7 Nisan 2016 Perşembe

Çocukken...



Kalabalık sofralarda yerdik yemeğimizi,
çoğu yer sofrasında... Ayakları pek sağlam olmayan ,eski,tahta bir yemek masamız vardı oysa.

Ama biz yerde ,sofra bezini bağdaş kurduğumuz ayaklarımızın üzerine çekerdik. Önümüze ne konursa geri çeviremezdik. Un çorbası yapardı annem sık sık , bir de yumurtalı ıspanak, olmazsa olmazımız salçalı makarnaydı. Kurban bayramlarında etle şenlenirdi soframız.Annem, misafirimiz gelecekse  yayla çorbası ,bol etli kuru fasulye,yanına da tavuklu pilav yapardı .Salata evdeki malzemelerden oldukça bol yapılırdı, haa birde çelik tencerede mayalanmış yoğurt sofraya muhakkak konurdu...

Misafirimiz akşam çayına kaldıysa, ya da apartmandan bir  komşumuz geldiyse, çayın yanına illa mısır patlatılırdı.. Hatta babam yıllar sonra elektrikli mısır patlatma makinesi aldığında yine apartmandan komşularımızın makineyi merak edip geldiklerini, o akşam sırf patlayan mısırları izlemek hoşumuza gittiği için 1kg mısır patlattığımızı hatırlıyorum. Tuzsuz yağsız, tabaklara sığdıramadığımız mısırlar...

''Herkes çocukluğundan hatırladığı kadar,çocuk kalmıştır'' bence ...Bugün benim hatırladıklarım...


Güzel geçsin günümüz,
Sevgiler
nehircce