28 Ekim 2009 Çarşamba

mim, 29 EKİMMMM hepsi bir arada...



Merhaba,

Öncelikle, sevgili cecilia mimlemiş beni teşekkür ederim canım benim ,fırsat bulmuşken cevaplayayım istedim.Mim konumuz sevdiğimiz ,vazgeçemediğimiz kokular;

  • Ben yağmurdan sonra ki toprak kokusunu

  • oğluşumun değişmeyen mis kokusunu

  • eşimin ilk tanıştığımızdaki kokusunu

  • Sonra komik biliyorum CİF varya hani temizlik malzemesi,ha işte onun banyo için olanı varya mavi onun kokusunu :))))

  • Bide evimin kokusunu çok seviyorummm...
Şimdi ben de aramıza yeni katılan yeni blog kardeşimiz aşk ' ı ve sevgili Tuğçişi (seni seni Demir'in annesi) mimliyorum...Hadi size kolay gelsin...

******
Bu arada bugün işle ilgili biraz canım sıkkın,ukala birine ağzının payını verme zamanım geldi de geçiyor.Ama kendime yakıştıramıyorum ki bu tutumu..Göz göre görede kendimi ezdirmemeliyim dimi...Burnu Ağrı Dağına ermiş olan eyyy sevgili arkadaş, keşke mecbur olmasam senle aynı havayı teneffüs etmeye... Keşke burda değilde Topkapı Sarayındaki işimde az parayla kıt kanaat geçiniyor olsaydım; ama mutlu olsaydım..Bugün bu duyguyu bana tekrar hissettirdin ya helal olsun sana...

Neyse siz boşverin beni,yarın yazmaya fırsat bulamayabilirim..1998 den beri göremediğim ama aklımın bir köşesinde hep olan, liseden sevgili arkadaşlarım Songül ve Zehrayla bulaşacağım..Beni davet ettiklerinde çok sevindim.Bakalım yıllar bizlere nasıl süprizler yapmış..

Şimdiden Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum..
Çocuklarımızla çoşkuyla kutlayacağımız nice nice bayramlara...

Sevgiler...

27 Ekim 2009 Salı

İnternetten alışveriş...


İnternetten alışveriş..

Biraz önce kardeşimle konuşurken,aslında ne kadar da kolay bir yöntem olduğunu düşündüm..Yıllardır var olan kredi kartımla hiç cesaret edip internet alışverişi yapamadım..Komik mi bilmiyorum.Cesaretsizlik belki de..Öyle çok dolandırıcılık hikayeleri oldu ki zamanında.Gerçi biliyorum son zamanlarda daha güvenli bu siteler.Her neyse kim bilir belki denerim günün birinde :) Aslında gerçek sebebim bu değil sanırım..

Takip ettiğim kadarıyla o kadar çok hayatımıza girmiş ki bu netten alışveriş..Beyaz eşyalar,kıyafetler,kitaplar hatta bazı arkadaşlarım bu yolla evlerinin market ihtiyaçlarını da görüyorlar.Kapılarına kadar geliyor 1 kg domates 2 kilo patates mesela :)) İyi mi kötü mü tartışılır ben dokunmalıyım,seçmeliyim,sağına soluna evirip çevirip bakmalıyım.Hissetmezsem alamam gibi geliyor bana..Kötü alıcı mıyım ki acaba :) Sözüm yoğun çalışıp vakit bulamayan arkadaşlara değil asla sakın yanlış anlamayın beni :))


Büyükler çarşının,pazarın eski tadı yok diyorlar.Hayat zorlaşmış,yada biz kolayına kaçar olmuşuz da ondan galiba..Yaşam zorladıkca evimize gizlenmişiz,ayağımıza bekler olmuşuz bir çok şeyi..Hele de İstanbul da o trafik keşmekeşinde dışarı çıkmak bir hayli zorlar olmuş bizleri..


Bir on yıl öncesine gittiğimde;çünkü daha eskisini hatırlayamıyorum.Dershane çıkışı, uğradığımız dükkanlar,girip çıktığımız kitapcılar,küçük beyaz eşya dükkanları,kitap kafeler vardı mesela,hepsi de doluydu cıvıl cıvıldı bir renk cümbüşü vardı içeride..Şimdi o ruh pek yok sanki,yine kalabalığız malum burası koca bir şehir ama yok o canlılık sanki..O alışveriş duygusunu öldürmüşüz, farklı bir boyuta geçirmişiz herşeyi..Elektronik yaşar olmuşuz hayatı...


Ben biraz geleneksel bir kadınım,ondan bu yazı böyle bir şekil aldı aslında.Saygım soysuz bu işi böyle görenlere elbette..Ara sıra eski alışveriş tezgahlarına da uğramalıyız bence ne dersiniz...


Sevgiler...

26 Ekim 2009 Pazartesi

Hafta sonundan kalanlar...


Merhaba :))

Bir haftasonu daha geçti gitti..Dolu dolu,yorucu,koşturmalıydı ama bir kaç yüz gülünsetmeyi başardım, bende mutlu oldum...Cumartesi günü evimin işlerini bitirince, Acıbadem hastanesinde yatan sevgili eniştemizi ziyaret ettik..Aslında kendisi yoğun bakımda olduğu için ailesini, demek daha doğru olur.Kalp krizi geçirmişti yaşlı olduğu için,atlatıp atlatamama konusunda çok endişeliydi yüzler...Dilerim iyileşir ailesinin başında,torunlarıyla,sevdikleriyle kaldığı yerden devam eder hayatına...

