30 Aralık 2009 Çarşamba

İyi seneler..

Fot.netten alıntıdır...
Merhaba,
Bir kaç gündür pek iyi değildim..Ruhum da bedenimde çok yorgundu..Sözün bittiği çok an oldu ama yeni sözcükler üretmek zorunda olduğumu bildiğimden toparlanıyorum..Yeni bir yıla girmemize saatler kala, bir sürü yeni yıl dilekleri okudum günlerdir.Sonra dedim senin de yeni yıl dileklerin olmalı,listelemelisin sende..Çok uzun değil galiba benim listem çok şey istemiyorum 2010 dan sağlık ve huzur dışında..
Bir önceki postumda paylaştığım yazım için, boncuk gözlü Ahmet için bir sürü yorum geldi hala da geliyor.Hepinize merhametli kalpleriniz ve beni anladığınızı hissettiğim güzel yorumlarınız için tekrar tekrar teşekkür ederim..İçimde Ahmet le ilgili bir umudum var bugün itibariyle. Onu bulmaya çalışıyorum..Yoksa yıllarca sürecek içimde kalan yanık koku...
Umarım birşeyler yapmak için geç kalmamışımdır..Kalmamışızdır..


Yarın yazamazsam eğer şimdiden hepimize mutlu bir sene dilerim..
Güzel şeyler getirsin 2010...
2009 dan çok daha güzel geçsin...
Yukarıdaki güzel yüz gibi umudumuz duamız hiç bitmesin...

sevgiler...

23 Aralık 2009 Çarşamba

Uzun oldu ama okuyun derim...

Süleymaniye de işte tam da bu ev gibi,ahşap bir evin içinde ölçü alıyoruz 2 yıl önce..

Mimar arkadaşlar bilirler,rölöve ve fotoğraf işleri için gönderilmiştik 3 arkadaş..Aynı böyle yıkık perişan heryer köstebek deliği gibi açılmış,İstanbul un tüm soğuğu içeride...Ellerimizde eldivenler denklanşöre basarken bile ellerim tutmuyor ki.. Biz bir de o evde ölçü alacağız..

Her katta 3 oda, her odada bir aile, her ailede en az 4 çocuk.. Ülkenin en doğusundan kalkıp gelmişler..Neden ? daha iyi yaşamak için,öyle iyi yaşıyorlar ki,tuvaletlerde bulaşık yıkanıyor,koca koca leğenler,kovalar,deterjanlar ortada..Zemin hep su, ıslak havlular yerde..Biri kenarda çamaşır yıkıyor..Çişi gelen çocuklar çamaşır ve bulaşık leğenlerinin üstünden atlatılıp işetiliyor..Ağzımız açık bakıyoruz.Fotoğraf çekmek hiç bu kadar zor olmamıştı desem..Evin her köşesi hüzün gibi sessiz,bir tek çocuk öksürükleri bölüyor bu sessizliği.


Her odayı ayrı ayrı ölçüyoruz.Hepsinde de benzer eşyalar, duvar köşelerine yığılmış döşekler karşılıyor bizi.Zorlanıyoruz epeyce..Birde gece görmek istiyorum o odaların halini içten içten..Kim bilir bir yatak da kaç çocuk uyuyor...


Odanın biri kapalı açmıyor içerideki bayan..Ama ölçünün alınması lazım bekleyeceğiz.Çıkıyoruz üst kata yine öksürük sesleri,Türkçe bilmeyen güzel bir kadın karşılıyor bizi merhameti sonsuz..Üşüdüğümüzün farkında ama çayı bitmiş tezgahı gösteriyor demleyeyim mi diye soruyor ..Yok diyoruz, başımızı sallıyoruz..Fark ediyorum ki hamile,elleri de yüzü gibi bembeyaz.Peşinde 3 çocuk daha var..Odaları yavaş yavaş bitirirken eşi geliyor gencecik bir adam,şaşırıyorum.Kadın çok yaşlı oysa ki...Sohbet ediyor genç adam bizle yıkacak mısınız abla diyor..Bilmiyorum diyorum..Onarıcaz inşallah.Böyle kalsa olmaz mı diyor.neden diyorum.onarırsanız çok kira ister ev sahibi diyor :((


