyeyim...
Kadın iki gündür hasta,sinirleri yıllardır laçkalaşmış ellerinde ki titreme önüne geçilemez olmuş...Bu yüzden farklı işlerde yapamıyor..Çekingen,mahçup bu ofis olmasa başka bir yerde çalışamayacak halde..Hepimiz onun sıkıntısını az çok bilip göz yumuyoruz..Dün izin istedi verdim, keşke elimden daha fazla birşey gelse...
Buraya niye yazıyorum bunları,bir haftadır kafam F.Hanım da...Tahsili yok,sürekli bir işi yok, evi kira,iki kız çocuğu ikisi de okuyor,arkasında duracak adam akıllı bir aile bireyi de yok..Bir de tuhaf bir koca...Kocadan nefret ediyor.Mümkünse yanyana hiç gelmiyorlar.
Sonuççç mutsuz çaresiz bir kadın...
Elinde ki titreme canını inanılmaz sıkıyor.Doktorunun söyledikleride.Bu böyle gider.Maalesef çözümü yok denmiş, daha da üzülmüş tabiii..
Ne kötü şartlarda yaşanan onca hayat var çevremizde, bir durup bakmak sonra şükretmek lazım değil mi ?Düşünüyorum düşünüyorum da elimden birşey gelmiyor onun için...
İbret olsun diye bencilce yazmak, haaa bakınn bu kadını görün şükredin de demek sanki daha bir can sıkıcı..
Ne biliyim; dedim ya başta,bazen yaşadıklarımız bildiklerimizi unutturuyor..
Sevgiyle ...

16 Kasım 2009 Pazartesi

Mim cevaplarım...


Bugün yazacaklarımın bu sevimli kahramanlarla pek de alakası yok aslında..Ama birden çok özlediğimi fark ettim ve eklemek istedim.Hepimize küçük bir nostalji olsun..


Şirinler benim en çok sevdiğim çizgi filmdi..Çocuğumunda onları izlemesini çok isterdim..Gerçi temin etmek, çok da zor olmasa gerek muhakkak toplu CD satışları vs.. vardır diye düşünüyorum..Biraz araştırayım bakalımmm..

Asıl konumuza gelelim..Geçtiğimiz günlerde sevgili Tibet in annesi beni mimlemişti..Teşekkür ediyorum ve cevaplıyorummm :))

* Bloğuna neden bu ismi verdin ?

- Ne zamandır açıklamak istediğim bir konuydu isabaet oldu doğrusu :)
Nehir, benim kızım olursa koymak istediğim tek isimdi..Bir bebeğim olacağını öğrenmeden önce ve cinsiyetimiz belli olana kadar sürekli nehir e mektuplar yazıyordum..Ya da kendi yazdığım yazılara nehircce imzası atıyordum..Bu yüzden çok düşünmedim bu ismi koymak için...Yanii asıl adım nehir değil...Ama seviyorum bu isimle anılmayı :)) Kaldığımız yerden devam edebiliriz yani :)))

* Bloğunu yazarken star tribiyle olmazsa olmazın var mı ?

-Hımmm sanırım yok, star tribi de pek benlik bir söz değil galiba :)) ama akşam saatlerini bekliyorum loş ışıkta yazmak daha keyifli geliyor bana :))


* En son satın aldığın garip şey ?

-Banyo terliği :)) hehe tam benlik ...

* Şeker gibi olduğun anlar ?

-Evimde,işimde huzuru sağladığım heran,kitaplarla yada eski kasetlerle,albümlerle uğraşırken vs...Hımmm bide mutfakta kek yaparken :)))

* Arkadaşım artık sormayın dediğin sorular ?

-ikinci çocuk ne zamannnn,çok geç kalmayın benceeee vb...

-Ne kadar maaş alıyorsun..

-Restoratör ne demek ...

* Aynaya baktığında gördüğün şey ?

-Şu sıralar bakımsız,yorgun bir anne suratı..Dip boyam gelmiş mesela,bakmıyorum pek bu aralar aynaya bennn, zaten bir daha boyatmıycam saçlarımı :))

* Kendini okutan bloglar ?

-Sürekli güncellenen,samimi,kendimden de birşeyler bulduğum bloglar..