Sonra oğluş ve eşim Kadıköy e gidip yemek yedik,benim yapmam gereken işlerim vardı.Onları Rest. bırakıp hızlıca onları halletmek ve tekrar aynı yerde buluşmak üzere ayrıldım yanlarından..Koştura koştura gittiğim alışveriş merkezinde babama doğum gününde aldığım kazağı değiştirmeye uğraştım.İade bölümü 2.kattaymış meğerse asansörle çıkmamı istediler beni telaşlı görünce..İyi dedim bindim asansöre, kapı kapanırken dedim ki bu aceleyle inşallah ben asansörde kalmam..Acele işe şeytan karışır derler ya haaa işte,o bende hep olur ::))

Veeee tatatammmm kaldımmmmm.. Düğmelere basmaktan ,ter içinde kalan bededim kızaran yanaklarım, yine şeytanı karıştırdın bu işe diye kıza kıza kendime telef oldum...Nihayet kendileri yine bindiğim katta açıldı...Ben ter içinde sinirle çıktım..Niye bindim niye indim dimi :)))

Ordaki işimi halledip,koştur ayakkabıcıya vs.. Neyse minnoşum ve eşimle buluşup düştük yollara..Moda civarında oturan,yada Bahariyenin arka sokaklarında ki sevgili izleyenlerim, saat 19:00 20:00 civarında avazı çıktığı kadar bağırıp şarkılar söyleyen bir cimcime sesi duyduysanız o benim afacanımdı işte... Akşam gezmelerini neden çok sevdiğini pek çözmüş değilim ama inanılmaz mutlu oluyor karanlıkta dışarıda olduğunda...

Şarkı sözlerimiz şöyleydi;
Kıymızı balik göldeeeeee,kıyvılı kıyvıla yüzüyoooo
Balıkçı Hasan geliyo
Oltasını atıyooooo
Sonra fısır fısır sözler, dediği pek anlaşılmıyor çünkü sınıfta da böyle söylüyorlarmış..Yani şarkının geri kalanı fısır fısır bitiyoooo...

****
Sonraaa aile ziyareti,komik yeğen Tülay ın şovları vs..Oldukca eğlenceli bir akşamdı doğrusu...
Pazar günü,biz misafir ağırladık gece yorgun bitt;ama sabah kendimi daha iyi hissediyordum..
Şimdi yine yeni bir haftanın ilk günü,umarım iyi geçer hepimiz için...
Buarada en yakın arkadaşım Sevim döndü bugün Almanya dan sabah sesini duydum rahatladım.Belki bugün küçük bir kaçamakla görürüm onu, özledim...

Sevgiyle iyi haftalar dilerimmm herkeslereee :))

23 Ekim 2009 Cuma

Ordan burdan...Azcık Efe 'den...

Ne yazsam ne yazsam diye düşünüyorum bir kaç gündür.
Pek de fırsat yaratamadım ne yalan söyleyeyim...Bugünde bir sürü angarya iş yüzünden epey yoruldum.Ama olsun bugün Cuma öyle değil mi :)) Oleyyy :)) yarın fırsat buldukca uyumayı ümit ediyorum..

Tam bir haftadır, her gün toplam 4-5 saat uyuyabildik eşimle..Efoş'un hastalığı, gece belirsiz aralıklarla tutan öksürük krizi sebebiyle..Dün de eşim seyahatte olduğu için,evimin küçük erkekiyle yalnız kaldım bütün gece başındaydım dersem yeridir...

Ihlamurdu,süttü,terlemiş üstünü değiştir,yastığını yükselt derken yanında uyuya kalmışım.Yatağıma geçtiğimde sabaha karşı 4 civarıydı..Sonra inanılmaz bir kabus gördüm.Ter içinde,kaskatı uyandım korkuyla...Yani harika bir geceydi :))

Şuan gözlerimden uyku akıyor...Tutamıyorum desem :)

Geçecek inşallah sabırla bekliyorum.Anne olmak demek,sabırlı olmak demek değilmi zaten :) Herşey onlar için..Kendilerini bir yudum daha iyi hissetmeleri için..

............
Şimdi biraz gülümseyelim :))
Birkaç küçük diyalog var Efe Bey den, size :)

Dün akşam babasıyla telefonda konuştular, telefonu kapadıktan sonra,onun için tam yatma vakti.Ben çabalıyorum uyusun diye,durdu bana döndü; ''anneeee ben evin erkeğiymişim artık,babam öyle söyledi ben yatmıycam şimdi '' aslında babasıyla aralarında geçen konuşma ''oğlum ben bu gece yokum ya,sen evin erkeğisin şimdi, anneni üzme vaktinde yat ilacını da iç tamam mı''.....Efe durumu işine geldiği gibi anlamış yani :)))

*******
Geçen akşam oturduk resim yapıyoruz, Efe :''anneee başıma biy fikir geldi '' dedi..Aklına olabilir mi Efe dedim hıhı olabilir :) dedi...Gülüştük, sonra ''anneee ben seni bugun çok seviyorum'' dedi..Ben bozulmuş bir suratla yani dün az mı seviyodun Efe dedim..Hiç utanmadan klasik cevabı verdi ; hıhııı...

*******
Son olayımız aslında bu eski ama ben yazmaya fırsat bulamamıştım;
Rahhmetli babannemin Samsunda ki köy evinden, eski bir gaz lambası alıp geldim bu sene tatil dönüşü.Hatıra saklamak için, eskicilik ruhumda var benim.Meslek ondan Restorasyon..Her nekadar yaklaşık bir yıldır işimi yapamasamda hala aşığım kendilerine neyse ...Eve getirdim eşimle temizledik oldukca eski yıpranmış gaz lambamızı, koyduk kitaplığımızın bir köşesine.. (Şimdi eksiklerini tamamlıyoruz gaz lambasının bitince ayrı çeker gösteririm size)
Ertesi gün Efe bombasını patlattı, ''anne o neki ?'' ben gaz lambası oğlum babannemden hatıra saklıycam ..'hıııı' aradan biraz zaman geçer Efe babasına seslenir''babaaa biz bundan sonra gazlarımızı o lambaya dolduralım o zamann'' (fiziksel gazdan bahsediyor beyimiz) biz yerde kriz halde :))) Önce ciddi sandım ben :)) meğerse espri yapmış bizim oğlan alemsin Efe çok yaşa emiiii....