Kime neye kızacağımı şaşırıyorum..Ev sahibin, aç gözlünün teki demek istiyorum.Perişan etmiş canım evi ,yıkmış bölmüş oda oda parselemiş.Her birinizden ayrı kira alıyor...O şerefsiz zaten deee, ahhh bu mis gibi ahşap kokan,eski kokan evin ne günahı vardı beee...Sizin ne günahınız vardı..
Pişman mısınız diyorum memleketinizden kalkıp geldiğinize,ahh be abla sorma,ne sen sor ,ne ben söyleyeyim diyor...


Öğreniyorum ki eşi benden de küçük...Oysa yüzü öyle eski ki kadının ..Tıpkı içinde yaşadığı ev gibi..


Arkamızda evin tüm çocukları,merak içindeler tabiii, tekrar iniyoruz aşağı,kapısı açılmayan oda açılmış..Amann Allah'ım içerde nasıl güzel bir yüz,gözler boncuk ama nasıl küçük, nasıl tatlı bir çocuk...Efe o zaman 14-15 aylık hala emiyor beni,göğsümde sütlerim sızlıyor küçük çocuğu görünce..

Elimde ki metreyi bırakıp alıyorum kucağıma öpüyorum kokluyorum..Hiç tiksinmiyorum ter kokuyor oysaki..Rutubet kokuyor buram buram...Ama tenine sinen çocuk kokusunu alıyorum ben...İsmi Ahmet.Oğlumdan o kadar küçük duruyor ki 18 aylık olduğunu öğrenince şaşırıyorum.Annesi birer bardak çay ikram ediyor bize.Öğrendim ki kalbi delikmiş Ahmet'in.İçim ezik yaptığım işten çok uzaklaşıyorum o an..
Her yer kırık dökük, içeri de bir elektirikli ısıtıcı sadece Ahmet i ısıtmaya çalışan bir kadın..Biz ölçü alırken ısıtıcıda ısınan suda Ahmet i yıkıyor annesi arkada ki küçük odada...Ahmet mis gibi geliyor odanın ortasına oturtuluyor;ama üstü incecek..Elinde sadece bir cips poşeti..Sonra bir elma veriyor annesi,nasıl iştahla yiyor..Nasıl özeniyorum onun iştahına oğluma nasıl kızıyorum anlatamam..Beyimiz beğenmiyor yemek yemek istemiyor..Küçük Ahmet ne bulsa yiyor..
Tedavisi çok pahalı,hastalık çok sinsi o yüzden gelişimi çok yavaş..Babası fırında işçi küçük Ahmet in, tek şansı tek kardeş olması yediklerini paylaşmıyor kimseyle..Yoksa çoktan kaderine terk edilmiş...Sonra ki gidişimizde bir torba oyuncak ve kıyafet götürüyorum..Birde banyodan sonra giysin,üşümesin diye bir uyku tulubu...

Şimdi nerdesin,nasılsın bilmiyorum ama yine yüreğimin tam ortasına düştün deniz gözlü küçük adam,iyi olmanı hayatta olmanı nasıl istiyorum bilemezsin...

22 Aralık 2009 Salı

Kırılmamak için bükül...

Kırılmamak için bükül
Düz olmak için eğril.
Dolmak için boşal,
Parçalan ki yenilen
Az şeye sahip olanlar
Çoğa kavuşabilirler
Çok şeyi olanların zihni karışır..

Tao Te Ching

Elif Şafak / Pinhan'ı okuyorum fırsat buldukça,bu satırlarda ordan.Paylaşmak istedim.
Zaman zaman sayfalarca yazarız,ama böyle kısa cümlelere sığdırılmış mesajlar kadar kalıcı olmaz söylemek istediklerimiz..
Garip...

sevgiler..

Fot.netten alıntıdır.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Bloğum 1 yaşına girmiş...



Bu sabah Yağmur var İstanbul da...

