21 Mayıs 2009 Perşembe

evlilik üzerine ...

Uzun süre önce aldığım ara ara otobüste,parkta,yemek pişirken okuduğum küçük el kitabımdan bahsedeceğim bugün, hatta eğer isterseniz devamını da kısa kısa yayınlamayı düşünüyorum.Çünkü kitabın adı;ANNE,BABA VE ÇOCUK sorunsuz iletişim...Kamil Yılmaz ve eşinin hazırladığı bir kitabı, ben kendim ve ailem için faydalı olacağını düşünerek aldım.Her konunun içinde kendimden de birşeyler buluyorum.Umarım size de yardımcı olurum...

İlk konumuz;öncelikle kendimizi tanımamız,kendimizi sevmemiz ve sınırlarımızı belirlememiz bir evlilikte önce birey kendi istediklerini kendi standartlarını belirlemeli.Sonra bu izler doğrultusunda kendine yön vermeli..

Şimdi hepimiz zaman zaman dost sohbetlerinde,iş ortamlarında tartışırızya 'evlilik aşkı öldürüyor mu' diye işte tam da o konunun anlatıldığı bir bölümü kitaptan aynen aktarıcam ;

.....

Evlilikte Aşkın Katili
Her çiftin düşlerini sonsuza denk sürecek bir aşk süsler.Çoğumuz için aşk kalbimizle aklımızın birleşmesi,buna fiziksel çekiciliğin,eşimizin kişisel niteliklerinin katılması ve yaşamı paylaşma arzusudur.Aşkın içinde eşin sağlığına ve mutluluğuna katkıda bulunmanın yanı sıra çiftin birbirlerinin isteklerini ve gereksinimlerini yerine getirme isteği de vardır.

Herkes nikah memurunun sorusuna EVET dediğinde eşini seviyordur.Ve bu aşkı ölüm onları ayırana denk sürdürmeye söz verir.Çoğu çift aşıkken hissettikleri yoğun duyguları yitirdikleri bir noktaya gelir ve evlendikleri kişiyi hala sevip sevmediklerinden kuşku duyarlar.İşte bu aşamada evliliklerini yürütüp yürütemeyeceklerinin,her şartta birbirlerini isteyip istemeyeceklerinin ya da sadece bu ilişkinin olduğu gibi devam etmesine izin verip vermeyeceklerinin kararına varmaları gerekir.

Böyle bir noktaya gelmek evliliğin kesinlikle biteceği anlamına mı gelir? Elbetteki hayır.Yapılabilecek küçük değişikliklerle çok daha güzel bir ilişki yaşama olasılığı her zaman vardır. Yeter ki biraz çaba harcamaya ve sadece eşinizi değiştirme düşüncenize bir son verin.İlişkinin başlarında hissettikleri aşklarına ve duygusal bütünlüklerine karşın çiftler,gereksinimleri ve istekleri birbirinden farklı kişilerdir.Önemli olan birbirinizin farklılıklarına saygı gösterebilmenizdir.Eşinizin farklılıklarına saygı göstermek kendi kişiliğinizden taviz vermeniz gerektiği anlamına gelmez.Ortaklaşa çıktığınız bu yolda elele yürümeyi sürdürebilirsiniz.Aşkınız ateş hattında da olsa,nefret ve kızgınlık evliliğinizi rehin alsa bile umutsuzluğa kapılmayın.İlişkinizin başlarında hissettiğiniz duyguları yakalayabilir,aşk alevini canlandırabilirsiniz.Unutmayın ; ''Çözüme kavuşturulmamış kızgınlık aşkın katilidir''

Aşk hayatınıza yeni bir yön vermeye hazır mısınız?İlişkinizi gerçek bir keşif,şiir, buluşma ve eğitim mekanı haline getirmeye hazırmısınız ? Hazırızzzzzzz :)))))) (nehircce)

Saklamaya gerek yok aşk konusundaki kabiliyetinizi dolu dolu geliştirmek için gerekli olan ruhsal gücün sizde mevcut olduğundan eminiz.Eğer amacınız gerçekten buysa !

Nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız eğer; işte size küçük ama etkili ipuçları....

Diyeeee devam ediyor kitap, ben fırsat buldukca bu sırları sizle paylaşacağım.Çoğumuz evliyiz ve kusursuz evlilik maalesef yok belki birilerine katkı sağlarız birlikte diye düşündüm.Herkes kendinden birşeyler bulabilir.

Şimdilik bu kadar yarın görüşmek üzere :)

Sabah programı sunar gibi oldum bende ,birde esenkalın diyeyim de tam olsun :))))

20 Mayıs 2009 Çarşamba

Öpücük :)

Öpüşmek :))

İki beden arasındaki en masumane eylem :)) Bazen sevginizi,kimi zaman heyecanınızı,kimi zaman sevincinizi paylaşma hissi..Küçücük bir öpücükle bir çok şeyi anlatabilirsiniz.

Nedense öpüşmek küçüklüğümüzden beri ayıp kalıplar arasındadır.Hep bir gizliliği,mahremi vardır.Avrupa da çok da hür insanlar bu konuda,doğru yanlış her zihin farklı da yorumlayabilir bu konuyu.Ama çok da gizli sandıklara konmamalı bence, değil mi?