Not: Yukarıdaki kitaplığın tasarımı eşimle bana aittir :) Bir ara çok bahsetmiştim bilenler bilir.Gaz lambamızda solda çerçevenin hemen yanında şekil A görünmektedir :)))
Hem kitaplık, hem çalışma masası hatta abarttık ben alt bölümüne yemek takımım için bile yer yaptırdım :)) Ne yapalım ama, bizim evimiz hepi topu;55m2 her şey fonksiyonel olmak zorunda :))
.....
İşte böyle bugünlük benden bu kadar :))
Hepimize iyi hafta sonları olsun,bolca dinlenelim...
Sevgiler....

21 Ekim 2009 Çarşamba

21 Ekim :)


Bu sabah her günden farklı uyandım,akşam yatarken kendimi buna zorladım çünkü..
Yarın farklı olmalı,iyi olmalı,iyi görünmelisin dedim..Zor bir gecede geçirsem sabah bir umutla açtım gözlerimi yeni güne...Evettt bugün benim doğum günüm,Teoman'ın dediği gibi ''kelimeler büyüyor ağzımda'' aklımda bir sürü şey,eksik kalan yanlarım..Bazı sevdiklerimden uzağım.Ama yine de mutlu olmaya gayret ediyorum..Çünkü bugun benim doğum günüm :)))
Gece 12 yi geçtikten sonra uykumun ortasında eşim gelip yanağıma küçük bir öpücük kondurup doğum günün kutlu olsun dedi,çok sevindim daha da bir güzel uyudum :) Sabahta minnoşum kutladı :))
28 'i bitirip 29 dan gün alıyormuşum :) 30 a ne kadar az kaldı :))
Sabah servise binince hatırlayan 1-2 arkadaş neşe kattılar günüme,insan önemsemiyor gibi oluyor ama hatırlanmak ne güzel bir duygu böyle..
Sabah mailler gönderen,arayan arkadaşlarıma da ayrı ayrı teşekkür ediyorum burdan..
Hepinizi çok seviyorum...
İyi ki varsınız..
Sevgiler,

20 Ekim 2009 Salı

Öylesine bir gün...


Merhaba,

Bugünde usulca kaydı ellerimizden..Zaman ne acımasız, çok mu hızlı akıyor artık nedir.Neyse,bugün çok hoş bir tarif gördüm sevgili Alev'in bloğunda nasıl hoşuma gitti bilemezsiniz..Yarına yapacağım kendime, ödül olarak...Ama bunun yanında geçen hafta oğluşun sınıf arkadaşlarına yaptığım süpriz kurabişlerimde hiç fena olmaz bence... Ayıcıklı kurabiyemin tarifini merak edenler işte yazıyorum ;


Malzemeler :)


1 çay bardağı sıvı yağ

yarım paket katıyağ (eritilmiş soğutulmuş)

1 çay bardağı elma sirkesi

1 pk.kabartma tozu

2 yemek kaşığı şeker

1 yemek kaşığı tuz

1 yumurtanın akı

Kulak memesi kıvamına gelene kadar un ilavesi,



Tüm malzemeleri karıştırıp,yumuşak bir hamur elde ediyoruz..Merdaneyle açıp,kurabiye kalıplarıyla şekil veriyoruz..Üzerine de bir yumurtanın sarısını sürüyoruz...180 derecede üzeri kızarıncaya kadar pişiriyoruz...Sonra afiyetle yiyoruz..

Eminim bu tarifi herkes biliyordur.Hem basit hem malzemeleri kolay ve masrafsız..


Efe nin arkadaşları çok beğenmişler,uzun sürede cam kavanozda yada saklama kablarında bekletebiliyorsunuz...Habersiz bir misafirin önüne hemencik koyabilirsiniz...

Yarın güzel bir gün olsun hepimiz için; ama benim için daha özel olsun :)

Sevgiler...

19 Ekim 2009 Pazartesi

Artık bir sütcümmmm var :))


Merhaba,

Yine klasik bir pazartesi başladı.Migren ilk sinyallerini verdi.Ben şuan onla boğuşuyorum.İlacımı aldım beklemekteyim..İnşallah geçecek..

Haftasonum, daha önce size anlattığım gibi epeyce yoğun geçti..Yazlıklar kalktı vakumlu hurçlarla küçültüldü :) Kışlıklar çıkarıldı 4 makina çamaşır yıkandı.Asacak yer kalmayınca annemin balkonu da işgal edildi.Hala yıkanacak bir sürü kazak ve hırka var..Bu arada,oğluş için unuttuğum bir sürü kazak çıkınca,inanılmaz sevindim :)) Yeni almış gibi oldum.Okul başlayınca ne kadar çok şeye ihtiyaç duyuyor insan..

Evimi temizledim,dolaplarımı sildim vs...

Pazar günü annemlerle kahvamızı yaptık.Efe'nin itirazsız yediği ender bir kahvaltıydı.Hepimizi çok mutlu etti..Sonra eşimin doğum gününü küçük bir aile toplantısıyla birleştirip kutladık..Hediyemi çok beğendi.Bende memnun oldum..Nice nice yaşlara inşallah sağlıkla...