Ne güzel bir şarkıdır, her yağmurda özellikle açıp dinlerim, İstanbul yağmurla ne kadar da hüzünlüsün. Yılların yorgunluğu var üzerinde kirinden pasından temizlenircesine mutlusun aslında ve bizede hüzünle karışık sevinç yaşatırsın her yağmuru aldığında yüreğine..
Yazmak dünyanın en güzel şeylerinden biri bence, paylaşılırsa daha da güzel. Bu yeni başlangıcımda kimlere ulaşır bu sayfa, yazılanlar bilmiyorum ama ben kimse bilmesede okumasada çok mutluyum. Kendim için birşeyler yapıyor olmaktan.Sevgiyle umutla kalalım hep gülümseyelim sıcacık...

Bu bloğuma ilk başlangıç yazımmışşş...Bir varmış bir yokmuş gibi tam 1 yıl geçmiş sizlerin arasına katılalı...İyi ki başlamışım iyi ki her birinizi tanımış sevmişim..

Dilerim daha nice nice yıllar aranızda kalırım...

Kutlu olsun 1.yılım güzel paylaşımlar olsun yıllarca..

Sevgiler...

17 Aralık 2009 Perşembe

Ordan Burdan...


Merhaba,
Bu cicimi de geçen ay eşimle almıştık.Fotoğrafını çekip paylaşamamıştım sizle ...Uzun zamandır yatak odasında kitap okurken kullandığım lambamın çalışmaması canımı sıkıyordu...Bir abajur istiyordum..
Ikea dan bakmıştık ama çok cazip gelmemişti.Bunu Koçtaş dan aldık altı porselen, rengi toz pembe, fiyatı 19,95 tl çok severek kullanıyorum..Belki ihtiyacınız vardır benden duyrulur..
Kitabıma gelince oda henüz yeni alındı.Okuma sırası ne zaman gelir bilinmez :)) Eskisi gibi okuyamıyorum artık.Nerdeyse yatmadan önce uykuya dalmak için kullanır oldum kitaplarımı :(( 2.sayfada kapanıyor gözlerim..Yetişemiyorum hiç bir şeye..Ama biliyorum ki fırsat oluşturmalıyım bu hobime...Nehircce kitap kulübü de suya düştü :( Olsaydı azcık itekleyecektik birbirimizi...Neyse napalım başka sefere..
***
Siyah Süt yine bir Elif Şafak kitabı artık baya eski kitapları arasına girdi aslında.Ancak ben almak için ancak zaman ve para bulabildim :)))
***
Neyse dün akşam sevgili arkadaşım sewoş bendeydi..Eşim yok ya kaçamak yaptık..Bu arada efoş babasını çok özledi.Bugün 3.günü ayrılığın..Yarın gece dönüyor kısmetse, Kıbrıs dan.Bakalım bize ne ciciler getirecek :) İş seyehatlerinin en çok bu kısmını seviyorum :)))
Dün akşam işten bir telaş gelip yemek hazırladım.Yemeğimizi yedik sewoş ben ve efoş :)) kahvemizi içtik(efoş ballı sütünü),sonra çayımızı (efoş bu kısımda uykuya dalmıştı) :))) Filmlerimize baktık ne izlesek diye düşündük, koyduk Güz Sancısını sevdik filmi,hüzünlendik bildiğimiz üzücü bir gerçekle tekrar yüzleştik..İzlemeyenlere önerilir...
Sonra derin derin sohbet ettik..Onun gözler doldu benim içim acıdı..Ama hani koca kızlardık ya biz tuttuk kendimizi..Eskisi gibi salya sümük olmadık.. Fal baktık sewoş için kısmetleri gözden geçirdik :))
Hayatınızda enaz bir dostunuz olmalı,çoğu zaman bilmeli sevmeli herşeyinizi...
Sizi ve onu öpüyorum :))) sevgiler...

16 Aralık 2009 Çarşamba

SAHTEKAR..