Bazen sevdiğinizden özür dilerken,bazen bir armağan aldığınızda,bazen yüreğiniz pırpır attığında ilk aklınıza gelen küçük sıcak bir öpücüktür.Aslında bu küçücük şey ne kadar da önemlidir.Eğitimciler ve bazı pedagoglar özellikle çocuklarınızın yanında eşlerinize, sevginizi küçük öpücüklerle gösterin diyorlar.Öyle ki hem sevgiyle büyüdüğünü bilsin hem de çocukluk ve ergenlik döneminde bunun ne kadar sevgi dolu bir eylem olduğuna inansın ve oda büyüdüğünde sevdiklerine bunu gösterebilsin.Sevgi göstergesi olarak,bunu yabani bir eylem olarak algılamasın...

Şimdii nerden geldik bu konuya;

Oğluşum henüz 3 yaşına gelmedi biliyorsunuz onun için bazı şeyleri açıklarken zorlanabiliyoruz.Aslında inanın çok uyanık ve bilmiş bir çocuk ama yine de bazı kalıplarda sıkıştığımızı görüyorum bende :)) Bizim evdeki ilişkimiz şeffaftır aslında üçümüz sıksık sarılır,öpüşür,didişiriz de tabiii... Ananesi malum daha geleneksel bir yapıdadır..
Geçen akşam hep birlikte balkonda çay içiyoruz.Oğluşumda sanırım bir dizi yada reklamda iki çifti öpüşürken görmüş :)) Koşa koşa yanımıza geliyor ve;

''bakın bakınnn adam kadının dişini çekiyor'' :)))))

Hepimiz deli gibi gülüyoruz.Annem grurla afferin benim oğluma bak nasıl da terbiyeli :))) ayıp dimi oğlum ayııppp :))) cümle aynen annemin bize öğrettiği kalıp ...

Ayıp mı ? aslında değil... İki kuşak arasında kalan oğluşum bakalım büyüdüğünde bu durumu nasıl yorumlayacak...

Sevgiyle öptümmm:))))

15 Mayıs 2009 Cuma

Blog arkadaşlarıma :)


Oleyyy :)


10 izleyenim olmuş sonunda..Sabah sabah valla çok sevindim.Sağol Erdemcim :)

Blogları gezerken bi bakıyorum herkeslerin 80-90 izleyeni var kıskanıyorum valla.Ben çok küçüküm daha büyürüm belki de kim bilir...Ama çok önemli değil,tabii hepsi şaka bunların.Çünkü ben kendim için birşeyler yapmak adına,girdim bu işe sonra ilk bir kaç izleyende dedimki ortak,ilgi çekici,paylaşabileceğin şeyler de yaz fikir al fikir ver vs... Çoğaldıkca daha da mutlu olmaya başladığımı fark ettim.Sanki bu blog benim akvaryumum içindekilerde siz balıklarım :) Ben balıklarımı çok seviyorum :)))

Bloğumla ilgili yapmak istediğim çok şey var aklımda ama hayata geçiremiyor olmam üzüyor beni. Daha aktif daha paylaşımcı şeyler yapmak istiyorum.Zaman çok kısıtlı geliyor.Birazda şıpsevdi biri olunca daldan dala onu da mı yapsam bunu da mı yazsam derken bazen 1 hafta 10 gün yazamıyorum.Ama hep çok çok şey düşünmekten ileri geliyor bu.En iyisi bir sıralama yapmak galiba.
Okurken daha çok keyif almanız için elimden geleni yapıcam söz...
Hepinizi çok öpüyorumm..

13 Mayıs 2009 Çarşamba

pastel boya böyle yapılır...




Hazır fırsat bulmuşken,oğlumun pastel çalışmalarınıda sergileyeyim istedim :)))
İlerde açıp baktığında kimbilir belki de iyi bir ressam yada tasarımcı ya da mimar vs...olduğunda gülümsesin yüzü istedim. Sanırım artık resim defterini iyice büyütme zamanı geldi.Şuan yaptıkları pek anlamlı olmuyor açıkcası, yani ben bakınca anlayamıyorum ama o her yaptığı yuvarlağa güneş,her uzun çizgiye ağaç ve her eğri çizgiye aydede diyor.Ay dede oğlumun anne,baba, dede den sonra ilk öğrendiği kelimelerden :) Çizerkende çok eğleniyor aydedesini :)
Canım oğlum şu günlerde biraz hastasın keyfin yerine gelsin yine boyalarını vericem eline sen merak etme.Bu arada oğlumun diğer merakıda babası sayesinde balıklarımız.Akvaryumumuzu büyüttük her akşam elimizden yada boynumuzdan tutup çekiştirilerek bakıyoruz birlikte onlara.Tek başına değil illa birlikte bakılacak balıklara :)) komik çocuk.
Evimizin neşesi,seni çok seviyorum :))

sabah çiçekleri :)



Günaydın,

bu çiçekler ofisimizi, ziyarete gelen çok kibar bir tasarımcı bey tarafından getirildi.İlk ziyaretiydi bize,böyle bir incelik düşünmüş ofisteki tüm bayan arkadaşlar bayıldık bu çiçeklere ..Millet olarak genelde alışkanlığımızdır ilk gittiğimiz ,bir arkadaş evine yada iş yerine birşeyler alır gideriz muhakkak.Genelde bir demet çiçek,bir süs eşyası,taze bir pasta :)) ya da çikolata olabilir..Ama hepsi hemencik tükenir biter.Bu çiçekler çok mantıklı bence.Hem kendi saksısı orjinal, çok uzun yıllar saklanabilir.İçindeki çiçek zamanla ölse bile yerine başka birşey dikilebilir ve hatırası korunabilir.Bu fikir bana çok güzel geldi.Umarım sizde beğenmişsinizdir.