Gelelim başlıktaki asıl konuya,

Yıllardır imrendiğim ama cesaret edemediğim bir konuydu bu,güvendiğim bir sütcü edinmek.Sağlıkla tertemiz,katkısız sütler almak oğluşumu bununla beslemek..Eşime tatlılar yapmak :) Ama hep askıdaydı bu proje :) Geçen ay tam da bu zamanlarda bir mail aldım bir tanıdığımdan.Sevgili sütcüm Aysun Hanım dan bahsediyordu.İnanılmaz şaşırdım.Türkiye gibi bir ülkede böyle bir yatırıma kim gönül verip girer ki diye düşündüm...Biraz inceleyince gördüm ki Aysun Hanım bu işi tam da olması gerektiği gibi severek ve isteyerek kalitesinden ödün vermeden yapmakta..

Büyük bir heyecanla yazıştık kendisiyle.Çok içten çok samimi birisi kendisi.İş arkadaşlarımı da organize edip ilk siparişimizi verdik..Haftanın belirli günleri İstanbul'un hemen hemen her yerine servis yapıyorlar...Siparişiniz, bir gün öncesinden Aysun Hanım tarafından gönderilen hoş bir telefon mesajıyla soruluyor.Mesajlarda çiflikten haberler alıyorsunuz.Zevkle gülümsüyorsunuz :))) Sonra sipariş miktarınızı msj la bildiriyorsunuz yine :))

Ertesi gün kapınıza kadar gelen sütler gayet temiz,sıfır kapaklarla kapatılmış plastik şişelerde elinizde oluyor..Akşama evinizde mis gibi kokan süt kokusuyla eskiyi,annelerimizin mutfaklarından gelen mis gibi süt kokusunu hatırlıyorsunuz...

..........

Oğlum her perşembe kapıda bekliyor beni,olayı daha da keyifli yapmak için sarı kız (kendimizce belirlediğimiz bir inek ismi :) ) sana süt göndermiş Efeciğim diyorum çok mutlu oluyor kuzum..Uyumadan önce içtiği süte heyecan geldi kısacası,benim için süt göndermiş dimi anne :) vs.. gibi bir sürü cümleyle uyuyakalıyor :)))

Sütü hemen o akşam kaynatıp fotoğrafta görüldüğü üzere borcamımda saklıyorum..Gerçi yarısı hemen o akşam içiliyor nerdeyse..Azda yoğurt mayalıyorum..Deymeyin keyfimize..


Burada Aysun Hanım la ilgili bir haber de var.İlgilenirseniz kendisinin mail adresi


[aysunthesutcu@gundonumu.biz.tr]


Bu yazımı yayınlamak,size tavsiyede bulunmak için bekledim biraz,önce kendim emin olmalıyım dedim ki tam bir aydır zevkle,hevesle,sağlıkla kullanıyorum sütümü..Bu konudan bahsederken tek amacım; aramızda benim gibi anne olan,ya da aday olan bildiğim bir sürü arkadaşım var,onlarda faydalansınlar istedim..Aslında herkes içmeli bence..Kutularda aldığımız sütler gerçekten süt mü emin değilim..Hele de bu sütü tattıktan sonra :))) Sütten çıkan kaymağımı da her pazar babişkoya hediye ediyorum..İnanılmaz seviniyor..

Sevgiyle herkese iyi haftalar diliyorum..

17 Ekim 2009 Cumartesi

Kanka :)


Dün akşam yorgun argın eve geldim,yağmur çok zevkle yağıyordu benim de içimi ferahlattı...Hafifledim.Ruhumu dinlendirdi...

Yemek maratonundan sonra,Efenin ve benim sevdiğimiz dizimiz Melekler Korusun'u izlemeye başladık :) Efe birara bana ''anne bana bir su kap gel'' dedi...Önce kulaklarıma inanamadım neyyyy dedim güldü ''bir su kap getir işte'' dedii..O ciddiydi de ben şok olmuştum :)

Çok ayıp dedim anneye böyle hitap edilmez...'''Tamam su getirir misin'' dedi...Neyse dedim..Arkadaşlarından duymuş öyle söyledi..Çok komik geldi sonra güldüm epeyy...

Sonra aradan 10 dk geçti geçmedi geldi boynuma sarıldı.''Anne biz şimdi kanka olduk'' dimi dedi.. Ayyy Efe çok komiksin oğlum kimbilir daha neler duyacağız senden dedim..Gülüştük durduk..Yanımda uyuya kaldı sonra.Gribi hala devam ediyor haftasonumu ona ayırıp iyileşmesi için çabalıycam inş.toparlar kendini..

Bu arada bu akşam ya da yarın yazlık , kışlık devrini yapmam lazım dolapları düzenlemeliyim.Yıkanacak da bir sürü çamaşır çıkacak demek oluyor bu..Ayyy bir de ütü cabası..

Sağlık olsun elimiz mahkum yapacağız :))

Yarın eşimin doğum günü, küçük bir süprizde planlarımın arasında bu iki güne çok şey sığdırmam gerekecek belli oldu..Hadi bakalım umarım herşey yolunda gider..
Sevgiyle İyi haftasonları...
Not: Fotoğrafda ki küçük bey, oğluş ve sevgili arkadaşları...

16 Ekim 2009 Cuma

Hayat Dersi' imiş...


Merhaba arkadaşlar,

Sabah bir mail gelmiş hatta,aynı maili iki farklı arkadaşım göndermiş,anladığım kadarıyla baya meşhur olmuş bu mail..Adı Hayat Dersi...Okuyunca çok etkilendim ve paylaşmak istedim..Çok da düşündürücü doğrusu sizde düşüncelerinizi söylerseniz sevinirimm.

................


Dün 15 milyon öğrenci ders başı yaptı...


Bilecikli Ahmet ise, Mecidiyeköy’deki Profilo trafik ışıklarında elindeki kağıt mendilleri satmak için yeşil ışığın yanmasını bekleyen araçların camlarını tıklatıyordu.