Haftasonu bu filmi izledim.Gerçekten çok beğendim.Önemle ve özellikle tüm annelerin izlemelerini tavsiye ederim. Duygu yüklü,düşündürücü bir film.Çaresiz yalnız bir kadının,tek varlığı oğlunu bir mecburiyet yüzünden nasıl kaybettiği anlatılıyor..Sonra annenin içindeki muhasebe,gelgitler,bitmeyen bir umut ve tek başına yürüttüğü savaşın hikayesi...
Filmi evde tek başıma izledim.Efe ve babası dışarda birliktelerdi..Eve gelmesini nasıl dört gözle bekledim bilemezsiniz..Kapının çalışını ve ona deli gibi sarılışımı hiç unutmayacağım..O üşümüş ellerini,kızarmış burnunu gösterip bıcır bıcır konuşurken onu hiç duymadım..Filmden öyle etkilenmiştim ki onu karşımda görünce sımsıkı sarılmak geldi içimden sadece..
Anne olmak nekadar özel bir duygu derken, anne olmaktan bir canın sorumluluğunu böylesine taşımaktan çok korktum ister istemez..
İzleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız...
Sevgiler...

14 Aralık 2009 Pazartesi

Şalım sessiz sessiz ilerliyor :))

Acemi şal örücü,işinin 1/4 ünü henüz bitirdi.Motifleri tamamladıktan sonra birleştirme işlemi epey bir oyalayıcı doğrusu..Aslında araları örümceklerle birleştirmek gerekiyormuş ama benim aklım buna ancak erdi :)) zincir zincir ilerliyorum...Bittiğinde üçgen bir şal olacak kısmetse :)))

Eşim biran önce bitmesi için gözümün içine bakıyor..Bitsin de ortada şalımı takıp salınayım diye değil tabiii ki :)) İp makas,ve motiflerden kurtulmak istiyor.Haliyle malzeme biraz çok; motif makinası,onun aparatı,tığ,makas,ip motif torbası :)))Napalım canım kırk yılın başı birşeye niyetlendik olsun o kadar...Bu erkeklerde bir alem kendileri birşey yaparlar arkadalarından iki gün toplarız.Biz napsak gözlerine batıyor bunların değil mi ?

İki hafta önce musluk tamir etti,pense elbezi çekmecesindeydi ...Sizinkiler de böyle mi :)))

Hadi şimdilik bu kadar öpüyorum sizi...
Sevgiyle...

13 Aralık 2009 Pazar

ciciler aldım :)

Bu cicileri gecen hafta almıştım..Mudo dan inanılmaz ucuzlardı...Porselen tuzlukların tanesi 2,25 tl ,servis tabaklarının da fiyatı 2,25 tl' idi.Toplam 9 tl ye sahip oldum bunlara :)) seviyorum böyle ıvır zıvır şeyler almayı ama ben :)) bunlar o günümü iyi gecirmeme yetti de arttı bile:)) Gerci ihtiyacımda vardı hani...

Bu arada hava malum cok kötü,yağmur rüzgar ve soğuk tam bir kış günü..Bizim IKEA planı yattı.Arkadaşım gelecekti oda iptal oldu :(( Ben de birazdan film izlemeyi düşünüyorum..

İyi pazarlar ...
Sevgiler...

11 Aralık 2009 Cuma

Özür içerikli bir post...

Bizim böcek geçen gün öğretmeninden bir ceza almış :)) Daha 3 yaşında ilk ceza cepte Allah sonumuzu hayreylesinn :)) İki gün önce kreşten çıkıp eve geldiği saatlerde aradım bıcırığı sesi çok mahçup ve pek konuşmak istemiyor gibiydi..Anladım var bu işte bir şey hadi bakalım dedim...
Eve gidince olay gün yüzüne çıktı.Önce ananesinden sonra babasından sonra da kendinden dinledim olayın detayını..
Bizim ki yemekhaneye inerken Ali Ozan adında bir arkadaşı tarafından itilmiş.Bizim ki kızmış ama bir tepki vermemiş o an yada verememiş..Ama hesabını sonra görmüş küçük afacanın :)) Oyun oynadıkları bir esnada kapmış kolunu biraz ısırmış..Kıyamam ben sana küçük Ali Ozan sende benim oğlum sayılırsın ama bizim ki haşin işte böyle napalım :)) Neyse öğretmeni cezasını vermiş tabii bizimkinin...Diyalog şöyle ;