..........

Bu arada iki üç gündür Almanyadan iş için ziyarete gelen başka misafirlerin telaşı var bizim işyerinde.Bir çok şey aksadı; benim evden işe gidiş gelişlerimi bile değiştirdiler..İki Alman güzeli pes valla :))) Neyse ki bugun gidiyorlar.

Haftayı yarıladık sayılır çok mutluyum bu yüzden, cumartesi yine botanik bahçesine gitme niyetindeyiz.Bende sabırsızlıkla o günü bekliyorum.Oğlumun iştahla yemek yediği tek yer nasıl sevinmem değil mi?

......

Herşeyin gelen baharla birlikte,daha da güzelleşmesi dileğiyle, şimdilik hoşcakalın sevgiler :))

10 Mayıs 2009 Pazar

Benim günüm bugün...

Bu çiçekler benim anneler günü hediyem :)
Dün,Oğluşum,eşim ve annemle sabah erkenden Nevzat Gökyiğit Botanik Bahçesine gittik çok güzel bir kahvaltı yaptık.Eşim benim bir gün önceki migren krizimin geride bıraktıklarını silmek istiyordu kaptı bizi götürdü oraya.Biz çok severiz NGBB sini, sıksık da gideriz.Şiddetle tavsiye ederim.İnternetten araştırıp bulabilirsiniz detaylarını.Yarın fırsat bulursam diğer fotoğraflardan da yayınlamaya çalışıcam.
Papatyalar benim en sevdiğim çiçeklerdir.Oğlumda bilir bunu:) Dün anne sana çicek topluycam ben, diye koşarak gitti yanımdan.Sonra bu küçük papatya bahçesinde durakladı.Anneee bunları koparıymııı diye sordu ama biz kıyamadık bunlara, dedim ki koparma annecim fotoğrafını çekeyim böylece bir ömür boyu saklarım :) mutlu mutlu döndük çok şükür sonra evimize.Ananesinin hediyesini de aldık tabii, bu sabahta onun süpriz hediyesini verdik.
Tüm annelerin anneler gününü kutluyorum ve yukardaki bu papatyalarımı hepinizle paylaşıyorum..
Sevgilerrrr :)))

8 Mayıs 2009 Cuma

İçimden geldiği gibi ...

Yazsam iyi olacak galiba,

yoksa rahatlayamayacağım.Kimsenin okuyup okumaması umurumda değil.Yorum vsss.. gelmiş mi diyede bakmıycam, bu yazıdan sonra.Kendimi inanılmaz kötü ve yalnız hissediyorum bugun.Birde üstüne başım ağrıyor.

Yukarıda ki kız kadar küçüğüm bugun,onun kadar dertli,çaresiz ve yalnız...

Sebep aramak da istemiyorum.Nasılsa suçlu benindir.Hep böyle oldu zaten.
Hayata doğuştan 1-0 yenik başlarsanız genelde sonrasında eklenenlerde pek etkilemiyor galiba insanı. Ya niye ben biraz umursuz,daha katı güçlü olamıyorum ki .. Hep anlayışlı,sabırlı ben mi olmalıyım.Herşeyi iyi yapmaya çalışırken bir yerde tıkandığımda niye eksik oluyorum baştan sona...Ben herşeye herkese yetemiyorum...

Ben artık insanları anlamaya çalışmak değil, anlaşılmak istiyorum..

Sevalcim yaz dedin yazdım:))

5 Mayıs 2009 Salı

pencere...

Bu küçük pencere de Balat 'dan. Ben çok keyif almıştım fotoğrafını çekerken.Küçük çocuk çorapları ne kadar itinayla asılmış değil mi?İlginç olansa küçükten büyüğe doğru birde sıralanmış.Ne keyifli bir ev hanımıymış pencerenin sahibi :)) Ya da takıntılı :)))

Bu arada laf aramızda; benim de çamaşır asarken mandallardaki renk takıntım çok gülünçtür.İki mandal muhakkak aynı renk olmalı :))) zaman zaman yoğunluktan telaştan atlarım ama hep aklıma takılır :))))

Bu fotoğraf bana şunu düşündürdü,insan marifetli olunca,titiz temiz olunca, ortam ,şartlar hiç de önemli değil demek ki.Yeter ki içinizden gelsin.Çok bakımsız eski bir evdi burası da,ama kapısı penceresi,çamaşırları tertemizdi.Oysa kimbilir ne sıkıntılı,ne yoksul bir yaşamları vardı.Fakir olmak temiz olmayı engellemiyor demekki..