“Sen okula gitmiyor musun” dedim,


gerisi geldi:- İki sene önce dördüncü sınıfı bitirdim ve bıraktım.


- Neden?- Babam hapse girdi...- Ne yaptı ki?- İnce iş... Şimdi anlatamam...-


Annen neden çalışmıyor peki?- O da çalışıyor, aha orda...


(Eliyle 10-15 metre uzakta kucağında bir bebekle dilenen kadını gösteriyor.)- Oooo, iyisiniz... Bu ışıklar sizin kontrolünüzde yani...- Kız kardeşim de cam siliyor...


- Vay, vay, vay... İyi para götürüyorsunuzdur...- Üçümüz günde 200-250 liradan aşağı toplamıyoruz... - Ayda 6 milyar eder...- Geçiyor... Ama pazar günleri çalışmıyoruz... Çünkü pazarları bu ışıklar tıkanmıyor. İş olmuyor. Ben de balık tutup satıyorum. Sana da getireyim mi?- Boş ver balığı, o kadar parayı ne yapıyorsunuz?


- Birazını babama gönderiyoruz, birazını yiyoruz, yarısını da biriktiriyoruz.


- Biriktirince ne yapacaksın, dükkân mı açacaksın kendine?


- Manyak mıyım be abi, ne dükkânı... Araba alacağız. Babam hapse girmeden önce korsan (kaçak taksicilik) yapıyordu, büyüyünce ben de aynı işi yapacağım.- Ev almayacak mısınız?- Evimiz var, belediye verdi. Kâğıthane’de...

Bu sırada ışık yeşile dönüyor ve arkamdaki araçların sürücüleri kornalarına abanmaya başlıyor... Ama muhabbet tatlı, Ahmet’le biraz daha konuşmak için arabayı iyice kenara çekiyorum.
- Okulu tamamen bıraktın yani...
- Okusam ne olacak ki? Benim öğretmen yirmi yıl okumuş, bin lira kazanıyor.
Yaşanır mı o parayla? Hem ben her gün internete giriyorum, o yeter.- Bilgisayarın da mı var?- Niye olmasın ki?
- Peki; arkadaşların okula giderken hiç mi üzülmüyorsun?- Önce üzülüyordum, ama artık sigara paralarını bile ben veriyorum. En zenginleri benim şimdi.Ahmet işin kolayını bulmuş, yolunu çizmiş; ne söylesem nafile... Vedalaşıp gitmek için hamle ediyorum, suratı asılıyor:- O kadar çene çaldık, bir beşlik bile atmayacak mısın?
.....
Dün 15 milyon öğrenci dersbaşı yaptı...Şanslı olanlar üniversiteyi kazanıp, öğretmen, doktor, mühendis olacak ve Ahmet’in dediği gibi ayda bin liraya talim edecek. Çoğu da işsizler kervanına katılacak.Ahmet ise o zamana kadar çoktan altına arabasını çekip, korsana başlamış olacak.Belki de işleri iyice yoluna girecek ve “filo” kuracak...Çoğumuz sokakta gördüğümüz o çocuklara acıyoruz ya... Bence asıl kendi çocuklarımızın geleceği için kaygılanmalıyız!

Bu da nehirccenin yorumu ;
Biz boşamı okuduk şimdi,boşuna mı çalışıyoruz çocuklarımız için,memleketimiz için...
Ya düşünsenize tam 10 yıldır üniversite de dahil çalışıp emek vermişim,hala kirada oturuyorum değil kağıthane de ev sahibi olmak, kiracı olarak semt değiştirmeye korkuyorum..Hayallerimi süsleyen ev için daha çokkk çalışmam lazım çok,Sevgili Ahmet sana hayatta başarılar diliyorum..Kim bilir bir gün nerede hangi kimlikle çıkarsın karşımıza..Kolay kazanmak seni doyumsuzlaştırdıkca,kimbilir daha neler gelir senin başına bu milletin başına...Ama şu bir gerçek ki evladım için gerçekten kaygılanıyorum...

Pesss diyorum geçiyorum..

15 Ekim 2009 Perşembe

Bugüne de böyle başladık...

Merhaba,bugun çok yoğun birgün yurtdışından bir misafir var ve ben sürekli koşturmaca halindeyim..Bugüne birkaç birşey daha sıkıştırayım istedim..

Dün geceden kısaca bahsetmek istiyorum Efe Bey ilerde okursa ahhh ben neler yapmışım bizimkilere desin,desin de gülsün de istiyorum halimize açıkcası...

Akşam eve gittim küçük bey çizgifilm izlemekte,daha suratıma bakar bakmaz ben sana küstüm dedi ilk sözü :) Güler misin üzülür müsün niye oğlum işte küstüm küsemez miyim...Hııı peki sen bilirsin deyip çekildim mutfağa yemek telaşına düştüm..Elbet bu çizgi film biter, değil mi şayet öylede oldu 15 -20 dk sonra küçük bey kuyruğunu sıkıştırıp geldi yanıma ben hala küsüm ama su içmek istiyorum :) dedi.Peki su veriyorum ama özür dilemeden barışmıycam senle...Hıhh dedi gitti içeri böcek yaa, bugünlerde bana kızgın ama neden bilmiyorum sanırım eve geç gidiyor olmama bozuluyor.Aslında çok geç kalmıyorum ama hava kararmış oluyorya psikolojik olarak onun için geç kalmış oluyorum :) Ahhh bebeğim napalımm buna da alışacaksın maalesef...

Neyse sonra babasının deyimiyle soğudu ve geldi yanıma öcürr dilerim dedi sarıldı boynuma, niye küstük niye barıştık pek anlamadım ama barıştık şükür...