Annecim neden böyle birşey yaptın ?
Ama oda beni itti meydivenlerden yaa düsseydim yolcaktı...
Naptın peki arkadaşına da ceza aldın ?
azcık kolunu ışıydımm..
Peki öğretmenin naptı sana ?
kızdı biyaz,sonra kapının köşesine oturttu cezalısın dedi(dikkat edin kapının köşesi,hangi köşesi ki :))) )
Peki sen ne yaptın ?
otuydum,sonra öcür diledim.Öyyetmen beni affetti..Gittim yesim yaptımmm :))

Akşam yemeğinden sonra arkadaşına özür amaçlı bir resime teşvik ettim onu..Çok sevindi aykadaşıma veyiyim odasının duvayına asar dedi...Yukarda resim yaparken oğluş görülmekte...Koca bir balon yapıp içini boyadı bir de özür notu yazıldı (anne tarafından)
Resim sonrası 2 dk odada yalnız kalan Efoş, koltuk üzerinde çizgi film izlerken böyle uyuya kaldı işte...
Pamuk oğlum,kabahatini bilir özrünü de diler teyzeleri :)))



Buarada size küçük de bir duyurum var ,belki de çoktan duydunuz gittiniz bilmiyorum :))
Ikea nın cumartesi ve pazar günleri saat 12:00-13:00 arasında çocuklar için ücretsiz tiyaroları oluyormuş..Biz yarına bir aksilik olmaz ise önce bir ıkea kahvaltısı yapıp, efoş'u götüreceğiz..O da bende çok sevindik..Herkesin bilgisine...
Güzel dostlar hepinize ve kendime iyi bir haftasonu diliyorum...
Sevgiler...

10 Aralık 2009 Perşembe

Havuçlu kek ve ıhlamurrr :))



Haftasonu Kadıköy de dolanırken aktarların birinden kök zencefil almıştım..Daha önce hep toz kullandığımdan çok ilginç gelmişti..Tabii daha sağlıklı olduğunu da düşünüyordum..Hemen denemek istedim.Pazar günü malum hastalar ,yatak döşek yatarken, dedim bir ıhlamur kaynatayım.Kök zencefillerden bir adet attım, yarım çay kaşığı kadar da taze tarçın..Ihlamurumun rengi yukarıdaki fotoğrafta sanırım yeterince belli :) Çocukken evimiz sobalıydı malum,annemin sobada kaynattığı ıhlamurda sanırım sürekli kaynamaktan :) böyle kıpkırmızı olurdu..Bu bir kaynamada bu rengi aldı..Tadı her zaman yaptıklarımdan daha lezzetliydi..Bundan sonra sadece kök zencefil kullanmaya karar verdim... Sonra dedim ki bu mis kokulu ıhlamurun yanında bir de havuçlu kek olsa hımmm offf ne müthişşş olur dimi..

Dururmuyum :) geçen hafta mikserim bozulmuştu.Önce acaba elle çırpsam olur mu diye düşündüm..Sonra niyetimi bozmuştum bir kere, çırptım eski dost çelik çırpıcıyla :)) Biraz kolum yoruldu ama oldu bitti...Eşim çok beğendi..Bende hastayken biri bana ıhlamur kek getirse beğenirim tabii...Niye ben hiç böyle hizmete maruz kalamıyorum ki...

Keki bildiğiniz klasik kek tarifine göre yaptım..Hani 3 yumurta 1 su bardağı şeker 1 su bardağı yoğurt vs.... den oluşan :)) ilave olarak 1 su bardağı kadar havuç rendesi koymanız işi çözüyor :)) İsterseniz tarçın ve biraz toz zencefil de koyabilirsiniz...

Not: Yeni arkadaşlar katılmış aramıza,size ve tüm blog arkadaşlarıma beni okumaya değer bulduğunuz için bir kez daha teşekkür ederim...

Herkese kucak dolusu sevgiler...

9 Aralık 2009 Çarşamba

motif makinası ve babanne diyaloğu...