* Bu blog sahibiyle karşılaşacağın yerler ?

-Hımmm Kadıköy de ıvır zıvır tezgahlarında,büyük marketlerde,çanta satan tüm mağazalarda,bir dee, tabii vazgeçilmez İmge Kitabevinde :))


Bende sevgili arkadaşlarım;
Gökyüzünün ömrü ve

Efulemm 'i mimliyorum size de kolay gelsin :))









13 Kasım 2009 Cuma

İyi şeyler...



Geçtiğimiz günlerde,sevgili arkadaşım,Laçin'in bloğunda düzenlediği bir çekilişe katılmıştım ..Sonuç için TIK... veeee bu şans bana güldü bu güzel şey benim olduuuu :)) bugün paket elime ulaştı.Canım eline sağlık senin de yeteneğin hiç bitmesin,tükenmesin hamarat kızzz..Teşekkürler...

Bu arada babamı merak eden sevgili dostlar,şükür daha iyi, dün yanına gittiğimizde çok sancısı vardı.Ameliyat saati ertelendiği ve uzunca bir süre yemek de yiyemediği için migreni de eklenmişti bu ağrılara :(( Zor geçen bir kaç saatten sonra rahatladı..Şimdi daha iyi annemden iyi haberlerini aldım..Hepinize ayrı ayrı bir kez daha teşekkür ederim..
İyi bir haftasonu diliyorum...
Sevgiler...
Not: Hayatcım,bu güzel hediyemi ilk önce senin için takıcam ve fotoğraflıycam inş..Öpüyorum :))

12 Kasım 2009 Perşembe

Sadece babam için..


Bir kaç gündür sürekli,hastalık vs.. ile ilgili yazılar yazıyorum farkındayım.Sıkıyorsam sizi kusuruma bakmayın..

Bugün biraz endişeli ve gerginim.Babam şu sıralarda biraz uzun sürecek bir ameliyatta..Yazın hatırlarsanız,kanındaki mikroba sebep olan bir damar tıkanıklığı vardı.Bu sebeple hastanede yatmıştı bahsetmiştim..Şimdi ayağında ki o damarlar temizlenecek..Aklım şuan hep onda işime pek konsantre olamıyorum.Yoğun bir gündü izin alamadım;iki kız kardeşim de orda,ameliyatta olduğu için orda beklemenin de pek bir faydası olmayacaktı sanırım..İş çıkışı hemen yanına gideceğiz.Annemin evden istediği bir kaç birşey var onları da alarak..Sanırım biz gittiğimizde de yeni ayılmış olacak..


Sabah evden birlikte çıktık,o ameliyat için annemle birlikte hastaneye, bense işe..Kendini düşünmesi gerekirken gözü yakamda ''kızım boğazın açık üşümeyecek misin'' dedi bana...Otuzuna yaklaşmış kızına...Baba heryerde her şekilde baba, aklı ne olursa olsun çocuklarında..

Canım babam billiyorsun dimi sen benim için çok mühimsin..Her evladın babası özeldir biliyorum;ama sen bir başkasın öyle temiz kalpli öyle merhametlisin ki ben ve kardeşlerim çok şanslıyız..

İyi ki varsın...

Seni çok seviyorum...

11 Kasım 2009 Çarşamba

:))) başlık bulamadım gülümsemek istedim...


Merhaba,

Günlerdir öylesine yaşıyormuş gibiyim..Efe biraz toparlanır gibi oldu bu seferde aile reisimiz yenik düştü gribe..Hayır birşey değil bu beden bu kadarını kaldıramıycak valla..Sürekli ya ıhlamur kaynatıyorum ya meyve soyuyorum oda olmadı çorba yapıyorum...Haaa bir de ter bezlerini yıkayıp kurutup katlayıp gecenin bir yarısı bulabileceğim tüm köşelere dağıtıyorum...Küçücük kadınım ben ya bir daha kimse hastalanmasın yasaklıyorumm...