Her pencere gerisinde,küçük büyük muhakkak bir hikaye vardır...
Söyleyen : nehircce :)))

Sevgiler,,

3 Mayıs 2009 Pazar

Su çiçeği :)))

Merhaba,

İlk defa bir pazar günü fırsat bulup,yazıyorum.Eşim evlenecek kardeşime yardımcı olabilmek için mobilya bakmaya giti .Oğluşum öğle uykusunda.Ben de biraz bloglara bakındım.Birazdan kitap okumayı planlıyorum.Bugun şu saate kadar iş yaptım..Süpür,sil, toz al derken daha önce tutulan boynum iyice ağrımaya başladı.Dinlenmeyi hakettim sanırım birazcık:))
.........
Cuma akşamı oğlumun banyo günüydü,bir cümbüşdür girdi babasıyla banyoya, bende temiz çamaşırlarını götürmek için içeri girdiğimde sırtında ve karnında küçük ama ucu sulu izler gördüm.Ve o anlık tepkimle bir çığlık attım.
Ayyyy oğlum sen çiçek çıkarıyorsun diyeeee
tabii çocuk o çok sevdiği çiçeklerden hiç bu kadar ürkmemişti sanırım .Benim bağrışımla oda ağlamaya başladı yazıkk.. Ne yapacağımı bilemedim niye bu kadar heyecanlandım onu da bilmiyorum.Ama annelik böyle tuhaf ,ürkütücü bir şeymiş :)))

Oğlumu sakinleştirmekte bana düştü tabiii,şimdi diyaloğumuzu aynen aktarıyorum :)

Tamam annecim, sakin ol kötü birşey değil bu, ben çok sevindim de ondan bağırdım
oğlum: hııııı
Şimdiiiiiiiii (bu arada uyduracağım yalanı düşünüyorum) bak hani sen çiçekleri çok seviyorsunya
oğlum: he heee
Çiçekler bu yüzden senin karnına sırtına konmuşlar,burda açacaklarmış hani baharda geldiya...
(ayyy ben ne diyorumlar falan geçiyor kafamdan ;ama baktım inanır halde gözlerime bakıyor)
Sonra iyice abartıp hani bir de anneler günü geliyorya, hani sen bana çiçek alcaktın ,işte artık almana gerek yok bak açıyorlar burda... :)))))
oğlum : hııı tamam,
anneeeeeee ozaman ben çiçeklerimi çok seviyoourmmm
ohhhh beeeeeeee diyorum
aradan bir iki dakika geçti geçmedi, ben son cevabımı aldım diye düşünürken
efoş :
annneee peki bunları ne zaman kopayyıp suya koycazzz demesin mi :))))

gülmekten yaşaran gözlerimi silerken,bir yandan da doktoruna ulaşmaya çalıştım.Takip etmemizi söyledi bir iki uygun merhem adı aldım.Şuan oldukca iyi oğluşum.Vucudun da başka bir yerde yok o güzel çiçeklerinden.Sanırım aşılarının kalitesi yüzünden hafif atlattı.Ya da bu küçük ucu sulu şeyler çiçek değildi...

Annelik bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim.

İyi haftasonlarııı sevgiler :)))

30 Nisan 2009 Perşembe

Balat...
























Merhaba,

bunlar arşivimden çıkan yeni fotoğraflarım :) Eski bir cd çantamı kurcalarken buldum.Ve inanılmaz sevindim.Yıl 2007 yer Balat...

Bir rölöve(yani ölçü alma) için Balat da eski bir eve gitmiştik ogün. Arkadaşlarım Bilgin ve Pınarla,ev çok kötü durumdaydı,inanılmaz da pisti :( Yürürken alt kata düşmemek için epey zorlanmıştık onu hiç unutmuyorum.Taşıyıcı sistem çok zarar görmüştü.Ve daha korkuncu ogün pirelenmiştim.Gerçi bizim meslekte bu çok normaldir.Özlüyorum da doğrusu o günleri :(

Öğle arası verdiğimizde, elimizde yine ekmek arası peynirlerimizle,Evin cumbasından sokağı izlerken bir turist kafilesine takıldı gözlerimiz..Oldukca kalabalıklardı ve başlarında da Hayri Fehmi Yılmaz vardı çok iyi bir rehberdir kendisi.Dururmuyuz koştuk peşlerinden tiplerimiz zaten öğrenci kılığına çok uygundu.Bizi öğrenci sandılar ve izin verdiler tura katılmamıza :))) Balat ı birkez de onlarla gezdik o gizemli,renk cümbüşü içindeki,mis gibi yemek kokan sokakları doyumsuz yürüdük.İşte tam bu yürüyüş esnasında dar bir yoldan geçerken,birden durdum yoluda tıkadım tabii biraz :) herkes ilerlerken bir yandan bana ters ters bakıyorlardı :)ne gördü bu kız şimdi der gibi ne eski bir klise ne de bir yapı öylesine bir taşlıktı işte gördüğüm ..Ben o taşlıkta iki yapı arasında oynayan çocukları görmüş,çığlıklarını duymuştum.O mis gibi çamaşırladaki renk uyumuda bana kendi çocukluğumu hatırlatmıştı..Oyun arkadaşlarımı,kendi bahçemizi ....

Bol bol fotoğraf çektik o kısıtlı 1 saatte. Fehmi Bey in zevkli anlatım uslubuyla bilgi donandık,hoş hatıralarla dolduk ve geldik harap olmuş evimize :) ölçümüzü tamamladık evden birkaç eski parça aldık hatıra olsun diye (bu gelenektir bizde :) ) vee döndük evlerimize...

Her fotonun bir hikayesi muhakkak vardır yoksa anlamı da olmaz,yıllar sonra dönüp baktığınız da size birşey hatırlatmıyorsa saklamayın evlerinizde ki fotoğraf yığınlarını...