Bugünlerde yine hastalıklarla boğuşuyorum...Evimizde bir ay önceki sahnenin aynısı yaşanıyor :( eşim de oğlumda hasta ..şükür ben iyiyim iyi olmalıyım..Bir hemşire lazım eve değil mi..

Günlerdir bir sürü birşey oluyor; ama ben pek yazma keyfine geçemiyorum..Zihnim de 25 i devirdikten sonra unutur oldu herşeyii niye bilmem..Akşam ay şunu yarın yazayım diyorum sabah ne yazacağımı unutuyorum..Unutkanlık için tavsiyeler bekliyorum..Özellikle beslenmeyle ilgili olanlar sanırım benim için önemli..Çünkü not almak değil çözüm;ben not almayıda unutuyorum çoğu zaman :)))

*****
Bu haftasonu arkadaşımla Kadıköy de buluştum.Birer çay içip azcık sohbet ettik..Sonra bana şu meşhurrr motif makinasından almaya gittik.Hani derleya bi o eksik diye, haaa işte tam öyle bu telaşın koşturmanın,unutkanlığın için bi o aktivite eksikti :))) Ama iyi oldu yaaa, memnuniyetsiz ben önce pek beğenmedim ama şimdi elimden düşürmüyorum...Mor bir ip aldım her yanım mosmor motiflerle doldu...Dün eşim elimde görünce buda nerden çıktı şimdi ''bir motif makinamız eksikti'' dedi :))) eminim çoğunuz biliyorsunuzdur.Ben yeni öğrendim tabii, bu mekanizmayı :)) 2 dakikada elinizde bir çiçek bitiveriyor müthiş...Tavsiye ederim..Tüm yüncülerde fiyatı 3-5 tl civarı.. Elinizde ki motifleri yeteri sayıya getirdiğinizde isterseniz şal,çanta,atkı hatta yaka süsü vs.. yapabiliyorsunuz...

Neyse bu yeni faaliyetten bahsettikten sonra, dün gece oğluşla aramızda geçen ve beni duygulandıran bir diyaloğu anlatmak istiyorum...

Gece yattık koyun koyuna,hastaya pek bir nazlı...Sevgili Balcan hikayelerinden birini okudum.Kitabımızı bitirince dedim ki Efoş şimdi ben sana okuyorum ya,ama sen de ilerde okuma yazma öğrenince bana okursun olur mu ..Niye ki dedi :) hımmm, hani ben de Balcan ın babannesi gibi olucam yaşlanıcam ya işte o yüzden,sen okursun ben dinlerim dedimm..Durdu şöyle bir, sonra içini çeke çeke ağlamaya başladı... Öylece kaldım.Ne oldu annecimm dedim,cevap ;ama sen babanne olursan ben kime anne diyeceğim dedi ...ŞOK oldum..Zihninde oluşturduğu kurgu öyle şaşırtıcı geldi ki biran..Sonra sarıldık birbirimize ağlaştık biraz, niyeyse içerledik o an ikimizde, ona uzun uzun anlattım ben hep senin annen kalacağım diye...

Siz çocuklar hepiniz bir alemsiz,sandığımızdan bildiğimizden daha koca yüreklisiniz...

Biz anneleriniz sizi çok seviyoruz...

Oğluş sen benim herşeyimsin ...

4 Aralık 2009 Cuma

Nehircce kitap kulübü'ne hoşgeldiniz...


Merhaba arkadaşlar,


Önceden kendi kendime yazardım,sesleniş kelimelerim olmazdı..Şimdi size seslenerek başlamak çok keyifli oluyor..Hepinize,sıcacık bir merhabaaaa ::)))