Eşim seyehatte bugün, gece dönecek bu haliyle yola çıkmak zorunda kaldı bir aklımda onda..Zaten çok az şey düşünüyorum gibi :) İş çıkışı önce bir eczaneye uğranacak oğluşun şurubu yenilenecek..Sonra bir market ziyareti...Sonra eve gelip dün buzluktan çıkan balıklar pişirilecek..

Veee bir fasıl yine ıhlamur,meyve vs...... Bir insan on gündür sürekli aynı şeyleri yapar mı ??yapar :)

Neyse dostlar,bugün haftasonuna kadar, daha iyi olacağını düşündüğüm oğlum için bir sosyal aktivite peşindeydim...Bir sürü şey araştırdım.Nihayet karar verdim.Şehir Tiyatrolarında sahnelenen güzel bir çocuk oyunu buldum.. İnşallah ona gideceğiz..

Bu araştırma içerisindeyken de iki tane çok faydalı site buldum..

www.oyalamakagidi.com ve www.cicicee.com önemle tavsiye ederim :)
Her iki siteninde sevgili, editörleriyle görüştüm çok da tatlı insanlar..
Bizlere güzel paylaşımlar sunmak için bir araya gelmiş güzel yürekler...
Ben çok faydalandım sizinde beğeneceğinizi umuyorum...
Sevgiler...
Not : Fotoğraf netten alıntıdır. Gülen çocuklara bayılıyorum :))


10 Kasım 2009 Salı

10 Kasım için,

Keşke bu kadar erken gitmeseydin demek için çok geç...

Omuzlarında ki yük, küçücük bedenine yıllarca,nasıl da ağır geldi kim bilir.
Yılmadın ama sen,hiç isyan etmedin terk etmedin bizleri..
Tüm dünya ya gösterdin Türk'ün gücünü,
Şimdi bu topraklar da hala senin sayende nefes almaktayız,
Senin bıraktığın yerden az ötedeyiz.
Çok zaman kaybettik ya,işte bu en acısı,
Keşke biraz daha kalabilseydin...

Değişecek o ruh, tekrar canlanacak diye umut etmekteyim..
Biz seni sende bizi özlemektesin biliyorum.
Rahat uyu güzel yüz,güzel yürek...
Seni çok seviyoruz...


Fotoğraf netten alıntıdır..

9 Kasım 2009 Pazartesi

Efe'ye

Bir varmış bir yokmuşla başlıyor tüm masallar...
Benim masallarım senin gözlerinde başlıyor, her seferinde..
Hayatımın en güzel masalısın,hiç bitmesen; bazen diyorum ki hiç büyümesen..
Her gece önce bir masal sonra bir ninni...
Ninninin dördüncü cümlesinde kapanan gözler..
Pamuk pamuk uyuyan bir yüz,sıcacık pespembe yanaklar...
Seni koklamak nasıl güzel bir bilsen,ama bilemeyeceksin ki,benim aldığım kokuyu almayacak senin burnun hiç bir zaman...
Hani aşksın ya sen,dünyanın en sonsuz aşkı karşılıksız, teksin...

Sen üzülsen ben paramparça,sen ağlasan ben tarifsiz...
Hadi çabuk iyileş evimizin neşesi...
Cansınnn sen bizim herşeyimizsin...

Annen...

5 Kasım 2009 Perşembe

......

Yokmuşum meğerse günlerdir buralarda ..
Can sıkıcı üzücü çok şey oldu bu 5-6 gün içinde.
Oğluş çok hastalandı uykusuz geceler, hastanelerde geçen bir süreç.
Ateşli,öksürüklü geceler..
Gecenin 2 sinde acile koşturmaca,sabahın 5,5 una kadar oksijen verilen Efoş..
Ne oldu bize dedirtti bana,
Bugün daha iyiyim şükür çünkü ilk defa bu gece uyudum.
Oğlumda düzelecek inşallah.
Bende düzelicem.
Evim bir savaştan çıkmışcasına karışık,dağınık ve kirli, günlerdir hiç birşey yapamıyorum.Efeyle ilgilenmek dışında.Buda geçecek biliyorum.
Ama zormuş be anne olmak...
Küçük bir canın herşeyi olmak.
Çaresizce ağladığında nefesi tıkanarak, dudakları morardığında o çaresizlikte dona kalmak zormuş..Çok zormuş..
Buna da şükür,hastanelerde neler gördüm.Hepsi geçecekk inşallah..
Benden bu kadar,
Sevgiler

28 Ekim 2009 Çarşamba

mim, 29 EKİMMMM hepsi bir arada...