Sevgiler,

29 Nisan 2009 Çarşamba

TATLI KURABİYE :)))


Fotoğrafta gördüğünüz zavallı kurabiyelerimin hikayesi, haftasonu çok garip başladı....
Önce kek olsunlar istemiştim.Unu fazla katınca kurabiyeye dönüştüler.Sonra yenir halde ikram edildiler.Kurabiye kavanozuna girdiler...Dün bir baktım ki taş gibi olmuşlar hemen pratik bir çözüm buldum :) dedim ki bundan olsa olsa tatlı olur..Hemen bir şerbet yaptım döktüm üzerine.Eşimde Zonguldak seyahatinden gelmişti dün.Üzerini bir güzel süsledim hindistan cevizi ile.Önce pek anlamadı biraz inceledi.Ya özoş bunlar haftasonu yaptığın kekden bozma kurabiyeler değil mi dedi:))) kıskıs güldüm yok bunları senin için biraz önce yaptım dedim :)) inanmadı tabii ama iki tane yedirmeyi başardım :))) Ev hanımlığını da öğreniyoruz yavaş yavaş.Kalanları değerlendirme sanatı :) pilav kaldı kadınbudu yap :) Lokanta mı açsam ne:))))
Bu arada en büyük hayalerimden biridir, eski bir rum evini restore edip içine yerleşmek,alt katında ev yemekleri,kekler yapmak,küçük bir cafe gibi işletmek.Üst katında ise yaşamak :))) Ah hayallerde olmasa ... Hatta bir hikaye yazmaya başladım bu hayalimle ilgili de ama bir türlü bitiremiyorum :(( ilham perim kaçtı gitti. Arkadaşım Afuş dedi ki yazar(aslında o sanatcı dedide nerdeeee bende o yetenek) ara sıra, bazen uzun bir zaman kendini kaybeder(verimli olamaz) sabırlı olmam lazımmış:)) beni bu kritere soktuğu için teşekkür ederim. Küçük yazarım der bana ; ama ben daha o şerefe erecek pek birşey yapamadım.Bir gün inşallah oda olur...
öpüyorum sizi,
sevgiler :)))

24 Nisan 2009 Cuma

Ben geldim :)

Yine yazmayalı çok olmuş :( yazamadım, anlatamadım...Bu iş yoğunluğu gittikce de artacak gibi ...Ben herkesi çok özlüyorum hal böyle olunca.Gün geliyo hiç açamıyorum bloglarımı, kendi bloğumu :( ama iş olsun da çalışalım işsiz kalmayalım değil mi..Şükür işim var dışarda bir sürü işsiz insan var. Eşimin ücretsiz izinleri hala devam etmekte ,sabırla yazı bekliyoruz.Bir ihtimal bitecek bu izin meselesi.Sevineceğiz inşallah maaşını aylardır tam göremiyor bankamatik ekranında :) sabır...

Yeni düzenlemeyi duymuşsunuzdur belki,aylık 300tl ye geçici işler sağlanacak işsiz insanlara, bir umut işte.Ben pek uygulanabileceğine inanmıyorum.Henüz netleşmedi zaten,meclise girmesi onaylanması bakanlıkla ilgili işlerin halledilmesi,Allah güç kuvvet versin onca işsize.Rakam da oldukca az ama idare etmiyormuyuz zaten yıllardır, yine idare edin diyorlar işte...

Dün 23 Nisan dı benim çalışma hayatım başladı başlayalı ilk 23 Nisan tatilimdi.Bütün gün TRT izledim diyebilirim.Acısını çıkardım yılların.Misafir ülkelerin çocuklarını, gösterilerini izledim.Duygulandım,heveslendim oğlum için :) En güzel anı ise programın; 1981 yılından itibaren ülkemize gelmiş çocukların şuan ki halleri,yapılan ropörtajları çok hoştu.1983 yılında büyük bir heyecan biraz korku ve merakla ülkemize gelen Bulgaristanlı küçük bir kızın şimdilerin öğretmeninin ülkemiz hakkındaki yorumları kaldığı ailenin ilgisi,misafir perverliğini anlatışı çok güzeldi.10 gün kaldığı ailenin küçük kızı Zeynep le kurduğu arkadaşlık yıllar sonra hala özlemle anlatıldı.Birbirlerinin şimdiki görüntüleri izletildiğinde gözyaşları aktı gitti.Benimde tabii.Öyle imrendim ki onlara :( İlk okul yıllarımda hep istemiştim o misafir arkadaşlardan bir tane :) ama evimiz, şartlarımız uygun değildi.Oğlum biraz büyüsün onun için kesinlikle başvurucam :))

Oğluşuma Türk Bayrağı giydirip ona Atatürk ü birkez daha anlattım dün.Düşmanlardan kurtardı bizi dediğimde düşmanlar bize ne yaptı diye sordu, kötü davrandılar annecim dedim babamada mı kötülük yaptılar dedi :) herkese dedim ..Babam Atatürk e yardım etmedi mi dedi :) Bütün gün düşmanlarla ilgili sorular sordu durdu bana...
..........
İşte böyle yazacak çok şey var,kırgınlıklarım başka sevinçlerim de var elbet.Lafı fazla uzatıp kimseyi sıkmak istemiyorum.Ama dün bir karar aldım; herkese hak ettiği kadar değer vericem bundan sonra kendimi hırpalayıp sonra hüsranla bakmıycam önüme ..Dertliyim de deşelemek istemiyorum.