Uzun zamandır düşündüğüm daha önce size de bahsettiğim bir projem vardı :) proje kelimesi meslekten aşinalık,oysa bırakalı o projeleri nerdeyse bir yıl olmuş :(( Neyse bu konuyu çok kurcalamayalım...Asıl meselemiz şu ki;
Bir kitap kulübü kurmak yada temellerini atmak arzusundaydım..
Düşünüp düşünüp tam konsantre olamıyordum bu işe...Şimdi amacım okumaya gönül vermiş en az beş kişiyi bir araya getirmek.Sonra herkes son günlerde almak istediği kitabı belirleyecek..Örneğin, elimde beş tane kitap ismi olduğunda, kitap isimlerini bu beş kişi arasında farklı şekillerde dağılımını sağlayacağım...Herkes kurasında çıkan kitabı alarak başlayacak işe..Okuduktan sonra yine kura sonucu,okuduğu kitabı kurada çıkan kişiye gönderecek...Gönderi kargo ücreti alıcıya ait olacak..Böylece kitaplar aramızda dolaşacak..Tüm kitaplar bittiğinde yine herkes ilk aldığı kitabı kitaplığına kaldırmış olacak.Sadece Kargo ücretiyle 5 farklı kitabı okumuş olacağız. En büyük amacım, daha fazla okumak için kendimi ve sizi dürtmek :))
nehircce kitap kulübü Şartları;
  • Alınan tüm kitaplar orjinal olacak (Korsandan uzak duralım)
  • Alınan kitapların adaletli dağılımı için,her ne kadar aldığımız kitap en son bize dönecek olsa da,kitaplarımızın 20 ile 25 tl fiyat aralığında olmasına özen gösterelim...
  • Kitap sayfalarımızın en az 200-en fazla 400 syf.arasında olması adil olur sanırım..
  • Okuma süremiz 7-10 gün arasında olmalı..
  • Katılacak kitap dostlarım,bana yorumlarıyla haber versinler.
  • Kura sonuçlarını yeterli çoğunluk olunca bildireceğim ..
  • Kargo ücretleri alıcıya ait olacak.
  • Okumak istediğiniz kitap isminide yorumda belirtmeyi unutmayın...
  • Kitabımızı bitirir bitirmez bir sonraki okuyucuya mümkün olduğunca hızlı iletmeliyiz.Kimseyi bekletmemeliyiz...
  • Yeterli sayıya ulaşınca ikinci bir post yayınlayacağım ve orda adres bilgilerinizi isteyeceğim..Bu post için sadece katılım onayınızı ve okumak istediğiniz son kitabı bildirmenizi bekliyorum...

Eklemek önermek istediğiniz birşey olursa bana yazın ...

Hazır kitap mevzusu açılmışken kitap severlere,eski yeni farketmez aradığını bulamayanlara bir önerim var..Burda farklı türde onlarca kitap bulabilirsiniz.İnternet alışverişini tercih edenler,işte size bir öneri buyrun TIK TIK ...

Herkese mutlu bir hafta sonu diliyorum..Katılım için yorumlarınızı bekliyorum..Kişisel bilgilerin yazıldığı yorumlar merak etmeyin yayınlanmayacak...

Sevgilerrr...

2 Aralık 2009 Çarşamba

Gecikmiş mimimimmmmm :)))

Beni,sevgili Flame geçtiğimiz günlerde mimlemişti , işte cevaplarım..Burdan birkez daha ona çok teşekkür ediyorum..