Merhaba,

Öncelikle, sevgili cecilia mimlemiş beni teşekkür ederim canım benim ,fırsat bulmuşken cevaplayayım istedim.Mim konumuz sevdiğimiz ,vazgeçemediğimiz kokular;

  • Ben yağmurdan sonra ki toprak kokusunu

  • oğluşumun değişmeyen mis kokusunu

  • eşimin ilk tanıştığımızdaki kokusunu

  • Sonra komik biliyorum CİF varya hani temizlik malzemesi,ha işte onun banyo için olanı varya mavi onun kokusunu :))))

  • Bide evimin kokusunu çok seviyorummm...
Şimdi ben de aramıza yeni katılan yeni blog kardeşimiz aşk ' ı ve sevgili Tuğçişi (seni seni Demir'in annesi) mimliyorum...Hadi size kolay gelsin...

******
Bu arada bugün işle ilgili biraz canım sıkkın,ukala birine ağzının payını verme zamanım geldi de geçiyor.Ama kendime yakıştıramıyorum ki bu tutumu..Göz göre görede kendimi ezdirmemeliyim dimi...Burnu Ağrı Dağına ermiş olan eyyy sevgili arkadaş, keşke mecbur olmasam senle aynı havayı teneffüs etmeye... Keşke burda değilde Topkapı Sarayındaki işimde az parayla kıt kanaat geçiniyor olsaydım; ama mutlu olsaydım..Bugün bu duyguyu bana tekrar hissettirdin ya helal olsun sana...

Neyse siz boşverin beni,yarın yazmaya fırsat bulamayabilirim..1998 den beri göremediğim ama aklımın bir köşesinde hep olan, liseden sevgili arkadaşlarım Songül ve Zehrayla bulaşacağım..Beni davet ettiklerinde çok sevindim.Bakalım yıllar bizlere nasıl süprizler yapmış..

Şimdiden Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum..
Çocuklarımızla çoşkuyla kutlayacağımız nice nice bayramlara...

Sevgiler...

27 Ekim 2009 Salı

İnternetten alışveriş...


İnternetten alışveriş..

Biraz önce kardeşimle konuşurken,aslında ne kadar da kolay bir yöntem olduğunu düşündüm..Yıllardır var olan kredi kartımla hiç cesaret edip internet alışverişi yapamadım..Komik mi bilmiyorum.Cesaretsizlik belki de..Öyle çok dolandırıcılık hikayeleri oldu ki zamanında.Gerçi biliyorum son zamanlarda daha güvenli bu siteler.Her neyse kim bilir belki denerim günün birinde :) Aslında gerçek sebebim bu değil sanırım..

Takip ettiğim kadarıyla o kadar çok hayatımıza girmiş ki bu netten alışveriş..Beyaz eşyalar,kıyafetler,kitaplar hatta bazı arkadaşlarım bu yolla evlerinin market ihtiyaçlarını da görüyorlar.Kapılarına kadar geliyor 1 kg domates 2 kilo patates mesela :)) İyi mi kötü mü tartışılır ben dokunmalıyım,seçmeliyim,sağına soluna evirip çevirip bakmalıyım.Hissetmezsem alamam gibi geliyor bana..Kötü alıcı mıyım ki acaba :) Sözüm yoğun çalışıp vakit bulamayan arkadaşlara değil asla sakın yanlış anlamayın beni :))


Büyükler çarşının,pazarın eski tadı yok diyorlar.Hayat zorlaşmış,yada biz kolayına kaçar olmuşuz da ondan galiba..Yaşam zorladıkca evimize gizlenmişiz,ayağımıza bekler olmuşuz bir çok şeyi..Hele de İstanbul da o trafik keşmekeşinde dışarı çıkmak bir hayli zorlar olmuş bizleri..