Gece çok huzursuzdu defalarca uyandı,burnu tıkalıymış meğerse ne kendi uyudu ne bizi uyuttu,Sabah 7 de kalktım, kahvaltı için eşime ve kendime birşeyler hazırlıyordum.Geç kalmama telaşı her sabah olduğu gibi, panik halde ev topluyorum bir yandan giyiniyorum.Eşim uykusuz kaldığı için gözlerini açmamakta ve kalkmamakta direnç gösteriyor..Bu arada Efe bey uyuyamayınca bizim yatağa gelmişti.Babası onun odasında uyuyor o dakikalarda :) Zor zahmet kalkı eşim,üstünü giyiyor ama gözler kapalı :)) Neyse bir panik dolanıyoruz ikimizde..Evde çıkmamıza 10 dk kaldı..Efoşu kucaklayıp ananesine bırakacağız malum bir üst kattalar ya,acele etmiyoruz onun için..Bomba tam o dakikalarda Efe tarafınfan patlatıldı,önce gözler açıldı yatakta biraz gerilerek esnendi...Bizim yüzümüzde gülücükler ben hemen aman da oğlum uyanmış iyimisin minnoşum dedim demedim..Ağzıma lafı sokuverdi gerisin geri beyimiz...Anneeeee bak ben senin yatağına ne yaptımmmmmmm.....Gözlerim yuvasından çıktı çıkmak üzere amanınnn oğluş resmen işemiş ilkez oldu böyle birşey..Hem de öyle böyle değil.Bizim yatak resmen göl..10 dk içerisinde son hızla,hem onun üstü değişti babasının yardımıyla, hem yatak nevresimleri çıktı makinaya atıldı.Sonra yatak silindi.Ellerim çamaşır sulu,bindim arabaya hala kokuyorum desem inanır mısınız...

İşte böyle kısa keseyim siz sıkılmayın Efe de ilerde okursa fazla utanmasın :))

Olur böyle şeyler annecim,sakın üzülme buralara yazdım diye; hastaydın ya ondan oldu tüm bu olanlar :))

Herkesi öpüyorum ..

Umut olalım..


Merhaba dostlar,

Sabah bir mail aldım sevgili EVCİMEN den,duyarlı arkadaşım bir ricada bulunmuş benden,seve seve evcimencim..Eşininde görev yaptığı Gaziantep Görme Engelliler İlköğretim okulu için bir yardım duyurusu var, kesinlikle maddi değil.Tamamen el emeği örgü işlerinizi onlar için yapmanız ve hediye etmeniz isteniyor.Detaylı bilgiyi evcimeni ziyaret ederek alabilirsiniz..Umarım bir yerlerde küçük de olsa birer umut ışığı yakarız..

Sevgiler..

13 Ekim 2009 Salı

Öylesine..



Hadi artık çıkalım arkadaşlar,mesai saati çoktan doldu,hey size söylüyorum alt kattakiler...Bide duysalar ah bir de duysalar..Kimsede bir kıpırdanma yok..Birimizin işi olsa hepimiz bekliyoruz servis olayı yüzünden ,otobüse binmekte işime gelmedi bu akşam :( Keşke binseydim dimi...Bazıları çok anlayışsız ellerinde sigara keyif yapıyorlar.Ne bu yahuu nasıl bir bencillik...


Daha eve gidip pilav yapıcam bide salata, sonra sofra kur yemek ye mutfağı topla yarına yemek yapp offf saat yine en az 9 .. Ama eve gitmeyi çok istiyorumya şimdi, işleri gözümde büyütmemeye çabalıyorum..Hepsini yaparım benn,çünkü evimin en sevdiğim yeri mutfağım .. Az önce eşimi arayıp pirinci ıslamasını söyledim, ilk adımı o atmış olacak..


Birde Efenin yarın süpriz günüymüş kreşte, hergüne bir işlev veriyorlar dün kitap günüydü yarın süpriz...Ne yapsam ki arkadaşlarına süpriz olarak.. Hımmm şekilli kurabiye mesela,başka başka.... Yolda da düşünürüm birazcık..


Buarada hala bekliyorum :(
Bu çok önemli bir post olmadı biliyorum oyalanıyorum aklımca...
Herkese iyi akşamlar..

Sevgiler..
Not : Fotoğraf netten alıntıdır...

12 Ekim 2009 Pazartesi

İyi haftalar..


Sizle paylaşmak istediğim bir sürü fotoğraf var aslında :( böyle cart diye girdim konuya özür dilerim..Ama bilgisayarda bir sorun var aktarma sıkıntısı yaşıyorum.Evden de bir türlü fırsat bulup ekleyemiyorum..


Ben hem ev hanımlığını hem iş kadınlığını :) hem 3 yaşında bir afacanın annesi olmayı kaldıramıyorum bazen...Gücümün tükendiğini zorlayarak ite kaka birşeyler yaptığımı görüyorum.Hevessiz yapılan herşeyin sonucu kötü oluyor nihayetinde..Neyse geçer diye oyalıyorum kendimi klasik konulara girip sıkıntı vermek istemiyorum kimseciklere..Çok dayanılmaz olursa yazarım..


Bugünlerde bloglarda bir aktivitedir gidiyor,herkes birşeyler üretme peşinde.Kim nerden buluyorsa bu ilham kaynağını bana da fısıldasın neolur...

........