En son hangi ülke gündemiyle canını çok sıktın? Türkiye de gündem öyle çok değişiyor ve öyle dolu ki başka ülkelere ne hacettt ..(Malum grip,dağdan inen sözde kahramanlara !!)
En son hangi şarkıdan nefret ettin? İbrahim Tatlıses in Kız balkonda Armut dalda sallanır mıydı neydi en son değil, ben bu şarkıdan hep nefret ediyorum...
En son hangi fast food ürününden tiksindin? Mc Donalds la ilgili söylentiler hamburgerin nasıl yapıldığına dair yazılar beni tiksindirdi ne yalan söyleyeyim...
En son hangi sakatatı yedin? Hiç ağzıma sürmedim desem yeridir.
En son hangi yerli şarkıyı beğendin? Sezen Aksu Hoşgeldin...
En son hangi yabancı sözlü şarkıyı beğendin? Yasmin Levy - Me Voy
En son hangi yerli filmi beğendin? Güneşi gördüm.
En son hangi bilgisayar oyununu oynadın? Efeyle beraber, Kral oyundaki motor oyunları :))
En son neyden korktun? Efenin gecenin bir yarısı nefessiz kalıp morarması :((
En son kime veya neye küfrettin? Pek küfretmem ama, hımmm sanırım ev fiyatlarıyla ilgili bir emlakcıya yada mal sahibine olabilir :))) ama içimden tabii :))
En son neyden kaçtın (opsiyonel: koşarak ta olabilir) Yıllar önce Kadıköy deki molotof saldırısının tam ortasında kalmıştım, can havliyle kaçtığım tek ve belki ilk kaçışım...
En sevdiğin 5 film? Güle güle,Babam ve oğlum,Piyanist,Milyoner,Hokkabaz :)
En sevdiğin 5 şarkı? 90'larda ki bir çok parça olabilir.
En sevdiğin 5 yemek? Mercimek çorbası,kuru köfte,kırmızı biber salatası,barbunya,fırında tavuk..
En sevdiğin 5 isim? Efe :) ,Nehir,Ece,Elif ...
En sevdiğin 5 oyun? Okey,Kızmabirader,kız tavlası :)))
En büyük korkun nedir? Sevdiklerimi kaybetmek vs...
En nefret ettiğin 5 klişe nedir? Bizim zamanımızda diye başlayan cümleler...başka aklıma gelmiyor..

Bu mimi birçok arkadaşımın sayfasında gördüm bu nedenle isteyen herkese gönderiyorum...

Sevgiler..

1 Aralık 2009 Salı

Ordan burdan...Az bayramdan az benden...



Bir bayram daha geçti gitti...Seneye kim öle kim kala değil mi..

Benim bayramım ağzına kadar dopdolu geçti :) Eşimin annesinin bayramın ilk günü bizde oluşu tüm sülaleyi bize çekmeye yetti..Eeee demiştim ya zaten doluydu ev,dolduk taştık anlayacağınız..


Efenin odasında tek boş kalan yer onun yatağıydı..Son baktığımda kuzeniyle içini oyuncaklarla doldurmuş zıplıyorlardı..Yanında ki kanepe, zaten hak getire.. Sinirlenmeden kendimi sakin tutmayı öğrendim bu tıkabasa günlerde...Geçecekkk yarın herkes gidiyor vs... telkinlerinde bulundum sürekli :)

Evli olunca işin bir zor yanıda, hem eşinin hem de kendi tarafının arasında kalmak galiba.Ne ziyaret bitiyor ne de gelen giden :)) Ben de ikiye bölündüm tabii eşimin ailesinin işini bitirince :))) kendi aileme sıra geldi.Bayramın üçüncü günü tam kadro kahvaltıda bizdelerdi..Sabahın 8 inde biraz bitkin bir kalkışda olsa uyanabildim..Akşamdan belirlediğim menümü hazırladım.Kendi imkanlarımla salona iki masayı birleştirerek bir sofra hazırladım..Küçücük evimizde masa boyutumuzda malumm küçük tabii.Mecbur iki masa.Neyse hoş bir kahvaltı sonrası, içilen kahveler.Ağırlanan misafirlerin yüzleri güler bir vaziyette ayrıldılar evcağızımdan :))) Bende memnunum tabii bu durumdan...


Ertesi gün apartmandaki büyüklerimizi ziyaret ettik.Bu iş hep en sona kalıyor ama yetişiyor yinede.Sonrasında eşimin sözü üzerine sahibinden satılık, ev araştırması için düştük yollara...Bulduk birşeyler ama fiyatlar çok yüksek. Araştırma halindeyim.Dua edin de benimde bir evim olsun azcık daha büyüğünden :))) ama bir balkonu olsun önü açık bir daire,ferah ferah olsun :))

Not : Yukardaki ev nasıl ama,pardon şatooo demek istemiştim..Bizim evden sonra şato bile az bence :))) Fot.netten alıntıdır.Bu kadarında kesinlikle gözüm yoktur :) 3+1 bir daire olsa yeterde artar bile bize :)))

Benden bu kadar, hepinizi öpüyorum...

Sevgiler...