Bir on yıl öncesine gittiğimde;çünkü daha eskisini hatırlayamıyorum.Dershane çıkışı, uğradığımız dükkanlar,girip çıktığımız kitapcılar,küçük beyaz eşya dükkanları,kitap kafeler vardı mesela,hepsi de doluydu cıvıl cıvıldı bir renk cümbüşü vardı içeride..Şimdi o ruh pek yok sanki,yine kalabalığız malum burası koca bir şehir ama yok o canlılık sanki..O alışveriş duygusunu öldürmüşüz, farklı bir boyuta geçirmişiz herşeyi..Elektronik yaşar olmuşuz hayatı...


Ben biraz geleneksel bir kadınım,ondan bu yazı böyle bir şekil aldı aslında.Saygım soysuz bu işi böyle görenlere elbette..Ara sıra eski alışveriş tezgahlarına da uğramalıyız bence ne dersiniz...


Sevgiler...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Hafta sonundan kalanlar...


Merhaba :))

Bir haftasonu daha geçti gitti..Dolu dolu,yorucu,koşturmalıydı ama bir kaç yüz gülünsetmeyi başardım, bende mutlu oldum...Cumartesi günü evimin işlerini bitirince, Acıbadem hastanesinde yatan sevgili eniştemizi ziyaret ettik..Aslında kendisi yoğun bakımda olduğu için ailesini, demek daha doğru olur.Kalp krizi geçirmişti yaşlı olduğu için,atlatıp atlatamama konusunda çok endişeliydi yüzler...Dilerim iyileşir ailesinin başında,torunlarıyla,sevdikleriyle kaldığı yerden devam eder hayatına...

Sonra oğluş ve eşim Kadıköy e gidip yemek yedik,benim yapmam gereken işlerim vardı.Onları Rest. bırakıp hızlıca onları halletmek ve tekrar aynı yerde buluşmak üzere ayrıldım yanlarından..Koştura koştura gittiğim alışveriş merkezinde babama doğum gününde aldığım kazağı değiştirmeye uğraştım.İade bölümü 2.kattaymış meğerse asansörle çıkmamı istediler beni telaşlı görünce..İyi dedim bindim asansöre, kapı kapanırken dedim ki bu aceleyle inşallah ben asansörde kalmam..Acele işe şeytan karışır derler ya haaa işte,o bende hep olur ::))

Veeee tatatammmm kaldımmmmm.. Düğmelere basmaktan ,ter içinde kalan bededim kızaran yanaklarım, yine şeytanı karıştırdın bu işe diye kıza kıza kendime telef oldum...Nihayet kendileri yine bindiğim katta açıldı...Ben ter içinde sinirle çıktım..Niye bindim niye indim dimi :)))

Ordaki işimi halledip,koştur ayakkabıcıya vs.. Neyse minnoşum ve eşimle buluşup düştük yollara..Moda civarında oturan,yada Bahariyenin arka sokaklarında ki sevgili izleyenlerim, saat 19:00 20:00 civarında avazı çıktığı kadar bağırıp şarkılar söyleyen bir cimcime sesi duyduysanız o benim afacanımdı işte... Akşam gezmelerini neden çok sevdiğini pek çözmüş değilim ama inanılmaz mutlu oluyor karanlıkta dışarıda olduğunda...

Şarkı sözlerimiz şöyleydi;
Kıymızı balik göldeeeeee,kıyvılı kıyvıla yüzüyoooo
Balıkçı Hasan geliyo
Oltasını atıyooooo
Sonra fısır fısır sözler, dediği pek anlaşılmıyor çünkü sınıfta da böyle söylüyorlarmış..Yani şarkının geri kalanı fısır fısır bitiyoooo...

****
Sonraaa aile ziyareti,komik yeğen Tülay ın şovları vs..Oldukca eğlenceli bir akşamdı doğrusu...
Pazar günü,biz misafir ağırladık gece yorgun bitt;ama sabah kendimi daha iyi hissediyordum..
Şimdi yine yeni bir haftanın ilk günü,umarım iyi geçer hepimiz için...
Buarada en yakın arkadaşım Sevim döndü bugün Almanya dan sabah sesini duydum rahatladım.Belki bugün küçük bir kaçamakla görürüm onu, özledim...

Sevgiyle iyi haftalar dilerimmm herkeslereee :))