Pazartesi günlerinden nefret ettiğimi söylemiştim değil mi? Ben yine birkez daha üstünden geçeyim :)


Bu haftasonum aslında çok güzel başlamıştı.Efeciğimi ve babasını IKEA ya yemeğe götürdüm.Yemek bahane alışveriş şahane denn, yola çıkarak baya bir gezindik.Küçük küçük bütceyi rahatsız etmeyecek alışverişler yaptık. Ama öncesinde Efeyi çok istediği oyun salonuna bıraktık.Tam kasaya geldik ki bir anons Efe yi almamız isteniyor ..Ben koştur koştur gittim, bizim ki salonun köşesindeki, küçük sandalyelere oturtulmuş bekliyor sessizce :) Kıyamadım bir görseydiniz halini :) Koşa koşa geldi sarıldı; suçluymuş meğerse :) Toplarla dolu oyun alanındaki, kızçeleri :) biraz mıncıklamış, ama onlarda ona top atmışlar ee top salonunda başka ne yapabilirlerdi..Bizim ki kızmış,yardımcı ablalar özellikle kızlara bir kızgınlığı var dediler bana :)) Koruyun kızlarınızı oğlumdan...(Masumuz hakim bey uykumuz gelmişti ondannn) İlk kez böyle bir şikayet aldım kim bilir daha neler neler olacak ilerleyen yaşlarda :)


Cumartesi günü arkadaşımın ağbisinin düğününe katıldım çok güzeldi herşey..Pazar günü,gözlerimi açtığımda belimdeki ağrıyı hisseder hissetmez günün nasıl devam edeceği sinyallerini almış oldum .. Babam Yalova da düzenlenen bir fuara katılmıştı, annem ve kardeşime kahvaltıda eşlik etmek için onlara çıktık. Sonrasında ev temizliği, o ağrıyan belle baya bir zahmetli oldu..Birde başınız da titiz bir eş olunca böyle durumlarda çekilmez oluyor doğrusu... Neyse biraz kırdı beni ama sonra gelip özür diledi bende affettim :)


İşte böyle bir haftasonu geldi geçti yine...


Asıl sizlerle paylaşmak istediğim konu, kendinizi bir çok konuda yetersiz hissettiğiniz anlarda(evde,işte, arkadaş ortamında,kendinizle başbaşa kaldığınızda vs.....) bu durumdan nasıl kurtuluyorsunuz bunun üzerine bir anlatım paylaşsak herkes fikirlerini yazsa çok iyi olur hepimiz için...Özellikle buaralar benim için :))

Sevgiyle herkesi öpüyorum...

Not:Fotoğraf netten alıntıdır..

6 Ekim 2009 Salı

İmkansızın Şarkısı



Merhaba,

Bugün daha iyiyim,daha iyiyiz :))

Haftasonu kısada olsa bir dost buluşması yapmayı başardım..Bu buluşmanın hediyesi yukarıdaki yeni kitabım oldu :) Çok uzun zamandır başının etini yiyordum Swm'in oda soğolsun uzun takiplerden sonra,almayı başarmış bu kitabı ...Burdan da tekrar teşekkürler arkadaşıma..

Kitabı,sevgili ZERO 'nun bir tavsiyesi üzerine okumak istemiştim. Yazar,Haruki Murakami nin dili çok anlaşılır,yeni başladım ama sevdim..Çok ipucu vermiyorum uzun uzun hikayesi anlatılan kitapları alıp okuma merakı duymuyorum çünkü ben..Sizde merak edin ve okuyun derim..Uzak Doğulu bu yazarı...
Benim uzun zamandır düşündüğüm bir proje var aslında, bir grup oluştursak ve okunmuş,paylaşılabilecek kitaplarımızı paylaşsak birbirimizle :)) Kitaplar okunup okunup dönse aramızda nasıl olur acaba ??
Bu konuda biraz daha düşüneyim sizde fikirlerinizi paylaşırsanız sevinirim..
Şimdilik hoşcakalın...
Sevgiler,

5 Ekim 2009 Pazartesi

Canım sıkkın...




Ben bugun hiç iyi değilim..Şimdi alıp çantamı gidesim var ...

Aklım oğlumda yine gitmek istemedi,sabah kreşe..Nasıl aşıcaz biz bu sorunu..Kafamızda bir sürü fikir.Ama hepsi sonuçsuz.Benim de eşimin de psikolojisi bozuldu sanırım.Efe zaten iyice hırpalandı.Şu sıralarda okula gitmiş olmalılar.Ama kendime söz verdim aramıycam diye,sanki birşey değişti,şimdi de konsatre olup çalışamıyorum ki...İçim şişti ha ağladım ha ağlıycam.Ne zormuş.O yeni bir dünyaya ilk adımlarını atıyor ben meraktan çatlıyorum;ama mecburen bu çatının altında kalmalıyım..Dün eşime galiba hayat şimdi başladı dedim..Sanki daha önce hiç birşey için bu kadar zorlanmadık Efeyle ilgili..
(Ben bu post u yayınlayana kadar kendimi tutamayıp aradım :( kreşi, çok zor ayrılmış yine, ama şu sıralarda duruyormuş,bir ağlama sendromu da yaşadım tabii. Şimdi daha iyiyim..)

....


Haftasonumuzu onu mutlu ederek geçirmeye çalıştık.Cumartesi onunla Kadıköy e gittik.En sevdiği araçla otobüsle :) Trafik berbattı ama o çok mutluydu hiç susmadan sürekli gördüklerini sordu..Bazen bağırarak anneee o vinççç niye orda gibi :) oğlum sus çok ayıp bu bizim arabamız değil,otobüsteyiz...Evet anne bu bizim arabadan çok kocaman dimi, hem babamın arabasından daha da güzell :)) inanamadım, babası bunu hala duymadı,yoksa bindirmez daha arabaya onu :)

Sonra otobüsten tam inicez annee hani biz vapura da bincektik..Hayır oğlum binemeyiz o kadar vaktimiz yok ...Ama biz hani vapura binip babamdan kaçıcaktık :)) Hıhhhhhh aman Allahım önden iki tane kafa bize doğru döner, benim kafa yerde..Oğlum sen ne diyorsun... şaka şaka anne :) ohhh neyseki şaka..Hadi biz inelim artık otobüsten...