Sevgiler,

10 Nisan 2009 Cuma

Bugünün yazısı :)








Hava bugün çok güzel,ayrıca birde günlerden cuma,
haa birde iş arkadaşlarımın erken çıkma planları var; hal böyle olunca mutluyum çünkü bende erken çıkıcam :))) tabii birde yarın sabah eşim dönüyor Samsundan :)) Oğlum bugun beni pek üzmedi,aradığımda da yemeğini yiyordu daha ne olsun ben bugün mutluyum galiba :)))
Tam size yazarken bir ukala iş arkadaşım canımı sıktı ama önemsememeye çalışıcam,beceririm inşallah.Her neyse yukarıda oğluşumun sondan bir önceki parmak boya çalışması var :))) çok eğleniyorum o resim yaparken her yerimiz kirleniyor ama olsun yeter ki yapsın mutlu olsun.Oğlumun olmadığı diğer resmi masaüstü yaptım çok hoş oldu isteyen kullanabilir :)))
Dün akşam sewoşla buluşup azda olsa konuşup dertleştik.İyi geldi doğrusu, eğer okumaya fırsat bulabilirse nehircce yi ,burdan tekrar hasta hasta benimle buluştuğu için teşekkür ederim.
Cumartesi günü eski iş arkadaşlarım buluşuyor, bende davetliyim ama umarım gidebilirim.
Herkese iyi haftasonları diliyorum,
Sevgiler,






9 Nisan 2009 Perşembe

Küçük ellerde küçük çiçekler...


Dün ki ruh halim malum,biraz kendimi kandırmak kafamı dağıtmak için,servisten markete yakın bir yerde indim.Nedense severim market gezmelerini :)) Biraz alışveriş yaptım.Oğlım ve kendim için.Bebişimin ağzında yeni fark ettiğim aftlara çok canım sıkılmıştı.Belki mikrop kapmıştır diye diş fırçasını yeniledim. Kendime çikolata aldım birde fındıklı nescafe :))) Biraz daha gülümseyerek çıktım marketten..
Eve yaklaştığımda, oğlumu aralı camdan sadece kafasını dışarı uzatmuş ve aşağıda kendinden yaşca çokk büyük ağbilerine ama isimleriyle bağırırken buldum.'' bayışşşş içeri girsenize hadi bırakın top oynamayın,neden eve gitmiyosunuzzzz''.Ananesi zaten eve zor sokmuş dün onu, birde balkondan onları görünce iyice sinirlenmiş ''ama onlar neden evlerine gitmiyolar'' ağlamaya bahane arıyor zaten, uzun süre ağladı pencerede.Beni görünce daha da içlendi hiç susmadı :((
Aparman merdivenlerini hızlıca çıkıp,ilk işim hemen onu alıp eve gitmek oldu.Eve girince elimden tutup yatak odasına götürdü beni sümüklü sümüklü ,aynamın önüne koyduğu yukarıda fotoğrafladığım çiçeklerini gösterdi.Bak anne bunlar senin, biri sen biri ben dedi :))) ve bütün can sıkıntımı aldı.
Benim oğlum çok duygusal, bir okadar da haylaz bir çocuk.Aslında çocuk gibi bir çocuk işte.Ama romantik biri olacak oda beni çok sevindiriyor.Valla gelinim çok şanslı olacak ondan eminim..
Çiçeklere olan ilgilimiz şöyle başladı :
Miniğim henüz 1 yaşına girmemişti yeni yeni yürüme denemeleri yapıyorduk.Bahçelerde yollarda vs.. Sanırım tarih de temmuz 2007 civarıydı.Baktım biraz daha iyi yürüyor.Yine bir iş dönüşü bahçedeydi kendisi.Tuttum elinden hadi oğlum çiçek toplamaya gidelim dedim ona.O tombuli suratının şekli bir değişti.Ama merak etti.Yürüdük epey ve ilk mor çiçeklerimizi ananesi için topladık.İşte ogün bu gündür oğlum ne zaman bahçede parkta bir çiçek görse küçük elleriyle koparır ve bana getirir.
Onun annesi olduğum için çok şanslıyım.İyi ki var hayatımda... Can rengim o benim.. çok seviyorum seni uğur böceğim ...
Annen


8 Nisan 2009 Çarşamba

..........

Bazen içinizdeki duyguların tarifini yapamazsınız.O hale gelmenize muhakkak bir şey, sebep olmuştur ;ama siz sebebi de netleştiremezsiniz zihninizde.Kimi zaman havalara kimi zaman kendinize bağlar çıkarsınız işin içinden.Ben bugun bir şeye bağlayamıyorum doğrusu...

Niye buraya yazdığımı da bilmiyorum ya neyse,

Kendimi inanılmaz yalnız ve çaresiz hissediyorum.Bir haftadır ağrımayan başım yine atağa geçti.Kendime öyle kızıyorum ki bugün...

Yine özlediğim şeyleri özlüyorum...