Sahile inince otobüs durağından toplayıp çantama doldurduğu taşları birbir attı denize...Birde elinde ki, yesin diye aldığım simidi :)) Balıklar yiyeceklermiş,deniz anaları yiyemezmiş onların ağızları yokmuş zaten...


Dolandık biraz, sonra babayla ve kuzenlerle buluşup,Bahariye de yürüdük..Kucağımda olduğu bir ara anne ben noelbaba bileti istiyorum dedi...Durduk bir Mili Piyango bileti aldık.. Sonra bir sinir krizi sonucu bilet ortadan ikiye yırtılıp yere atıldı..Buara bu sinirlenme ve sinir krizi nöbetleri çok oluyor..Şaşırıp kalıyoruz biz de sinirlerimizin iyice zayıfladığına karar verdik eşimle...Sanırım ailecek gideceğiz bir psikolağa..Yoksa sabrın s 'si kalmadı bizde..

.................
Yazmaya başlayalı saatler olmuş..Ama bi türlü bitememiş bu post.Burda keseyim yarın devam ederim..

Sevgiler...

2 Ekim 2009 Cuma

masa düzeni...


Merhaba,
Haftanın son gününe, en çok uyan bu fotoğraf benim için...Tamam belki bu kadar dağınık değil masam ama vallahi az kaldı :)) Sağım solum kağıt,kalem evrak not kağıtları vs... Kafam daha da karışık masamdan, halletmeye çalışıyorum tabiii..Bu akşamın sonunda işlerimin hepsini bitirmek için kendime söz verdim... Birazdan sizede yardımcı olması açısından bazı notlar yazacağım...
Dün Efoş kreşte az ağladığı için :) artık buna seviniyoruz inanamıyorum..Ödüllendirildi ben ve babası tarafından..Yakınımızdaki bir alışveriş merkezine jetonlu arabalara bindirilmeye götürüldü...Sınırımız 3 arabaydı neyse Efoş ikna oldu, bizi kararlı görünce tabii,ama biz eşimle kendimizi tutamadık,biz de kendimize ödül verdik :)) bir, iki yaşımıza uygun faaliyet bulduk kendimize :)) Ben yarış arabası kullandım, caaanım arabayı sağa sola vurmaktan perişan ettim..Eşim bir kez daha bana araba vermemeye karar verdi :)) Kendi de şu jeton atılıp oyuncak yakalanan kutunun yanından ayrılamadı..Ama hiç birşey de kazanamadı..Ayıcıkları öyle bir sıkıştırmışlar ki üçkağıtcı işletme, moralimiz bozuk ayrıldık ordan :) attığımız jetonlarda cabası tabii..
Eve dönerken,marketten heray aldığım evim dergisini aldım..Eve gelir gelmez yine mutfak işleri vs... Akşamın bir saati salona geçip dergiyi karıştırınca, işte tam da bana uygun bir yazıyla karşılaştım. 8 adımda masa düzeni hııhhhh dedim tam benlik :)
Şimdi sizle paylaşayım bu bildiğimiz ama uygulama konusunda ihmalkar davrandığımız maddeleri...
  • Masanızın üstünü tamamen boşaltın..İlk olarak telefonunuzun yerini belirleyin..
  • Not defteri edinin..Sürekli masanızın üzerinde tutun..Notlarınızı güncelleyin.
  • Planlayın,yani ajanda ve takviminizi gözünüzün önünden ayırmayın..Eskiye dönüş yapmanız da kolay olacak,takvimde işaretlerle çalışın..
  • Ofis malzemelerinizi çekmecelerde muhafaz edin..Masanın üzerinde ki gereksiz kalabalığı önlemiş oluyorsunuz ( Benim ilk işim bu olacak bugün )
  • Dosyalarınızı sıralayın.(Tarih yada önem sırasına göre)
  • Bilgisayarınızın yerini belirleyin.Masanıza 90 derece açıyla yerleştirin..Bilgisayarın etrafına koyduğunuz gereksiz şeylerden kurtulun.. Gözünüzü boş yere yormayın :)
  • Belgeleri düzenleyin..(Okunmuşlar,değerlendirilecekler veya yanıt bekleyenler gibi )
  • 10 dakikanızı ayırın; her günün sonunda 10 dk.ayırın ertesi gün gerekli olacak eşyaları masanızın merkezine koyun.Ertesi gün,işinize daha konsatre olarak başlayacaksınız....

Nasıl beğendiniz mi ? Bence fena değil, bunları aslında belirli zamanlarda yapıyoruz..Düzensiz bir ortamda çalışmak hem çok sıkıcı oluyor hemde ilgiyi çabuk dağıtıyor bence..Son maddedeki 10 dk. olayı benim aklıma çok yattı..

.........


Bu haftasonu kendimce planlar yapıyorum..İnşallah uygulayabilirim..Önceliğimiz Marmara Üniv.Diş Hekimliğini kazanan yeğenimize cici bir hediye almak,sonra bir imge ziyareti belki bir dost buluşması.Efeye muhakkak parmak boyası alınacak.Boya yapılacak birlite..(Laf aramızda ben ondan daha çok keyif alıyorum nerdeyse :) )Pazar akşamına kesinlikle bir kek yapılacak kokutulacak mutfakta misler gibi :)) Mutlu olunulacak yüzler gülecekkk... Ben böyle küçük şeylerle mutlu olan biriyim işte :)) kocam çok şanslı dimi,ahhh bide o bilse :)))

Sevgilerrrr iyi haftasonları :))