7 Nisan 2009 Salı

azıcık benden :)





Size yeni kitaplarımın hikayesini anlatayım azıcık :))
Fırsat bulup yazamadığım iki hafta boyunca,kendimle ilgili tek kaçamağım tabiki İmgeye gidip kitap alabilmek oldu. Öncelikle yok saten Elif Şafak Aşk'a ,İmge de ki son kitabı da ben alarak sahip oldum :))) Bakkala gidersiniz ahşap cam dolap içinde son bir ekmeği görür aceleyle içeri süzülürsünüz ya ona benzer bir durumdu benimki de .. Benim elimde kitabı gören bir bayan hemen aaa bende ondan istiyorum dedi :))) Kitapcı arkadaş; maalesef bugunun son kitabını bayan aldı dedi.Yüzündeki ifade öyle komikti ki dayanamayıp buyrun alın diycektim ama;içimdeki hınzır duygu yüzünden yapmadımmm :)))
Bu kitabı duymayan yoktur sanırım çok populer oldu son günlerde.Mevlana ile Şems in aşkı anlatılıyor.Doğrusu Elif Şafak şaşırttı beni...Bende tavsiye üzerine gittim almak için.Listemdeki ilk isim buydu.İmgeyi bilenler bilir :) Sıcak samimi bir havası vardır oranın, her ne kadar işletmecileri sıksık değişsede genelde bu hava korunmaya çalışılır.Ve gidenler bir müddet sonra tanırlar birbirlerini.Orda kitaplar az sayıda bulunur sonra temin edilir.Sipariş üzerine de çalışıyorlar.üst katında da ilk kez yaptıkları kelepir bölümü var şuanda.Çok uygun fiyatlara güncel konularda kitaplar bulabilirsiniz.Bilginiz olsun.Örneğin yukarıdaki kitaplar sudan ucuzdu doğrusu, etiketlerini bilerek çıkarmadım üzerlerinden.(2tl,3tl hatta 1tl) Anne çocuk evlilik vs.üzerine çok da bilgi dolu kitaplara sahip oldum :))
Birde eşimin merakını çeker de belki okur, içine bir okuma hevesi gelir diye;onun oraları anlatan Rumeli Rüzgarları nı aldım ama; bakalım ne zamana kısmet olup eline alacak..Ya bu erkeklerin çoğu niye böyle ? Kitap okumak onlar için vakit kaybı sanki.Komik yaratıklar bence.Otobüslerde elinde kitap kendilerini kaybetmişcesine okuyan az sayıdaki erkekleri görünce nesli tükenen Pandalar gibi bakıyorum onlara valla :))
Bu arada eşim olmadığı için,oğlumla tüm akşam onun hırçınlığı geçsin diye ne istese yaptığımı söyleyebilirim.Poliscilik,ambulanscılık :) vs..oyunlardan sonra nihayet benim en keyif aldığım resim yapma eylemiyle geceyi sonladık.Dün akşam pastel boyalarındaydı sıra,çalışmalarımızı vakit bulursam yarın iletirim size :))
aaa aklıma gelmişken blog arkadaşım flame için,oğluşla dün ki diyaloğumuz da şöyle ;
-Anne napıyosun ?
-süt hazırlıyorum sana
-hııııı pekiiii :)
-anneeee
-efendim oğlum,
-bana oğlum deme !
ben mutfakta şaşkın şaşkın acaba yine neye kızdı diye düşünürken,
panikle içeri girdim ve:
-peki ne diyeyim dedim
cevap : polis bey demen lazım :))))
Oyuna hazırlık öncesi rol çalışması yapıyodu anlaşılan..Komik adam seni çok seviyorum...
Herkesi öpüyorum sevgiler,,






6 Nisan 2009 Pazartesi

6 Nisan..

Merhaba çok uzun zamandır yazamadım.Ama genelde takip ettim blog arkadaşlarımı bugunde imrendim herkeslere fırsat yarat yaz birşeyler dedim kendime :))

Yaklaşık 2 haftadır işyerimdeki yoğunluk sebebiyle çok yorgunum.Ama düzene oturana kadar sabredeceğim. Bugun elimde bir yığın yapılacaklar listesi olmasına karşın ben yine de geçtim bu ekranın karşısına bloğumu bi başına çok beklettim artık yeter ..

Eşim 1 haftalığına Samsun a gitmek zorundaydı ve geçen cuma gitti.Oğlum bu yüzden iki üç gündür çok hırçın.Sürekli babasını soruyor.Sanırım birazda huyu değişti.Sabah işe gitmemem için resmen yapıştı bana ama çaresiz ayrıldık tabii. Bakalım ananesine neler yaptı akşama haberleri merakla bekliyorum:))

Dün oğlumla aramızda geçen bir diyalog beni çok güldürdü sizede yazayım:

İzlediğimiz bir dizi de geçen aşk sözcüklerinden esinlenmiş olacak

Oğlum : Anne babam senin neyin oluyor
Ben : Eşim
Oğlum: Hıııhhh ? (anlamadı yada istediği cevabı alamadı)
Ben : Yani kocam
Oğlum: Peki sen babamın nesi oluyosun
Ben : biraz önceki cevabı almamak için karısı dedim
Oğlum biraz sonra
Peki sen babama aşık mısın ?
Ben : hı hııı
Oğlum :Son günlerin en popüler cevabını yapıştırıyor bana - hadii canıııımmmmm :)))

Bu cümleyi nerden kaptı bilmiyorum.Ama hergün 3-5 kez yineliyor.Bizi de güldürüyor tabii.
Bu çocuklar bir alem doğrusu.Şimdilik yazımı burda sonlandırayım.İş yerindeki yapılacaklar listeme dönmem lazım.Beni merak eden arkadaşlarıma da iyi olduğumu belirteyim...

Herkese iyi haftalar ,sevgiler

23 Mart 2009 Pazartesi

Hafta Sonum :)

Merhaba ,
Öncelikle herkese iyi haftalar diliyorum;
Bu haftasonumu hava ve ruh halim sebebiyle evde geçirdim.Böylelikle sürekli ev işi,mutfak vs.. vakit geçirmek zorunda kaldım.Düşününce oldukca yorucuydu doğrusu.Sadece Cumartesi ve Pazar günü kısa yürüyüşler ve market alışverişi yapabildik. Oğlumla arabacılık (şöförcülük :) ) oynadık. Bazen diyorum kızım olsaydı daha mı eğlenceli olurdu diye :))) evcilik, bebek kıyafetleri vs.. sanki şöförcülükten daha zevkli gibi :)))) Kız anneleri daha şanslı sanırım.

Pazar günü eşimin ısrarıyla yukardaki fındıklı kurabişlerden yaptık oğlumla yine ;Her zaman ki gibi çalışan anneler için çok pratik bir tarif.

Malzemeler

* 1 Yumurta (Sarısı hamurun içine,akı fındıkların yapışması için üste)
* 1 Paket katı yağ
* Aldığı kadar un
* 1 Paket kabartma tozu
* 5 Yemek kaşığı şeker
* 1 Avuç kadar çekilmiş fındık

Yapılışı
* Yumurtanın sarısı ile şekeri ezerek yedirin, üzerine yumuşatılmış katı yağı ekleyin,en son un ve kabartma tozunu ilave edin.Şekil verin önce yumurta akına sonra fındığa batırın ve fırınlayın... Kolay gelsin ve afiyet olsun....

Sevgilerrrr :)))

16 Mart 2009 Pazartesi

Mutluluk Mim'i :)

Sevgili Flame beni mutluluk mimiyle mimlemiş :))
Hep merak etmiştim bu mim olayını bana da nasip oldu :)))
Beni mutlu eden şeyleri yazmam istenmiş yazayım o halde :)
Öncelikle ; Sağlığımla ilgili ciddi problemlerim olmadığı için mutluyum
Sonra oğlumun ve ailemin varlığı beni çok mutlu ediyor
Yakın çevremin sağlıklı olması da mutluluk verici başka birşey tabii.
İyi bir dost sahibi olmak ...
Babamın varlığı ...
Oğluşumun sevinç kahkahalarını duymak...
Oğluşumu ne kadar büyüsede kucağımda uyutmak öyle uzun bir süre kalmak..

Flame nin dediği gibi bazen bir film,bazen de sevdiklerimle içtiğim bir Türk Kahvesi...
Bu aralar da baharın gelişi :)
Bir de bu bloğa sahip olmak tabiii.
....
Sonra küçücük bir şey bir kalem,bir kitap, boya malzemeleri,eski bir fotoğraf vs...
Kısıtlıda olsa fotoğraf çekmek.

Ne kadar çok şey varmış yazınca ,bana hatırlattığı için flameye çok teşekkür ederim.Sevgiler


Bende bu mim i sevgili mintaya (http://mintagunlugu.blogspot.com/ ) ve fikir işçisi ne gönderiyorum.http://umitburcu.blogspot.com

13 Mart 2009 Cuma

Güneşi gördüm ...

Mayınların arasında kalmış küçücük bir köy...
Okula gitmek için 40 km yol tepmeleri gereken, bu yüzden okuyamayan çocuklar...
Sadece hayvanlıcıkla geçinen, sütlerini, peynirlerini satmak için çıktıkları dağ yollarında terörist sanılarak ateş altında kalan insanlar...

ve daha bir sürü olumsuz şartlar...Sonrasında göç etmek zorunda kalan iki aile ve onların savruluş hikayesi...

Lütfen izleyin...

Yeni gösterime giren bu filmi, eşim görmeyi çok istemişti.T.annem de oğluşumuza bakmayı kabul edince saat 19:00 seyansında, Kozyatağı Palladıum sinemalarında izleme fırsatı bulduk.Küçük bir baş ağrısıyla gitmiştim maalesef ,genelde yanımda taşıdığım kolonyam yine benleydi. Ağlamaya başladıkca hafifletti biraz beni .. Bir ara acaba eşimde de ağlama belirtileri var mı diye baktığımda onunda gözlerinin çoktan kızarmış olduğunu gördüm.Uzanıp elini tuttum, ikimizde orda yaşanan tüm olaylara ama özellikle çocuklarla ilgili olan sahnelerde ortak fikirdeydik bunu çok iyi biliyordum..Eve gelince oğlumuza sıkıca sarıldık.Sonra ben deli gibi artan beni çıldırtan baş ağrımla ve filmin etkileyici sahneleriyle baş başa kalıp derin bir uykuya daldım...

Herkes düşünce yapısına göre farklı sonuçlar çıkarabilir bu filmden.Ama bence iyi bir özeleştiri olmuş. Gidin, görün, ağlayın, düşünün derim...

Sevgiler,